Prof. Dr. Dikeç: Üretimi korumaya yönelik tedbirler ekonomik büyümeyi olumlu etkiledi
KTO Karatay Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sigortacılık ve Sosyal Güvenlik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üstün Dikeç, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 6,7 ile beklentilerin üzerinde bir büyüme kaydettiğini hatırlattı. Pandemiye rağmen diğer ülkelerle karşılaştırıldığında en yüksek büyüme oranının gerçekleştiğinin altını çizen Dikeç, “Türkiye ile birlikte büyüme oranı pozitif olan sadece iki ülke açıklandı; Çin’de yüzde 4,9 ve Tayvan’da yüzde 3,9. Açıklama yapan diğer tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ise negatif büyüme yaşadılar. Örneğin; ABD’de yüzde 2,9, İngiltere’de yüzde 9,6 ve Avrupa Birliği’nde yüzde 4,3, OECD ülkelerinde ise yüzde 4,1 gerileme kaydedildi. Ülkemiz yüzde 6,7 büyüme ile milli gelir cari fiyatlarla yüzde 22,6 artarken, dolar bazında yüzde 3,3 geriledi. Böylece ekonomik büyüklük TL cinsinden 4.7 trilyon lira, dolar cinsinden 736 milyar dolar oldu” dedi.
“ÜRETİMİ KORUMAYA YÖNELİK TEDBİRLER EKONOMİK BÜYÜMEYİ OLUMLU ETKİLEDİ”
Prof. Dr. Üstün Dikeç, üçüncü çeyrekte üretimi korumaya yönelik tedbirler ile Haziran ayının başından itibaren perakende, konut ve oto alımlarında uygulanan düşük faizli kredi uygulamaları, teşvik belgeli yatırımlardaki artışlar ve sektör bazındaki iyileştirmelerin dikkat çektiğini vurguladı. Dikeç açıklamasını şöyle sürdürdü; “Ekonominin lokomotifi durumundaki oto sektöründeki ek istihdam ve fazla mesai uygulamaları, hazır giyim sektörünün İŞKUR’la iş birliği yapılarak beşerî gereksinimin karşılanması, kahverengi eşya üretiminde vardiya sayısının artırılması, imalatçılar arasında karşılıklı destek, finans sektöründeki büyüme, şirketlerin girdi stoklarının azaltılması, tüketicilerin giderek artan alışverişleri gibi süreçler büyüme oranının yüksek olmasını etkiledi. Üçüncü çeyrekteki ani yüksek büyümenin olası sonuçları ile ilgili olarak OECD ile ABD merkezli yatırım bankası J. P. Morgan’ın tespitleri dikkate alınmalı. OECD’ye göre cari işlemler açığındaki artışlar, enflasyonun artış göstermesi, işsizlik sorununun çözülememesi, kurlarda TL’nin değer kaybı ve yüksek risk primi gibi nedenler dördüncü çeyrekte büyüme oranında düşmeye neden olacaktır. J. P. Morgan’a göre ise, üçüncü çeyrekteki güçlü toparlanmaya rağmen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın sıkılaştırma politikası, kredi büyümesindeki yavaşlama, ihtiyatlı politikalara bağımlılık 4. çeyrekte düşük oranda bir büyümeye neden olacaktır. Nitekim ülkemizdeki ekonomistler ve analistlere göre büyüme yüzde 1 veya yüzde 2 oranında gerçekleşecektir.”
Hesaplamaların baz etkisi ile yapılmasının, düşüşün asıl nedeni olduğu görüşünü savunan Dikeç, sistematik ekonomi politikaları ile Türkiye’nin 2020 yılını pozitif bir büyüme ile tamamlayacağını sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.