Bakan Soylu: Bizim dünyaya söyleyecek sözümüz var
Ekranların en yeni haber kanalı BBN Türk’te Talat Atilla ve Tamer Korkmaz’ın sunduğu Perde Arkası’nın bu haftaki konuğu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu. Yaklaşık 6 aydır hiç televizyona konuk olmayan Bakan Soylu, uzun süren sessizliğini BBN Türk’ün canlı yayınında bozdu.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU BBN TÜRK’E
Moderatörlüğünü Talat Atilla ve Tamer Korkmaz’ın yaptığı Perde Arkası’nın bu haftaki konuğu, Süleyman Soylu oldu.
Ekranların en yeni haber kanalı BBN Türk’te Talat Atilla ve Tamer Korkmaz’ın sunduğu Perde Arkası’nın bu haftaki konuğu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu. Yaklaşık 6 aydır hiç televizyona konuk olmayan Bakan Soylu, uzun süren sessizliğini BBN Türk’ün canlı yayınında bozdu.
Talat Atilla, “Programdaki konuşmasında size yönelik saldırılar oldu ve devam ediyor. Sizin bazen sert söylemlerininiz başarılarınızı gölgelediğine dair söylemler var. Sayın Kılıçdaroğlu’na ‘sen bittin’, Meral Akşener’e ‘Sen stajyersi’ cümleleri sert olmadı mı?” sorusunu yöneltti.
Bakan Soylu merakla beklenen programda, “siyasete nerden baktıgınıza bağlı, siyasetin içine koyuyorsunuz buna bağlı. Dünyanın en zor coğrafyasının birisinde yaşıyoruz. Çocukluğumuzdan itibaren, bütün Türkiye’yi anlatanlar stratejik bir önemi anlatırlar. Üç tarafı denizlerle çevrili ve dünyanın kıtalarının arasında olduğunu değerlendiririz. Türkiye’nin önemi sadece stratejisi değildir. Çok kritik coğrafyalarda bulunan ülkelerde var. Türkiye’nin önemi Müslüman bir coğrafyada olmasıdır, kültürüdür, tarihidir. Bu ülkenin üzerinde bunlar karakter oluşturmuştur. Burda önemli olan bu kodların ele geçirilmesidir. Ülkemizde güçlü bir mücadele var. Dünyada siyaset bicimi iki türlüdür. Zenginlik fakirlik ve batılık doğuluktur. Din üzerinden şekil alır. Zeminin oturtulduğu alan bu alanlardır. Bize emanet olarak bırakılan kültür, başımızın tacıdır. Onun dışında başka öğretiler de var. Dinimizin bize bıraktığı öğretiler var. Bu coğrafya hepsinin sentezidir. Bir siyasi mücadele yapıyorsunuz, eğer bunu koltuk için yapıyorsanız, sert olmazsınız. Doğrularla yürürken esneme payı çok yüksek olur. Bizim milletimizin zaman kaybedecek kaybı yok. Bizim dünyaya söyleyecek sözümüz var. Anlatacaklarımız var. Şimdi biz Balat’tayız. Burada Kilise canı da çalıyor, dünyanın en güzel ezanı da okunuyor. Burası çok farklı bir coğrafya. Bunun için herkesin gözü burada. Onun için siyaset yaparken zihninizde bunlar oluyor. Sınıfsal pozisyonlar da böyle. Biz mazlumun mağdurun sesi diyoruz. Bu kolay kullanacak bir söz değil. Bunu bugün yapmamışız, 600 yıldır bunu yapıyoruz. Karşıdan size haksız saldırı gelebilir. Elimizde güç varsa bu güç milletimizi yok etmeye yönelik değildir. Burada bu mücadele ülkeyi ileriye götürme mücadelesi, Türk siyasetinin dışında da verilen bir siyasettir. Menderes, Türk siyasetinin zeminini hazırladı. Batı’nın korktuğu da budur. Eğer Türkiye böyle devam ederse büyük güç olacak diye korkuyorlar. Türk siyaseti idam etmedi. Dış güçler böyle istedi.” dedi.
Soylu konuşmasının devamında, Batı’nın Türk siyasetine her zaman karşı olduğunu söyleyerek, “Sermayenin etkisi burada çok açıktır. Şimdi burada sözümüzün bir sertliği yoktur. Siyasetin kendine ait dili vardır. Siyaset geri adım atmasını da bilir. Siyasetteki sözün ederi şudur ‘Yalan mı doğru mu’ siyasetin oturduğu yer burasıdır. Siyaset devleti yönetenlerle millet arasında köprüdür. Siyaset bu köprüyü oluşturur. Sert sözün bir maliyet söz konusu değildir. Ama yalan sözün maliyeti söz konusudur. 1960 darbesine giderken Türkiye bu yalanlarla gitti. Öğrencileri 5 bin silahla öldürecekler denildi. Dönemin CHP Genel Sekreteri bunun yalan olduğunu açıklayalım diyor Milli Şefe. Burada sert sözler çok az konuşulur. Çünkü yalan konuşulur.
Siyasette sert sözün bir maliyeti yoktur. Nezaketli olursunuz sert söz ortadan kalkar. Bu coğrafya sözün değil eylemlerle karşı karşıyadır. Hepimizin eksiği var. Eksiği olmayan Allah vardır. Her gün birçok olayla karşı karşıya kalıyoruz. Biz burayı bu ölçekte götürmek zorundayız. Siyasetin kendi doğası var” dedi.
Talat Atilla, “siz siyasetin güçlü bir ismisiniz. Siz ‘Sen bittin’ deyince karşı taraf bir tedirginlik hisseder” diye soru yöneltti.
Soylu ise, “Ben siyasetçiyim, siyasetçi kimliğimi bırakamam. Siyaset içinde büyüdüm. 1980 darbesine karşı çıkarak büyüdük.
Hayır propagandasının hayır olduğu dönemde büyüdüm. Bütün bunların tamamını geride bırakıp, papyonumu takip devlet adamı formatına gireyim, bu doğru olmaz. Ben nerden geldiğimi biliyorum. Bugün bize Tayyip Erdoğan’la yaptığımız mücadeleyi unutturabilirler ne geldiğimiz yeri. Eğer biz devletin gücüyle haksız bir şey yapıyorsak haksızlık yapıyoruz. Terörle mücadele yapıyoruz. HDP bundan alınıyor. Tabi ki alınacak. Bakılması gereken taraf burasıdır bence” dedi.
Tamer Korkmaz, ise “Sizin, ‘Bu millet size 2023’te öyle bir ders verecek ki kendi partinize bile gelemeyeceksiniz” dediniz. Bu çok iddialı bir çıkış. Bununla birlikte Sayın Kılıçdaroğlu da ‘Geliyor gelmekte olan’ diyerek Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı garanti olarak söylüyor. Bunu da çantada keklik olarak görüyor. Diğer seçimde aday olmayan Kılıçdaroğlu, bunu hararetle söylüyor. Böyle iki uç iddia var. Sizin bu iddianızdaki gerekçe nedir?” sorusunu yöneltti.
Bakan Soylu bu soruya, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk tarihinin en önemli olaylarından birisidir. Bunu yaşadığımız sürece göreceğiz. Bunu tarihi zemine alırsak, Cumhuriyetin ilan edilmesi büyük bir olaydır. Ondan önce yapılanlar çok kıymetlidir. Türkiye, bu sisteme geçtikten sonra, başka bir level’e geçmiştir, başka bir safhaya yönelmiştir.1991 yılı Türkiye’de soğuk savaş bitti, siyaset başka bir zemine geldi. 91’de partiler var. Burada MHP ve RP ittifak yaptı. Toplam oyları yüzde 10 civarındaydı. Adına kutsal ittifak dediler. O zamanlar büyük iddialar konuşuldu. Seçim yüzde 18’le bitti. Sonra o patika büyüdü yüzde 21’e çıktı. 5 yılda bu patika bir şey gösterdi Türkiye’ye. Türkiye’nin ana ekseni kendi değerleriyle barışık bir zemini var. 8-9 puanda aldı 20’lere çıktı. 95 seçimlerinde bu daha da büyüdü. AK Parti ise 34 ile hükümet kurdu. Bir patikası var Türkiye’nin. 2010 referandumu evet yüzde 58 aldı. Partilerin orda veya burada olmasını önemi yok HDP burada boykot yaptı. HDP’yi ‘Hayır’ bloğuna kayabiliriz. Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı karşı karşıya kaldığı blok 52’ye 48’dir. Tamda Türkiye’nin çok uzun zamanlı yürüteceği haritadır burası. 1991’de partilerin ayrı ayrı seçime girmesinin bir anlamı yok. Burada toplan seçmenin siyasal partilere bakışı ve destekleme sürecedir. Burayı böyle okumak gerekir. Bugün yüzde 48’de HDP, İYİ Parti, CHP var. Bugün Cumhur İttifakı’nın aldığı oylarda değişme olur mu? Türkiye’nin siyasal haritası soğuk savaşla birlikte değişti. Bunun yanında 99 ekonomik krizi ve depremle birlikte yine siyasi harita değişti. Türkiye’nin siyasal haritasının değişmesi için büyük bir yarık lazım. Bu yarık ya büyük bir küçülmedir ya Allah korusun Türkiye’nin içinden çıkamayacağı savaş dönemidir ya da ölçemeyeceğimiz bir durumdur. Böyle bir yarık olmadığı sürece hükümetler performanslarını düşürürler yükseltirler. Muhalefet yüzde 3 olsa da kendini darı ambarında zanneder. Ben yıllardan beri araştırma takip ederim. Şimdi elimizde 5 tane araştırma var. Bu 5 araştırmada, 20 yıldır CHP’nin puanı 25’i görsün öpsün başına koysun. 22-23 bandında. 3-4 ay önce 21 bandındaydı. Neden? Zaman dilimi geldikçe kararsızlar biraz daha kendi cephelerine doğru harekete başladılar. AK Parti ise, 39-40 bandında. Bu yarım puan aşağı yukarı iniyor çıkıyor. MHP ise 11,5 bandında, İYİ Parti 11,5 bandında. Daha önceki dönemlerde yapılmış abartılı anketler oldu. Ama bu araştırmalar en gerçek ve doğru olanlar rakamları veriyor.” Dedi.
Atilla’nın “Vatandaşın ‘İktidar partisine mesafe koyma, hayat pahalılığının standarda koyma sizi ikaz ediyoruz” gibi bir tepkiyi iktidar hissediyormu? Sorusuna cevap veren Bakan Soylu, “Biz halkın değerlendirmesini her zaman dikkate alıyoruz.” Dedi.
Muhalefetin pahalılık durumunu lehine çevirdiğini soran Talat Atilla, “Muhalefet iktidarın karşısına tek başına bir alternatif çıkartamıyor. CHP’nin oyları da belli bir çizginin üzerine çıkamıyor. Muhalefet son seçimlerde strateji değiştirdi ve son yerel seçimlerde bunun işe yaradığı görüldü. Ankara, İstanbul olmak üzere bir çok il alındı.” Düşüncesini Bakan’a iletti. Bakan Soylu, ise “Bu sonuçların CHP’ye yararı mı oldu zararı mı oldu 2023’te göreceğiz. Demirel, büyükşehirleri kazanmak istemezdi. Çünkü maliyeti olur derdi. 1989’da SHP kazandı. 2 yıl sonra 3. Parti durumuna düştü. Daha sonra büyük bir hata daha yaparak HEP’ile beraber oldu. Biz İstanbul seçimini kaybettik üzüldüm. Bunu ilk kez burada söyleyeyim ağladım da. Ağlamamın sebebi de, İstanbul bizim sevgilimiz. İstanbul sadece İstanbullular tarafından sevilen bir şehir değil, herkes tarafından sevilen bir şehir. Bizim bu şehre hizmetlerimizin olması gerekir. Rahmetli annemi aradım, annem de ağlıyor. İki gün sonra babama geldim, merak etme dedi. Buraları kazanalım 30 yıl daha CHP iktidar yüzü göremez dedi. Bir takım tarihsel gerçekler var. Bizim yapmamız gereken iş elbetteki dünya büyük bir krizden geçiyor. Pandemi başlamadan önce Trump ABD’ye tarihinin en büyük ekonomik ziplamalarını yaşatıyordu. Merkel son 50 yılın Avrupa’da en güçlü lideriydi. Partisi seçimi kaybetti. Doğalgaz’ın kapatılıp kömürün yakılmaya başladığı Almanya, Merkel liderliğinde krizden çıktı. Karşı karşıya kaldıkları salgın kolay değildi. Türkiye’de Cumhur İttifakı’nın büyük bir gücü var. Türkiye’nin güçlü değerleri var. Bu değerler çevresinde Türkiye bu dönemi iyi yönetti. Elbetteki zorluklar yaşadık, yaşıyoruz. Dünyada da büyük sıkıntılar devam ediyor. Türkiye, bu süreçte vatandaşımızın en az kayıpla atlatmasını sağladı. Seçmen Tayyip Erdoğan’dan alacağım, Türkiye’yi Kılıçdaroğlu bloğuna teslim mi edeceğim diyecek. Şimdi o gün geldiğinde Türkiye kritik bir yarığın içinde değilse burada milletin ortaya koyacağı tavır bellidir. Anadolu’ya gidin sorun, millet bu ittifaka oy verir mi vermez mi?
Tekrar söz alan Talat Atilla, “Sayın Cumhurbaşkanının ‘Görün bakalım başınıza neler gelecek’ çıkışından sonra CHP’nin de ‘Siyasi cinayetler’ söylemi ortaya çıktı. Sayın Cumhurbaşkanı ‘Görün bakalım başınıza neler gelecek’ söylemini neden söyledi” sorusunu yöneltti.
Bakan Soylu, “Sayın Cumhurbaşkanımız, İstanbul Belediye Başkanlığından geldi. Biz İstanbul’da Eyüp’te Balat’ta büyüdük. Haliç kokardı. Altgeçitler, üstgeçitler, su problemi bunun gibi onlarca sorun vardı İstanbul’da. Şimdi Tayyip Erdoğan, burada vizyon değiştirdi. Susuz İstanbul’a su getirmiş, her taraf çöptü. Yolsuzluk alabildiğince akıp gitmişti. Ve neticede İstanbul, Türkiye’nin bir numunesidir. Halk neye göre bakar, halk her şeyi iyi değerlendirir. Halk bir not verir, dener, sınar, bakar. Şu anda İstanbul’u bambaşka bir İstanbul yaptık. Türkiye onlarca meseleyle mücadele yapıyor. Gezi olaylarında faiz 4 puan çıktı. Buradaki en büyük hakem halktır. Milletimiz bunu net şekilde ortaya koyacaktır” dedi.
Soylu, Türkiye'nin zor dönemden geçtiğine işaret ederek, "Türkiye terörle ve pandemiyle mücadele yapıyor. Türkiye, Gezi olaylarından çıktı. Bunun bedeli CHP'nin 22-23'te kalmasıdır. Niye 22, 23'te kalıyor? Tam da bunun bedelidir. İtiraz edemedi. 28 Şubat'a itiraz edemedi, Gezi olaylarına itiraz edemedi. 17-25 Aralık'a itiraz edemedi. Geçen günlerde 15 Temmuz'un bir tiyatro olduğundan vazgeçip, 15 Temmuz'a karşı mücadele ettiğini ifade etmiş. Herhalde zihnindeki matematikler yanıldı." açıklamasını yaptı.
"BU NORMAL BİR DURUM DEĞİL."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun çok çelişkili beyanlarının olduğunun ifade edilmesi üzerine Bakan Soylu, şunları söyledi: "Ben bir sağlık işareti görmüyorum. Bu normal bir durum değil. Bir taraftan tezkereye 'hayır' diyeceksiniz. Bir taraftan 'Kandil'i yerle bir edeceğim.' diyeceksiniz. Kandil'i nasıl yerle bir edeceksiniz? Kandil'in nasıl yerle bir edileceğini biz size gösteririz. Ama bunun için sınır ötesi harekata ihtiyacın var. Bunun için Avaşin Basyan'da olman lazım, bunun için Hakurk'ta olman lazım. Bunun için Suriye ile o hattı bölmen lazım. Yani oradan birbirine bir lojistik gitmesine… Siz eğer cumhurbaşkanına çıkar bu milletin hassasiyetleri olan bir konuda Netanyahu benzetmesi yaparsanız, bu milletin sinir uçlarına dokunmak demektir." Soylu, herkesin sorumlu olması gerektiğini, siyasetin sorumsuzluk gerektiren bir anlayışın adı olmadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti Grup Toplantısı'nda izlettirdiği video, sözleri ve buna Kılıçdaroğlu'nun verdiği cevabın hatırlatılması üzerine Soylu, "Bir siyasetçi bunu böyle algılıyorsa, o siyasetçinin kendi adına bir problemi söz konusudur. Biz siyaset alanındayız. Yani siyasi değerlendirmeler yapıyoruz. Kendisinin yaptığı siyasi değerlendirme oluyor da bizim yaptığımız nasıl bir siyasi değerlendirme olmuyor. Böyle bir şey olabilir mi? Ben çıkacağım 'sen bittin' diyeceğim. Ne yapacağım yani Kemal Kılıçdaroğlu'na sen bittin derken. Ne yapmam bekleniyor? Siyaseten bittin demektir. O işin arka cümleleri, o işin muhatap cümleleri var. Bütün bunların bağlamından koparılıp başka bir değerlendirmeye getirilirse zaten akılla izanla izah edilemeyecek bir meselenin toplum karşısında sürekli değerlendirilmesine gerek yoktur. Vatandaşımız onu anlar ariftir." ifadelerini kullandı.
TERÖRLE MÜCADELE
Terörle mücadelede gelinen son aşamaya yönelik soruyu da yanıtlayan Süleyman Soylu, Türkiye'nin çok uzun yıllardır terörle mücadele ettiğini dile getirdi. Bakan Soylu, terörle mücadeledeki başarının Türkiye'nin her alanda yaptığı atılımlarla doğru orantılı olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu: "Geçmişi çok iyi tahlil eden bu hükümet, Cumhur İttifakı, bu iklimi oluşturmuştur. Bu ilerlemeyi görüyor insanlar, bu ilerlemeyi gördükleri için terörün bir daha ismini duymak istemiyor insanlar. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun bütün kültürünü ortadan kaldıran bir PKK ile karşı karşıya kaldık. Terör örgütünü yönlendiren Batı'dır, sebebi Türkiye'yi bazı yerlerden kısıtlamak için, değerlerini ortadan kaldırmak için, yozlaştırmak için... Bugün burada bu terörle mücadeleyi ortaya koyan zihniyet, tam da böyle bir zihniyettir. Sadece terörü, teröristi bitirmiyor, terörizmle öyle bir mücadele ediyor ki terörü oluşturan sebeplerin tamamını ortadan kaldırıyor. Bu bir süreç." Diyarbakır Anneleri'ne değinen ve o annelerin, iktidara güvendiklerinin altını çizen Bakan Soylu, "Onlar bir şey söylüyorlar, 'bu adamlar bizi satmayacak' diyorlar. 'Çocuklarımızla bizi buluşturacaklar.' Başka annelerin de bu acıları çekmelerini engelleyecekler. Tam da bu süreç bunun adımıdır. " dedi. Bu nedenle Cumhur İttifakı'nın kıymetli olduğunu vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:
"Tamam, şimdi gelsin CHP, gelsin HDP, gelsin İYİ Parti. Hani diyorlar ya '2023'te şöyle olacak, böyle olacak.' Bir şey söylemek istiyorum, bir günde her şey tersine döner. Orada Doğu ve Güneydoğu'da bir tane siyasi aksiyonu olan CHP'li siyasetçi yok. Orada bir tane siyaset yapabilecek İYİ Partili siyasetçi yok. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni tamamen HDP'ye bırakıp, HDP diye bir siyasi parti yoktur zaten, PKK diye bir organizasyon vardır, HDP onun, perdenin önünde görülen, onun kuklalarını oynattığı bir anlayışın kendisidir. Elbette ki bütün bunların içerisinde o bölgeyi tamamen bırakacaklar, aynen bugün yapıldığı gibi, bir terör örgütünün insafına, geçmişte yapıldığı gibi bunu terk edecekler. Peki, Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan insanlar bunu kabul ederler mi? Tekrar geriye dönerler mi? Bize şunu söylediler, Ahmet Türk'ler, Pervin Buldan'lar, her kimse işte bunlar, 'sizin en son el sıkışacağınız kesimdir, ya bunlarla sıkışırsınız, gelecek gençler sizi yok edecek, çok öfkeli geliyorlar.' dediler. Bu da bir Batı taktiğidir, FETÖ taktiğidir. Nerede o gençler şimdi? O gençler okuyorlar, spor yapıyorlar, ilim okuyorlar, gelecekleriyle ilgili büyük bir beklenti içerisindeler."
“DİYARBAKIR ANNELERİ'NE NİYE GİTSİNLER ONLAR?”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Diyarbakır ziyareti sırasında Diyarbakır Anneleri'ni ziyaret etmemesi de sorulan Soylu, "Diyarbakır Anneleri'ne niye gitsinler onlar? Onların Diyarbakır Anneleri'yle bir hesabı yok. Onların siyasal hesapları var. Siyasal hesabın içinde ne var? Siyasal hesabın içerisinde canı yanan anne yok, siyasal hesabın içerisinde PKK'lı teröristlerin tabutlarına gidip saygı duymak var. Bu kadar basit. Ama bunu millet görüyor, hesabını da gidip millete verecekler." yanıtını verdi.
“KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN KAFASI BU İŞE BASMAZ”
Kemal Kılıçdaroğlu'nun sınır dışı operasyonlarla ilgili sözlerini eleştiren ve oradakilerin rahat bir yaşama kavuştuklarının altını çizen Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Kemal Kılıçdaroğlu'nun kafası bu işe basmaz. CHP'de üç tane sağ duyulu adam olsaydı ortalığı yıkardı. Türk askerini, jandarmasını, özel harekatı, polisini çek bakalım, doktorunu, öğretmenini çek bakalım oralardan, oralar nasıl bir tablo haline gelir o. O zaman Hatay'da, Gaziantep'te, Kilis'te, Mardin'de rahat bir şekilde durabilecek misin? Oradaki insanlar hangi hayatı yaşayacaklar? Öyle Ankara'da oturup yıllarca Sivas'ın ötesine geçemeyen... AK Parti hükümetleri zamanında, Tayyip Erdoğan zamanında şimdi geçiyorlar. Hem de geçerken de fitne ortaya koymaya çalışıyorlar. Yoldan geçerken jandarmamızın elini tutuyor, biraz sonra gidiyor Muş Varto'ta aynı şekilde çıkıyor 'orası Kürdistan' diye video çektiriyor, o videoyu da kamuoyuyla paylaşıyor. Özgür Özel, Sezgin Tanrıkulu hepsi böyle. Hakikaten yazıktır. Türkiye'ye fitne koyabilmek için, 'PKK yapamadı aman biz yapalım' anlayışı, bu kabul edilebilir, doğru bir anlayış değildir."
Bakan Soylu, Çiftlik Bank davası sanığı Fatih Aydın'ın üzerinde Fenerbahçe forması bulunmasına yönelik soruyu da "Kasıt yok. Yok böyle bir şey. Getiriliyor, altında anlaşılan bir Fenerbahçe forması var, üstünde de daha siyahi bir tişört var herhalde. Sonra doktor kontrolünden geçiriliyor. Burada polis içeride olmaz. Oraya giriyor, oradan çıkarken alttaki forma herhalde üstünü çıkarmışsa onu da bilmiyorum. Çıktığı anda kapıda alttaki formayla çıkıyor. O forma onun altında zaten. O arada fotoğraf çekiliyor. Hepsi bu. Arabaya binince de gerekli tertibat alınıyor." şeklinde yanıtladı.
Burada herhangi bir kasıt olmadığını yineleyen Soylu, "O eski dönemlerde, FETÖ'nün olduğu dönemlerde bunlar olabilir. Fenerbahçe herkesin takımıdır. O dönemlerde Türkiye'yi kaosa itebilecek, Türkiye'nin sinir uçlarına dokunabilecek her şeyi tetiklediler." dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Yurt içinde kaç PKK'lı var?" sorusuna yönelik ise "Şu an daha bazılarının DNA'sını tespit edemediklerimiz var, tanıyamadıklarımız var. Toplamda 180'in altıdır." bilgisini verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.