ABD'de gündem siyahi Floyd'un ölümü
ABD’nin Minneapolis kentinde, 25 Mayıs akşamı George Floyd isimli 46 yaşındaki siyahi Amerikalının polis tarafından gözaltına alınırken hayatını kaybetmesi, 3 aydır yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele eden ülkede bir haftadır ana gündem maddesi oldu. Yoldan geçenlerin çektiği ve sosyal medyada paylaşılan videolara göre, 20 dolar değerinde bir sahtecilik şüphesiyle gözaltına alınmak istenirken Floyd, beyaz polisin dizini ensesine basması sonucu nefesi kesilerek hareketsiz kaldı. Floyd’un, dakikalarca "Lüften, nefes alamıyorum, lütfen!" şeklinde yalvarmasına, etraftakilerin uyarı ve tepkilerine rağmen polisin acil sağlık ekipleri gelene kadar pozisyonunu değiştirmediği görüldü. Beyaz polisin yaklaşık 9 dakika boyunca ensesine basarak beklediği Floyd’un ambulansla kaldırıldığı hastanede kısa bir süre sonra hayatını kaybettiği açıklandı.
"AMERİKA’DA SİYAHİ OLMANIN CEZASI, ÖLÜM OLMAMALI"
Floyd’un polis şiddeti sonucu hayatını kaybettiği görüntüler ertesi gün sosyal medyada yayıldıkça büyük tepki topladı. Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, olay nedeniyle siyahi toplumundan özür diledi ve "Amerika’da siyahi olmanın cezası, ölüm olmamalı." dedi. Olaya karışan 4 polis hemen açığa alınırken haklarında Hennepin ilçesi savcılığı ve Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından Floyd'un ölümü nedeniyle soruşturma başlatıldı. Floyd’un kameralar önünde boynuna basılarak ölümüne neden olan polislere yönelik infial ise gittikçe büyüdü. Ülkede siyahilere yönelik orantısız polis şiddeti ve ırkçılık tartışmalarının fitili ateşlendi. Minneapolis Belediye Başkanı Frey, tepkileri dindirmek için olayın üzerinden 24 saat geçmeden bu defa Floyd’un ölümüne karışan 4 polisin görevlerine son verildiğini duyurdu. Aynı gün Floyd’un ailesi ABD’deki ulusal televizyonlara çıkarak, olaya karışan polislerin işine son verilmesinin yeterli olmadığını vurguladı, 4 polisin cinayetten yargılanmasını talep etti. Bir grup protestocu ilk kez Floyd'un öldürüldüğü kavşakta toplanarak, "Nefes alamıyorum", "Katil ırkçı Ku Klux Klan polisleri" yazılı dövizlerle polis şiddetini protesto etti. 4 polisin görev yaptığı polis merkezine yürümek isteyen protestocular plastik mermi ve göz yaşartıcı kapsüllerle engellendi. Protestocular etraftaki bazı dükkanların camlarını kırdı, polis araçlarına zarar verdi.
TRUMP, FLOYD'UN ÖLÜMÜ İÇİN "ÇOK ÜZÜCÜ BİR OLAY" DEDİ
Floyd’un ölümüne karışan 4 polisin isimleri çarşamba günü açıklandı. Minneapolis Belediye Başkanı Frey, bölge savcısına polislerin tutuklanıp yargılanması çağrısında bulundu. ABD Başkanı Donald Trump, Minneapolis’te gözaltı işlemi sırasında Floyd’un polis tarafından boğularak öldürülmesi konusunda ilk kez açıklama yaparak, "Çok üzücü bir olay" dedi ve konuya ilişkin rapor alacağını söyledi. Floyd'un ölümünü protesto eden göstericiler Çarşamba tekrar toplanarak polisle çatıştı, şehirdeki Target, Autozone gibi bazı iş yerlerini yağmaladı.
MİNNESOTA’DA ACİL DURUM İLAN EDİLDİ
Minnesota Valisi Tim Walz, Minneapolis’te devam eden protestolarla mücadelede polisin yetersiz kalması üzerine 28 Mayıs'ta eyalet genelinde acil durum ilan etti ve eyaletin Ulusal Muhafız Birliğini aktive ettiğini duyurdu. Trump, Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve Adalet Bakanlığına, Floyd’un gözaltı işlemi sırasında polis tarafından boğularak öldürülmesine ilişkin soruşturmayı hızlandırması için talimat verdiğini söyledi. Minneapolis'te tekrar toplanan göstericiler, bu defa Floyd'un ölümüne sebep olan polislerin görev yaptığı 3. bölge polis merkezine yürüdü, içeri girerek binayı ateşe verdi. Polisler, binlerce göstericinin bulunduğu kalabalığa göz yaşartıcı gaz kullanarak müdahale etmeye çalıştı. Trump, gösterilerin 3. gecesinde polis merkezinin ateşe verilmesi ve bazı iş yerlerinin yağmalanması üzerine Twitter'dan, "Arkama yaslanıp Amerika'nın muhteşem şehri Minneapolis'e olanları izleyemem. Ya çok zayıf radikal solcu Belediye Başkanı Jacob Frey elini çabuk tutup şehri kontrol altına alır ya da ben Ulusal Muhafızları gönderip, işimi hallederim." ifadesini paylaştı. Trump, ordunun Minnesota güvenlik güçlerinin yanında olduğunu söyleyerek, “Herhangi bir zorlukta biz kontrolü sağlayacağız ancak yağma başladığında silahlar ateşlenir.” uyarısında bulundu. Floyd'un ölümünün üzerine Minneapolis’te başlayan protestolar diğer şehirlerde de şiddetlenmeye başladı. Aynı gece Los Angeles’ta, Memphis'te göstericiler polislerle çatıştı. New York’ta 40’a yakın protestocu gözaltına alındı. Ohio'da Eyalet Meclisinin camları kırıldı.
FLOYD’UN ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN POLİS CİNAYETLE YARGILANACAK
Floyd’u gözaltına alırken boynuna dizini basıp ölümüne neden olan polis memuru Derek Chauvin cuma günü gözaltına alındı. Bölge Başsavcısı Mike Freeman, Chauvin’in üçüncü derecede cinayet ve taksirle adam öldürmekten yargılanacağını, diğer üç polisle ilgili soruşturmanın da devam ettiğini söyledi. Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, protestolar sırasında gerçekleşen kundaklama ve yağma hadiselerinin önüne geçilmesi için saat 20.00 - 06.00 arası kentte sokağa çıkma yasağı ilan etti. Ancak göstericiler, yasağı dinlemeyerek yine sokaklara indi, gece boyu polisle çatışmalar devam etti. Washington DC'de düzenlenen protestoda Beyaz Saray'a yürümek isteyen göstericilere polis arasında arbede çıktı. Göstericilerden bazıları ellerindeki Amerikan bayraklarını ateşe verirken, Başkanı korumakla görevli Amerikan Gizli Servisi takviye kuvvet talebinde bulundu. Dışarıdaki gösteriler sırasında bir ara Başkan Trump'ın gizli servis tarafından acilen kısa bir süreliğine yeraltındaki sığınağa götürüldüğü de haberlere yansıdı.
HAFTA SONU GÖSTERİLER DAHA DA ŞİDDETLENDİ
Floyd için ülke genelinde düzenlenen gösteriler cumartesi ve pazar günü de devam etti. Savunma Bakanlığı (Pentagon), aktif görevdeki askeri inzibat birliklerine 4 saat içinde Minneapolis'e konuşlanmaya hazır olmaları talimatı verdi. Washington’da Ulusal Muhafızlar göreve çağrılırken, Beyaz Saray çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Başkan Trump, protestolarda şiddete karışanların radikal sol gruplar olduğunu belirterek, “Bu kişiler Antifa grubu, bunlar radikal sol örgütü insanlar, bu şekilde hareket edemeyeceklerini onlara öğretmek gerek." ifadelerini kullandı. Cumartesi akşamı ülkede en az 8 eyalette, polise destek için Ulusal Muhafız birlikleri göreve çağırıldı. 16 eyaletteki 25 şehirde gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. New York’tan Los Angeles’a ülkedeki birçok şehirde polisle göstericiler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. New York'taki protestolarda 345 gösterici gözaltına alındı, 33 polis yaralandı. Manhattan'da 10 fazla iş yeri yağmalandı, 47 polis aracı yakılarak veya camları kırılarak hasar gördü. Philadelphia’da 3 bin kişinin katıldığı gösterilerde en az 4 polis aracı yakıldı, 13 polis yaralandı, 14 kişi gözaltına alındı. Pazar günü de Washington, New York, Philadelphia, Chicago, Boston ve Los Angeles gibi kentlerde on binlerce gösterici eylemlerine devam etti.
TRUMP OLAYLARDAN ANTİFA'YI SORUMLU TUTTU
ABD Başkanı Trump, pazar günü Floyd’un ölümü üzerine başlayan protestoları şiddete dönüştürmekle suçladığı Antifa grubunun "terör örgütü" olarak tanıyacaklarını duyurdu. Medyayı gösterilerde öfke ve anarşiyi köpürtmekle suçlayan Trump, söz konusu olayların sona ermesi için ilgili tüm eyalet yöneticilerini göreve davet etti ve gerekirse ordunun hazır olduğunu belirtti. Adalet Bakanı William Barr, Floyd protestolarını "şiddet eylemlerine dönüştüren Antifa da dahil provokatörlerin" yakalanması için federal güvenlik güçlerine talimat verildiğini açıkladı. Washington DC'de Beyaz Saray etrafında toplanan yüzlerce göstericinin şiddet eylemlerinde bulunması üzerine Belediye Başkanı Muriel Bowser, yerel saatle pazar 23.00'ten, pazartesi 06.00'ya kadar kent genelinde sokağa çıkma yasağı ilan ettiğini duyurdu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.