Libya'da neler oldu? Libya meselesi nedir?

Libya'da neler oldu? Libya meselesi nedir?

Politik anlam da dünyanın şüphesiz en büyük gündemi Libya ve içerisinde yaşanan sıcak temaslar. Ülkemizin desteklediği Ulusal mutabakat hükümetinin el Vatiyye Üssü’nü ele geçirmesiyle beraber Libya’da yaşananlar neredeyse bütün ülkelerin gündemi oldu. Peki yaşananlar nasıl bu raddeye geldi?

Muammer Kaddafi’nin NATO önderliğindeki bir operasyonla devrilmesinden sonra biri Fayiz Sarrac’ın liderliğinde olan Ulusal Mutabakat hükümeti (UMH), diğeri General Halife Hafter liderliğinde olan Libya Ulusal Ordusu (LUO) olmak üzere ülke iki güç arasında bölünmüştü. 

Ülkede iktidar için mücadele eden iki taraf arasında 2019 yılında iki önemli gelişme oldu. Bunlardan ilki geçen yılın nisan ayında Hafter’in, UMH’nin elinde olan Başkent Trablus’u ele geçirmek için operasyon başlattığını ilan etmesiydi. Diğeri ise UMH’nin kasım ayında ülkemiz ile imzaladığı “Deniz Yetki” Anlaşması’ydı.
General Hafter, Trablus’a yönelik operasyon başlatmış ve ciddi bir ilerleme kaydetmişken haber ajanslarına kritik önemdeki el Vatiyye Üssü’nün Serrac güçlerinin eline geçtiği bilgisi düştü. Rai al Youm gazetesi, başyazısında, bu gelişmeyi “Erdoğan’ın zaferi” olarak değerlendirdi.  General Hafter’in başarısızlığını da bazı destekçilerinin, özellikle Rusya ve Fransa’nın son kararlarına bağladı. Gazete iki ülkenin, Hafter’in kendisini Libya’nın hakimi ilan etmesine, Suheyrat Anlaşması’nı iptal etmesine, Tobruk Parlamentosunun seçilmiş ve uluslararası kabul görmüş Tek Başkanı Akila Salih ile olan anlaşmazlığına karşı olduğunu yazdı.

Suriye’nin Hmeymim Hava Üssünden sekiz Rus jetinin el Vatiyye Üssü’nü geri almak ve Türk üssüne dönüşmesini engellemek amacıyla havalandıkları haberleri gelirken, al Kuds al Arabi gazetesinden “Hafter’in hezimeti onu destekleyenlerin yenilgisidir” başlıklı bir başyazı yayımlandı. Gazete, General Hafter’in yenilgisinin “Nisan 2019’da başkent Trablus’a yürüyüşe başladığı askeri operasyon bağlamında” bir yenilgi olduğu değerlendirmesine yer verdi. Hafter’in alan kayıplarının arttığı vurgulanırken bazı kabileler ve milisler düzeyinde ittifakların dağıldığı belirtildi.
Buna karşılık Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ağırlığını Ulusal Mutabakat Hükümetinin arkasına koydu. Silahlar, droneler, modern hava savunma sistemleri ve askeri teçhizat ile desteklemek için bir hava köprüsü oluşturdu. Tarafsız bir Libya askeri kaynağının bize söylediklerine göre Suriyeliler, Türkmenler, Çeçenler ve Uygurlar da dahil olmak üzere İslami militan gruplarından 7 bin savaşçının yanı sıra Türk askeri danışmanlar da mevcut. Türkiye Cumhurbaşkanı, Libya savaş cephelerinden “iyi haber”in geleceğini erken duyurdu. Kehaneti, el Vatiyye Üssü’nün düşmesiyle gerçekleşmiş oldu.
Türkiye’nin Libya’nın batısındaki stratejik el Vatiyye Üssü’nde kontrolü ele geçirmesi, Ankara’nın dronelerle başardığı sınırlı bir istihbarat operasyonu olarak görülmemektedir. Bundan daha fazlası; gelişmelerin Türkiye’nin Cezayir, Tunus, Mısır ve Sudan gibi ülkelerin güvenliği için tehdit oluşturmasını sağlayarak Kuzey Afrika’da stratejik etki pozisyonları edinmesine yol açmış olması.
PEKİ LİBYA NİÇİN BU KADAR ÖNEMLİ?
Boğaziçi Enerji Kulübü Başkanı Öğütçü de Libya'nın enerji alanındaki önemine değinerek normalde günlük 1,7 milyon varil petrol üretim kapasitesine sahip olan Libya'nın Avrupa için çok önemli bir ham petrol ve gaz tedarikçisi olduğunu ancak yaşanan çatışmalar nedeniyle bu rakamın günlük 92 bin varile düştüğüne dikkati çekti.
Libya'nın yeniden inşası için petrol gelirinin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Öğütçü, "Uluslararası toplumun Libya'nın enerji alanındaki gelişimine ve kaynaklarına yeniden ulaşmasına yardımcı olması çok önemli. Libya'nın iki veya üç yıl içerisinde petrol üretimini artıracağına ve özellikle Güney Avrupa ülkeleriyle ticarete başlayacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Öğütçü ayrıca Libya'nın jeopolitik açıdan da kritik bir konuma sahip olduğunu belirterek Libya'daki gelişmelerin Afrika, Orta Doğu ve Avrupa'nın güvenliğiyle doğrudan ilişkili olduğunu kaydetti.
Rusya ve BAE'nin, Libya hükümetini yok etmek dışında Libya için yapıcı hiçbir planı olmadığını vurgulayan Muaytik, Libya'nın Hafter ile yeniden diktatöryal bir yönetim altına gireceğini belirtti.
Özellikle BAE'nin Libya'daki zararlı faaliyetlerine devam etmesinde ABD ile kurduğu yakın ilişkiye güvendiğini söyleyen Muaytik, BAE ve Rusya'nın benzer faaliyetlerinin sonlandırması için başta ABD olmak üzere uluslararası toplumun üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini ifade etti.
Öte yandan Muaytik, Türkiye'nin Hafter saldırılarına karşı başından beri Libya hükümetinin yanında durduğunu ve Ankara ile yapılan Ulusal Mutabakat Anlaşması'nın alandaki birçok dengeyi değiştirdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Libya'daki Rus varlığı ve Batı'daki Hafter'in yakın zamanda ülkenin kontrolünü ele alacağı inancı Hafter'e alanda önemli kazanımlar sağladı. Ancak Türkiye ile yapılan anlaşma ve iş birliği alandaki dengeleri değiştirdi. Şu an güçlerimiz Trablus'u savunacak teknolojiye sahip. Ayrıca Rus Wagner savaşçılarının son zamanlarda aldığı zayiat nedeniyle çekilmeye başlaması Hafter'i çok zor duruma soktu. İlerleyen zamanlarda Tarhuna ve çevresini de kaybederse Hafter'in toparlanması daha da zorlaşacaktır."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.