2. Ulusal Necmettin Erbakan Sempozyumu Başladı

2. Ulusal Necmettin Erbakan Sempozyumu Başladı

Necmettin Erbakan Üniversitesinin (NEÜ) Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı farklı odak konularla anma ve anlama amacıyla düzenlediği 2. Ulusal Necmettin Erbakan Sempozyumu online olarak gerçekleşen açılış programıyla başladı.

NEÜ Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu’nun konuşmasıyla başlayan program, Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’nun“Ne idik ki, Ne Olacağız?: Necmettin Erbakan ve Medenî Öz-güveni ‘Bilim Tarihi’ ile Kazanmak” konulu konferansının ardından sona erdi. Programda ayrıca, NEÜ Güzel Sanatlar Fakültesinin Necmettin Erbakan ile ilgili hazırladığı online serginin de açılışı yapıldı.
Konuşmasında Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle anan NEÜ Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, üniversiteleri tarafından 2016 yılında gerçekleştirilen “Doğumunun 90. Yılında Necmettin Erbakan” konulu sempozyumun geniş bir kitle tarafından takip edildiğini ve olumlu sonuçlar ortaya çıkardığını zikretti. Zorlu, “İsmini taşımanın verdiği sorumlulukla üniversite yönetimimiz merhum Necmettin Erbakan’ı, düşüncesi ve mücadelesiyle anlamaya dönük bilimsel faaliyetleri farklı odak konularda yapma kararı almıştır. Üniversitemizin düzenlediği ikinci sempozyumumuzun odak temasını ‘Türk Siyasi Hayatı’ olarak tespit ettik ve inşallah iki gün sürecek sempozyumda bu konuda ilmi katkıları dinleyeceğiz.” dedi. 
Necmettin Erbakan’ın, her kesimin üzerinde uzlaştığı ve hakkını teslim ettiği sembol bir isim olduğunu belirten Prof. Dr. Zorlu, “Necmettin Erbakan dediğimizde “insan ile yaratıcısı ve diğer yaratılanlar arasındaki ilişki”ye odaklanan ve süreklilik gücünü bu kaynaktan alan bir düşünce sistematiğinden bahsedebiliriz. Üstelik bu düşünce sistematiği, insanla ilgili hemen her konuya temas etmekte ve iyilik yönünde sorunları tespit etmekle kalmamakta; çözüm de sunmaktadır. Bu yüzden bu mücadele, kendi sınırlarını aşarak Müslüman toplumlara ve insanlığa da hayır üretmek amacında olmuştur.” ifadelerini kullandı.
Sempozyumdaki bildiri metinlerinden oluşan ve NEÜ Yayınevi tarafından basılacak olan kitabın, konu hakkında yeni bilimsel çalışmalara katkı sunacağını kaydeden Rektör Zorlu, üniversite olarak Necmettin Erbakan’ı anma ve anlamaya yönelik çalışmalara öncülük etmeye ve katkı sunmaya devam edeceklerinin altını çizdi. 
Erbakan’ın tüm yönleri ile rehber olan, kendi sınırlarını çizen ve sıra dışı bir hayat yaşadığını söyleyen Rektör Prof. Dr. Cem Zorlu, “Biz de Konya’da, adını taşıdığımız rahmetli hocamıza yakışır bir şekilde çalışmalar yapmaya gayret ediyor, Necmettin Erbakan Üniversitemizi Türkiye’de sayılı üniversitelerden, dünyada da adından söz edilen üniversitelerden birisi haline getirmek için gayret gösteriyoruz. Rahmetli hocamızın da dediği gibi; ‘Her şey hayalle başlar.’ Bunun temelinde inanç yatar. İnanırsanız başarırsınız. Biz de inanıyoruz ve başaracağız Allah’ın izni ile.” şeklinde konuştu.
Rektör Zorlu’nun konuşmasının ardından program, Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’nun konferansı ile devam etti. 
Sanayi Devrimi ve modern bilimin ortaya çıkmasıyla Batı Avrupa düşünürlerinde aşırı özgüven patlaması oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Fazlıoğlu, “Bu aşırı özgüvenle birlikte Batı Avrupalıların, kendileri dışındaki kültürleri aşağılaması ve ikincilleştirmesi süreci ile karşılaşıyoruz. Teşbih ile anlatacak olursak; bir bilim ve teknoloji masası kuruluyor ve bu masada milletlerin katkıları oranında değerleri belirleniyor. Medeni olmanın ölçüsü de bu masaya sunulan katkı ile belirleniyor. Yani Çin Medeniyetinin kendi değeri önemli değil. Batı Avrupa’da ortaya çıkan bilim ve teknoloji sürecinde katkısı olmasına göre önem kazanıyor ya da önemsiz kabul ediliyor. Her millet de zamanla bu anlayışa göre kendini değerlendirme psikolojisine kapılıyor. İslam Medeniyetinin, Batı Avrupa Medeniyetinin ortaya çıkmasında önemli katkısı olduğu için şöyle bir operasyon yapıyorlar. İslam Medeniyetini ya Yunan Helenistik Medeniyetinin devamı kabul ediyorlar ya da Batı Avrupa Medeniyetine verdiği katkı kadar değerli diyorlar. Yani İslam Medeniyetinin kendi başına bir değerinin olmadığını iddia ediyorlar. Dolayısıyla bu kültürel bir sömürge programına dönüştürülerek, sömürülen milletlere, ‘Siz ne idiniz ki, ne olacaksınız? Bizim tanımımıza mahkumsunuz, geleceğinizi ancak bizim geleceğimize eklemlenirseniz kazanabilirsiniz’ deniyor. Amaçları; başka kültürlerin mensuplarına bu düşünceyi dayatarak, onların ‘Ne idik ki, ne olacağız?’ demelerini sağlamak. Bir de, ‘Kültürünüzden çıkan önemli şahsiyetlerle övünün ama onlar gibi insanlar yetiştirecek sistem geliştirmeyin.’ diyorlar. Onların bu isteğine karşı çıkarak sistem geliştirmeye çalıştığınızda da engellemeye çalışıyorlar.” dedi. 
Necmettin Erbakan’ın 1969 yılında batı bilimi ile ilgili yaptığı tespitlerden de bahseden Prof. Dr. Fazlıoğlu, “Erbakan, Milli Görüş kitabında batı biliminin tıkandığını ifade etmiştir. Teknik, pratik uygulamalar açısından bir eleştiri yok burada. Bu tıkanıklık mefhumların ne olduğunu ne olduğunu bilmemekten ileri geliyor. Yani batı biliminin kullandığı kavram ve kavram şemalarının sıkıntılı olduğunu dile getiriyor merhum Erbakan. Avrupa biliminin tahrif edilmiş bir gerçeklik şeması üzerinden gittiğini ve bunun sonucu olarak makineleştirmeye çalıştığı insanı, doğayı, çevreyi ve uzayı tahrip ettiğini belirtiyor. Bunun ilacı olarak da yeni mefhumlara, yeni kavramlara ihtiyaç olduğunu ve bunların nasıl gerçekleştirileceği konusunda da Kur’an-ı Kerim’i işaret eder. Yani metafizik düzeyde sahih bir kavram şeması, yeni kavramlar icat etmenin, Kur’an-ı Kerim’e müracaat ile mümkün olduğunu savunmuştur.” diyerek sözlerine son verdi.
Soru cevap kısmıyla sona eren konferansın ardından sempozyum, oturumlara geçilmesiyle devam etti. 
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.