ABD'de siyahilere yönelik polis şiddeti yeniden gündemde
ABD'nin Minnesota eyaletinin Minneapolis şehrinde George Floyd adlı siyahi vatandaşın gözaltı işlemi sırasında polis tarafından boğularak öldürülmesi, siyahilere yönelik orantısız polis şiddeti ve buna bağlı ırkçılık tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Floyd gözaltına alındığı sırasında yoldan geçen biri tarafından cep telefonuna kaydedilen, kurbanın polis gözetiminde can verişine tanıklık eden görüntülerin sosyal medyada yayılması ülke çapında infiale yol açtı.
Görüntülerde, bir polisin gözaltı işlemi sırasında, elleri arkadan kelepçelenmiş olarak yüzükoyun kaldırıma yatırılan Floyd'un boynuna dizini dayayarak dakikalarca nefes almasını engellediği, adamın defalarca "Nefes alamıyorum." diye uyarmasına rağmen dizini boynundan çekmediği ve sonunda nefessiz kalan kurbanın can verdiği görülüyor.
Dün yaşanan olayın ardından Floyd'u gözaltına alan 4 polis görevden ihraç edildi.
Bir restoranda güvenlik görevlisi olarak çalışan ve bir market alışverişi sırasında sahteciliğe teşebbüs suçundan gözaltına alınan Floyd'un sokak ortasında herkesin gözü önünde can vermesi, ülkede benzeri olaylarda ortaya çıkan polis şiddeti ve ırkçılık tartışmasını yeniden gündeme getirdi.
"Siyah olmak, ölüm cezası olmamalı"
Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, polisin 46 yaşındaki Floyd'a davranışı nedeniyle şehrin siyahi vatandaşlarından özür dilerken, "Siyah olmak, ölüm cezası olmamalı. Beş dakika boyunca beyaz bir polis memurunun dizini siyah bir adamın boynuna bastırmasını izledik. Beş dakika boyunca! Biri sizden yardım istiyorsa yardım etmeniz gerekir. Bu polis memuru en basit insani duygudan yoksundu." ifadelerini kullandı.
Belediye Başkanı Frey, polislerin soruşturma açılması beklenmeden görevden ihraç edilmesiyle ilgili olarak "Doğru karar." değerlendirmesinde bulundu.
Olayın gerçekleştiği Hennepin ilçesi savcılığı ve Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Floyd'un ölümünden sorumlu görülen polisler hakkında soruşturma başlattı.
Öldürüldüğü caddede protesto düzenlendi
Öte yandan, bir grup protestocu Floyd'un öldürüldüğü kavşakta toplanarak polis şiddetini protesto etti. "Nefes alamıyorum", "Katil ırkçı Ku Klux Klan polisleri" yazılı dövizlerle polis merkezine yürümek isteyen protestocular, etraftaki bazı dükkanların camlarını kırdı, bir polis aracına zarar verdi.
Polis protestoculara göz yaşartıcı gazla müdahale etti.
"Siyahların hayatı değerlidir"
ABD'de 2014 yılında New York şehrinde Eric Garner adlı siyahi vatandaş, Floyd'a benzer şekilde gözaltı sırasında boğularak hayatını kaybetmişti. Garner da Floyd gibi polis memurlarına nefes alamadığını ifade etmişti.
Ancak Garner vakasında New York Şehir Polis Teşkilatı ve Adalet Bakanlığı, soruşturmanın sonuçlanmasının ardından sorumlu polis memurlarının görevden ihraç edilmesine karar vermişti.
Garner'ın öldürülmesinden bir ay sonra Missouri eyaletine bağlı Ferguson kasabasında, 18 yaşındaki Michael Brown'ın silahsız olduğu halde polis tarafından vurularak öldürülmesinin ardından ülke çapında "Black Lives Matter" (Siyahların Hayatı Değerlidir) sloganıyla protestolar düzenlenmişti.
Protestolarda ABD'de yerel yönetimlere bağlı polis teşkilatlarının kanun gücünü uygularken siyahların şüpheli olduğu suç olaylarında orantısız şiddete başvurması ve bunun yarattığı ölümcül sonuçlar eleştirilmişti.
Siyahi vatandaş sınırla çevrilmemiş araziden geçtiği için öldürülmüştü
Öte yandan, 23 Şubat'ta Georgia eyaletinde kırsal bölgede koşan 25 yaşındaki bir siyasi vatandaş, herhangi bir suç işlemediği halde, sınırla çevrilmemiş arazilerinden geçtiği gerekçesiyle "yurttaş tevkifi" yapmak isteyen bir baba ve oğlu tarafından takip edilerek pompalı tüfekle öldürülmüştü.
Uluslararası Af Örgütü: Minneapolis'te siyahinin ölümüne neden olan polis hesap vermeli
Uluslararası Af Örgütü, ABD'nin Minneapolis eyaletinde, polis memuru tarafından gözaltına alınan George Floyd isimli siyahinin ölümüne ilişkin, "Söz konusu polis memuru, mensubu olduğu polis teşkilatının politikalarını da ihlal eden öldürücü güç kullanımı nedeniyle hesap vermelidir." ifadesini kullandı.
Örgütten yapılan yazılı açıklamada, Minneapolis'te bir polisin, Floyd isimli siyahiye uyguladığı şiddet görüntülerinin 25 Mayıs'ta ortaya çıktığı hatırlatılarak, görüntüde, polis memurunun yerdeki erkeği hareket edemez hale getirmek için nefessiz bırakana kadar diziyle boynuna bastırdığının görüldüğü belirtildi.
Polisin ölümcül müdahalesine maruz kalan Floyd'un, yaşananlar sonrası hayatını kaybettiği vurgulanan açıklamada, "ABD'de her yıl polis şiddetiyle çok sayıda kişi hayatını kaybediyor." ifadesine yer verildi.
"Polisin görevi insan hayatını korumaktır"
Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesi Ceza Adalet Programları Kıdemli Sorumlusu Kristina Roth, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Hiç kimse, her gün bir polis memurunun hayatına son verip vermeyeceğinden emin olmadığı bir güne uyanmamalı." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin dört bir yanında siyahiler başta olmak üzere ırk temelli ayrımcılığa uğrayan grupların bu acı verici ve travmatik hakikatle yaşadığına dikkati çeken Roth, "Minneapolis'teki bu polis memurunun davranışları, bugüne kadar birçok kayıp veren bir toplumu daha da derin bir dehşete düşürdü." ifadesini kullandı.
Roth, polisin görevinin "insan hayatını korumak" olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"New York polisi tarafından öldürülen Eric Garner'ın 'Nefes alamıyorum' dediği günün üzerinden yaklaşık 6 yıl geçtikten sonra polis memurlarının halen bir kişinin yardım talebine kulak vermeyi öğrenmemiş olmasına öfkeliyiz. Bu kişinin hayatı önemliydi. Eric Garner, Michael Brown, Akai Gurley, Tamir Rice, Breonna Taylor ve daha nicelerinin hayatı da önemliydi.
Polisin görevi insan hayatını korumaktır. Siyahilere insani muamele uygulamayı reddeden polis memurları bu ilkeyi görmezden geliyor. Söz konusu polis memuru, mensubu olduğu polis teşkilatının politikalarını da ihlal eden öldürücü güç kullanımı nedeniyle hesap vermelidir."
"Hızlı, kapsamlı ve şeffaf soruşturma yürütülmesi çağrısında bulunuyoruz"
Uluslararası Af Örgütü ABD Şubesinin, Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) durumu ele aldığını öğrenmekten memnuniyet duyduğunu belirten Roth, hızlı, kapsamlı ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesinin yanı sıra Floyd'un ailesinin soruşturma sonuçlanana dek gelişmelerden haber edilmesi için çağrıda bulundu.
Roth, örgütün ABD şubesinin, ABD Kongresine, öldürücü güç kullanımının sınırlandırılmasını öngören PEACE Yasası'nı çıkarmak için gerekli çalışmaları yapma çağrısında bulunduğunu anımsattı.
Kristina Roth, "Öldürücü güç kullanımına yalnızca ve mutlak surette son çare olarak başvurulmalıdır." ifadesini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.