Konya tarihi kimliğine kavuşuyor. Evliya Çelebi işaret etmişti, yeniden merkez olacak
Konya, Osmanlı devrinde onyedinci yüzyıl sonrasında çok geniş çevrenin ihtiyacını karşılayan bir sanayi üretim merkezi ve pazar şehri olmuştur. Kent, ticaret yolları güzergâhında, Anadolu’nun elverişli iklim koşullarına sahip bir mevkide yer almaktaydı. Peki Konya’da ticaret hangi mekanlarda dönmekteydi? İşte ayrıntılar.
Kentlerde ticarî faaliyetler için tesis edilen çarşı, pazar, bedesten ve şehriçi hanları, nasıl ki tüccarlar için korunma, konaklama, beslenme, para kazanma mekânıydı. Aynı şekilde kervan yolları güzergâhında yer alan kentler arasında yolculuk yapanlar için ve ordunun sefer güzergâhında uğrak yeri olması dolayısıyla da menzil hanlarının yapılması da önemliydi.
Konya da sahip olduğu bu ticarî mekânları yanında menzil hanlarıyla da ordu için önemli bir yere sahipti. Kent, sağlam kulelerle çevrelenmiş ve çarşı-pazar-hanlarla burada ticarî alt yapıları tesis edilmiştir. Kentin yerleşik tüccar grubu kentin kapalı çarşısı hükmündeki Bedesten’de faaliyet yürütürken; şehir dışından gelen tüccar grubu ticaret yapmak için şehir içinde belirli ürünlerin satışında uzmanlaşmış şehir içi han odalarında faaliyet yürütmekteydiler. Kentlerin iaşesinin temini taşradan ve kent çevresinden getirilen ürünlerin çarşı ve pazarlarda satılmasıyla gerçekleştirilmekteydi. Dolayısıyla da bu kentte çok sayıda şehir içi hanı, çarşı ve pazarın varlığı mevcut.
KONYA HANLARINDA KİRALANAN ODALAR
Konya’ya gelen tüccarlar şehirde Alaaddin Tepesi ile Mevlana Türbesi arasında kalan bölgedeki hanlarda birer oda kiralıyorlardı. Çalışmamız neticesinde Konya’da genellikle yerli tüccarın şehir içinde kendi esnaf çarşı ve pazar yerlerinde faaliyet yürütüyordu.
KONYA TRANSİT LOJİSTİK-EKONOMİK MERKEZDİ
Yer alan bazı ürünlerin menşei her ne kadar yabancı kökenli olsa da bu durumu kentin transit ticaret merkezi olmasıyla ilişkilendirebiliriz. Bunun yanında Hac kervanları da bu güzergâh üzerinden geçiyor, bu doğrultudaki ticarî ürünler kentte pazarlanma imkânı bulup alıcılarıyla buluşuyor ve kentin ihtiyacı bu suretle gideriliyordu. Osmanlı Devleti’nde şehre tarım ağırlıklı bir iktisadî düzeni hâkimdi. Yanı sıra milletlerarası, bölgelerarası ve bölge içi ticaret, kentsel ekonomik faaliyetler ve hayvancılık gibi geçim türleri ekonomide hâkim unsurlardı. Ticaretin en belirgin özelliği ise arz ve talep dengesidir. Bir tür geçim kaynağı olan ticaret, üretimin artmasına ve ulaşım ağının genişlemesine bağlı olarak gelişim göstermekteydi. Kaynaklara göre kentin muhkem yapısı ve giriş kapılarının çevresi, birer sanat ve ticaret bölgesiydi. Gün içinde daima açık olan dükkânlar ile buralarda çarşılar oluşmuştu. Bu giriş noktalarının ticarî önemi İslâm şehirlerinde bir karakteristik özellikti. Bunun iki nedeni vardı Birincisi şehre gelenlerin (civar köyler ahalisinin, yabancı tüccarların) kolayca uğrayabilecekleri yer oluşuydu. İkincisi de buraların özel bekçiler tarafından korunduğu için güvenilir alanları teşkil etmesiydi.
KONYANIN TİCARİ MEKÂNLARI: ESNAF ÇARŞILARI VE PAZAR YERLERİ
Konya, umumiyetle sakinlerinin iş bölümüne tabi olarak tarım dışı mal ve hizmet ürettiği ve bunları yakın çevresinde veya daha geniş bir alanda pazarladığı yer; başka bir tanımla kalabalık nüfuslu idarî yerleşim birimlerine denmekteydi. A.Toynbee’nin tarifine göre şehir, orada oturanların yaşamaları için gerekli yiyecekleri sınırlar içinde üretmedikleri bir iskân yeriydi. Konya’da özellikle tarih korunmuştu, pazarı yani ticaret merkezi vardı ve son derece hareketliydi. Aynı şekilde şehir gıda dışında sanayi kentiydi. Ayrıca İslam şehir tipinin üç temel ögesi cami, pazar ve hamam, Konya planında egemendi. Bir kale ile çevrili olan kent, bedesten ve uzun çarşının merkez oluşturduğu zanaat ve ticaret mahalli esnaf çarşıları ile bütünleşerek şehrin hakim unsuru durumuna gelmişti. Ticarî yolların güzergâhında bulunan Konya’nın ticarî mekânları olan çarşı ve pazar yerleri kesin sınırlarla mesken alanlarından bağımsız olarak gelişmişti.
İBNİ BATUTA’NIN KONYASI
Konya çarşıları, Alaaddin Tepesi’nin doğu ve güneyindeki saha ile dış kalenin At Pazarı kapısı dışında toplanmıştı. Konya’da deri işlemeyle ilgili zanaatlar çok daha sık görülmekteydi. Yine kentte tekstille ilgili zanaatlar da gelişmiş, boyacıkta söz edilir olmuştu. İbn Batuta, 1329-1330 tarihleri arasında Konya’yı ziyaret ettiğinde Konya, büyük ve gelişmiş bir şehirdi. Caddeleri geniş, çarşısı düzenliydi. Küçükbaş hayvanlar buradaki pazarlarda mevcuttu. Konya şehri kapalı kent şeklindeydi. Çarşı, pazarlar surların içinde yer alıyordu. Ticaret yapılarını meydana getiren çarşı ve pazarlar; Alaaddin Tepesi civarında bulunuyordu. Şehir geliştikçe çarşı-pazar mevkii sur dışına taşmıştı.
EVLİYA ÇELEBİ’NİN KONYASI
Evliya Çelebi ise Konya’nın “Sipah Pazarı, Saraçhanesi, Tahta Kalesi mamur ve süslüdür”, ifadeleriyle şehrin ticarî mekânlarının mevcudiyetine değinir.
Halil İnalcık’a göre Konya’daki ticaret hayat vakıf mekânları üzerinden işliyordu. Konya’da pek çok dükkân vakıf malıydı. Kimi zaman kiracılar başlangıçta yüklü bir meblağ ödeyerek mülk üzerinde miras bırakabilecekleri bir tasarruf hakkı edinmişlerdi. Vakfa devamlı bir gelir getirmek üzere tahsis edilen paralarla ev, han,arsa gibi gayrimenkuller alınmış biriken sermaye bu şekilde ekonomiye kazandırılmış, kişilerin elinde biriken servetler vakfedilme cihetleriyle atıl olmaktan çıkarılmış, ayrıca bu varlıklardan elde edilen kira gelirleri vakfın giderlerine sarf edilmişti.
İŞTE KONYA’NIN 18. YÜZILDAKİ ÇARPI VE PAZARLARI
Konya’da onsekizinci yüzyılın ilk yarısında yer alan çarşı ve pazarların mahiyeti ise şöyleydi:
- Selçuklu devri çarşısının bulunduğu bu alan, Osmanlı belgelerinde Tahte’l-Kal‘a, Sipahi Pazarı ve Eskipazar Sûku.
- Şehrin ticarî faaliyetinin en yoğun olduğu yer şüphesiz Konya Kalesi’nin, At Pazarı kapısından Mevlâna Celaleddin’in türbesine kadar olan yer.
- At Pazarı Çarşısı/Pazar yeri: At Pazarı kapısı dışında bugünkü Kapı Camii civarında idi. Bu çarşıda at ve merkep pazarları bulunuyordu. Mutaflar, demirciler, semerciler, kasaplar çarşıları bu çevrede yer alıyordu.
- Terzi dükkanları.
- At Pazarı’nın aynı zamanda Sipahi Pazarı. Mevkii olarak bakıldığında At Pazarı; Konya şehrini çevreleyen tarihî surların oniki kapısından biri olan ve Kapı Camisi ile Aziziye Camisi arasında ve biraz güneyde yer alan At Pazarı kapısının hemen dışındadır. At Pazarı Kapısı, bugünkü Larende Caddesi’nin başlangıcı ile Tevfikiye Caddesi’nin sonundaki meydana açılan yerde, Vakıflar Çarşısı’nın doğusunda idi. Bu bölge Osmanlı devrinde, ticarî anlamda o kadar gelişmiştir ki kapının iç kısmı da yoğun şekilde ticaret amacı ile kullanılmıştı. Pek çok esnaf çarşısının yanı sıra şehiriçi hanlarından birçoğu da bu bölgede faaliyet göstermişti. At Pazarı kapısı hâricinde bir yangın çıkmış ve burada bulunan dükkânlar yanmıştır.
- At Pazarı kapısı çevresi belirtildiği üzere tarihî Konya şehrinin ticarî faaliyetlerinin adeta kalbi gibidir. At Pazarı’nın dahilinde ve haricinde birçok dükkan olduğu gibi, belgelerde sûk diye anılan ve aynı işi yapan esnafın çarşıları da burada bulunmaktaydı. Helvacılar: At Pazarı’ nda bulunmaktaydı.
- Muytablar/Mutaflar: Keçi kılından elde edilen dokumaların mutaflar tarafından yapıldığı bilinir. Keçi kılından kıl eşya ve çul dokuyan esnafın bulunduğu çarşı da Mutaflar Sûku olarak anılmaktaydı. At Pazarı ile Debbağhane arasındaydı. Mutaflar Mescidi de bu çarşıda bulunuyordu. İplikçi Camisi’nin Bedesten’e bakan cephesinin biraz doğusundaydı.
- Onsekizinci yüzyılın başlarında mutaflar, Aziziye Camisi’nden Mevlana Türbesi’ne giden caddenin üzerinde sıralanan dükkânlarda faaliyet göstermişlerdi.
- Kentte dokumacılık için gerekli iplik, Müslüman ve gayrimüslim iplikçi esnafınca imal ediliyor, satışını ise üyeleri arasında yine Müslim ve gayrimüslimlerin bulunduğu cüllahlar yapıyorlardı. Bu esnaf atların eğeri altına çul, at ve eşeklere palan, kolan, yem torbası, köylü erkekler için pantolon, kadınlar için örtü dokuyup satarlardı.
- Kürkçüler: Sipahi Pazarı ile Kuyumcular Çarşısı arasında, İplikçi Camisi civarındaydı.
- Uzun Çarşı (Sûk-ı Tavîl); şehrin ticarî anlamda en yoğun olduğu bölgelerinden birisi de Bedesten ve İplikçiler Camisi’nden At Pazarı’na kadar uzanan Uzun Çarşı olarak geçer. Uzun Çarşı’nın kendisinde sağlı-sollu muhtelif dükkânlar vardır. Bu dükkânların yanı sıra Uzun Çarşı’ya dik açılan sokaklarda faaliyet gösteren esnaf çarşıları da vardır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu çarşılar şunlardır:
- Attarlar: Attarlık, güzel koku, iğne, iplik türü satan esnaf kolu idi. At Pazarı kapısı içinde Alaca Han ile yan yana bulunuyordu.
- Arasta/Haffaflar: Hacı Hasan Camii yakınında idi. Burası ayakkabı dikicileri ile yapılmış ayakkabı satan esnafın çarşısıdır. Arasta’da külahçı ve saraç dükkanları mevcuttu. Ayrıca çilingir dükkânı hibe edilmesine dair bilgi edindiğimiz bir belgede de mevki adı olarak geçer.
- Postalcılar: Haffaflarla birlikte Hacı Hasan Camii yakınındaydı.
- Eski Bazar Çarşısı: Selçuklu dönemi çarşılarından olduğu için bu isimle anılıyordu. Belgelerde Eski Bazar Çarşısı’ndaki dükkânlar kale ve kale hendeğine sınır gösteriliyor. Muhtemelen Alaaddin Tepesi’nin doğusunda bulunuyordu. Bu çarşıda bakkal, nalbant, kasap ve demirci dükkanları yer alıyordu.
- Çömlekciler: At Pazarı kapısı dışında Buğday Pazarı’nın karşısında idi. Sille’de yapılan testiler buradaki dükkanlarda satılırdı.
- Kutucular: Çömlekçiler Çarşısı’nın bitişiğinde bulunmaktaydı.
- Sipahi Bazarı: Osmanlı devri Konyası’nın en eski çarşılarından birisidir. Kürkçü Çarşısı yakınında bulunuyordu. Sipahi Pazarı’nda koltukçu da denilen dellalın halı ve kilim gibi eşyayı açık artırma ile sattığına bakılırsa burası mahkeme kararıyla malların müzayede usulü ile satıldığı Sûk- ı sultaniyeydi. olmalıdır. (KŞS, nr. 45, s. 233, h. 2; H. 1127/ M. 1715; nr. 53, s. 168, h. 2; H. 1149/ M. 1737)
- Keçeciler: At Pazarı Kapısı içinde bu kapı ile Aksaray Kapısı arasında bulunuyordu. Attarlar ile birlikte At Pazarı kapısının içerisinde ve Alaca Han civarındaydı. Bu han, At Pazarı kapısı ile Aksaray kapısı arasında olduğuna göre çarşı da bu iki kapı arasında idi. Dönemin önemli çarşılarındandı. Alacahan, Hacı Hüseyin Mescidi, Yediler Sultan Tekkesi bu çarşıda yer almaktaydı.
- Kasaplar: At Pazarı kapısının dışında, Çukuryer denilen yerdeydi ve bir tarafında kal‘a duvarı vardı.
- Külahcılar: Kale içinde Hacı Hasan ile İplikçi Camileri arasında saraçlarla yan yana bulunuyordu.
- Buğday Pazarı/Tahıl Pazarı: At Pazarı Kapısı taşrasında yer almaktaydı. Devletin bütün sistemlerinin temelini oluşturan tarımsal üretim, geçmiş asırların en önemli belirleyicisi durumunda idi. Doğal olarak Buğday Pazarı da en büyük ve önemli pazar durumundadır. Temel tüketim malzemesi olan hububat ürünlerinin üreticisi ile tüketicinin buluşma yeri bu pazardır. Bir başka deyişle üretici kırsal nüfus ile tüketici şehirli nüfusun en sık karşılaştığı alanlardan birisi de Buğday Pazarı’dır. Konya’da Selçuklular devrinden itibaren bir Buğday Pazarı mevcuttu. Bu dönemde Alaaddin Tepesi’nin kuzeyinde yer alan pazar, (Baykara: 62) sonraki dönemlerde, şehrin gelişimine bağlı olarak muhtelif bölgelere taşınmış ve varlığını yakın zamanlara kadar sürdürmüştü. Osmanlı kayıtlarında bazen Buğday Pazarı; bazen Tahıl Pazarı olarak anılan pazar, At Pazarı Kapısı’nın dışında idi.
- Yağlıkçılar: Berber, leblebici, bakkal, kahve dükkanı satışlarına konu olan belgelerde mevki adı olarak geçer. Ticarî sirkülasyonun artması, iç ticaretin canlanması, ticaret yollarının devamlı açık tutulması gibi düşüncelerle belli yerlerde haftada bir pazar kuruluyordu. Kadınhanı, Argıd hanı ve Doğanhisar kazasında haftada bir gün arayla Pazar kuruluyordu.
KONYANIN BEDESTEN VE HANLARI
Konya’da bedesten ve hanlar da ticaretin döndüğü ana merkezlerdi. Esnaf çarşı ve pazar yerlerinin dışında ticaretin en yoğun olduğu yerler vakıf hanların bulunduğu mevkilerdi. Konya’nın ekonomisine canlılık katmaktaydı. Evliya Çelebi, onyedinci yüzyıl ortalarında Konya’da 26 han bulunduğunu yazar. Hanlar genellikle şehrin güney ve doğu tarafında toplanmıştı. Bunun yanında Bedesten adı verilen kapalı çarşılar da kentlerin ticarî faaliyetlerinin akışının gerçekleştiği önemli mekânlardan idi. Aynı şekilde bugün de birçoğu ayakta olan hanlar lojistik bir ticari merkez olan Konya’da, şehre gelenlerin konforlu biçimde ağırlandıkları mekânlardı.
KONYA TARİHİ HÜVİYETİNE KAVUŞUYOR
Günümüzde ise Konya yeni yapılanmasıyla birlikte eski ekonomik, sosyal ve kültürel hüviyetine yeniden kavuşuyor. Yeni yapılan sanayi bölgeleri ve organize sanayi bölgeleri, şehir merkezinde gerçekleştirilen tarihi mekanların yeniden canlandırılmasına ilişkin geniş çaplı uygulama projeleri ve diğer sosyal kültürel yapılaşmayla Anadolu’nun ortasında bölgesel bir güç olma yolunda hızla ilerliyor.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın açıklamalarına göre eski Sanayi ve Karatay Sanayi Sitesi Kentsel Dönüşümü kapsamında 1 milyon metrekarelik alanda 2690 dükkân ve 134 ticari iş yerinin yapım çalışmalarını TOKİ ile birlikte yürütülüyor. Bahar ayıyla birlikte yeni sanayi sitesine taşınma başlayacak.
Konya en fazla dış ticaret fazlası veren 6.il konumunda. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise %228 olarak gerçekleşti. Konya, 12 organize sanayi bölgesi, 22 AR-GE ve 1 tasarım merkezi, 5 üniversite, 2 teknoloji geliştirme bölgesi ve 3 endüstri bölgesi ile gelişmiş bir sanayi altyapısına sahip.
Birincil alüminyum madeninin Türkiye'de çıkarıldığı tek il olan Konya’da önde gelen gelişmiş sektörler, makine imalatı, otomotiv yan sanayi, ana metal, tarım alet ve makineleri imalatı, gıda sanayi, ayakkabıcılık, araç üstü ekipmanları.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.