Konya'da en çok ziyaret edilen müzeye zam geldi. 2025 yılı tarifesi uygulanacak
Konya'da en çok ziyaret edilen müzelerin başında gelen Konya Panorama Müzesi giriş ücretlerine zam geldi. 2024 yılında yetişkinler için 15 TL, öğrencilere ise 4.5 TL giriş yaparken müze 2025 yılı tarifesini açıkladı.
EN ÇOK ZİYARET EDİLEN MÜZELERİN BAŞINDA GELİYOR
BBN Haber/Özel Haber- Konya'daki bu müzeyi ziyaret edenler resmen minyatür şehir olarak adlandırırken 2025 yılında giriş ücretleri arttı. Buna göre yetişkinler 25 TL, öğrenciler ise 10 TL'den müzeye giriş yapacak. Konya Panorama Müzesi, 09:00 - 18:00 saatleri arasında ziyaretçilere açık olurken müze, çok sayıda yerli ve yabancı turistleri konuk ediyor.
MÜZE KONYA RUHUNA IŞIK TUTUYOR
Konya Panorama Bölümünde; 13. Yüzyılda Anadolu Selçuklularının yaklaşık iki asır kadar başkenti olan Konya’nın; bilgin, sanatkâr, şair ve ediplerin harman olduğu bir şehir olduğu anlatılmaktadır. Özellikle Moğol istilâsından kaçıp Anadolu’ya sığınan Mâverâünnehr, Horasan ve İranlı âlim, mutasavvıf, sanatkâr ve tacirler, Konya’yı vatan edinmişlerdi. Başkent Konya, tacirler için güvenli ve refah düzeyi yüksek bir şehirdi. İpek Yolu üzerinde olması tacirlerin uğrak yeri olmasına sebep olmuştu. O dönemlerde Selçuklu Sultanları merkez ve civarına, kervanların güvenle dinlenebilmeleri ve konaklayabilmeleri için hanlar-kervansaraylar inşa ettirmişlerdi. Konya, bu devrin hatta bütün devirlerin en büyük mutasavvıfı sayılan Şeyhü’l-Ekber Muhyiddîn-i Arabî’nin Konya’ya gelmesi ve vahdet-i vücut nazariyesini yaymasıyla tasavvufi açıdan gelişmişti. Necmeddîn Dâye, Sadreddîn Konevî, Sühreverdi, Mevlânâ ve ailesi sayesinde de oldukça kuvvetli ve parlak bir dönemi yaşamıştı.
DİNLER ARASI KÖPRÜ GÖREVİ GÖRÜYOR
Sayısı oldukça fazla olan medreseler, tekkeler, zâviyeler, ilim aşığı talebeler ve irfan arayan müritlerle dolup taşmıştı. Bu yüzyılda Konya’da ilmî hayat gibi tasavvufî hayat da, Selçukluların XI. ve XII. yüzyıllardaki faaliyetlerinin bir neticesi olarak oldukça parlamıştı. Konya, bu devirde içten Baba Resûl, dıştan Moğol saldırılarına maruz kalmışsa da ilmî yönden gelişmesi devam etmişti. Bunun sebebi yüzlerce âlim ve mutasavvıfın Moğol tehlikesinden kaçıp Konya’yı yurt edinmesi, ilim ve sanat erbabına saygı ve sevgileriyle meşhur olan, aynı zamanda kendileri de âlim ve şair olan sultan ve beylerin bu devirde Konya’da hüküm sürmesiydi.
Devlet adamları ve medrese talebeleri birçok eserin yanı sıra İmam-ı Gazalî’nin Kimyâ-yı Saâdet’inden, Nizâmülmülk’ün Siyâsetnâme’sine kadar pek çok eseri okumakta idiler. Fahrettin-i Râzî’nin ekolünden Kadı Sirâceddîn Urmevî, Osmanlı medreselerinde okutulan bazı eserlerin müellifi filozof Esîrüddîn Mufaddal elEbherî, meşhur mutasavvıf Sadreddîn Konevî, Necmeddîn Dâye, Fahreddîn Irakî, Seyyid Burhaneddîn Tirmizî, Ahmed Fakih ve nihâyet Bahâeddîn Veled ve oğlu Mevlânâ bu devirde Konya’daki büyük âlim ve ariflerdendi. Bunun yanı sıra Konya, Erken Hristiyanlık Dönemi’nin en önemli merkezlerinden biriydi. Hıristiyanlığın Anadolu’da ilk yayılmaya başladığı yıllarda Hristiyanlar Konya’ya göç etmişlerdi. Müslümanlar ve Hristiyanların (Türk-Rum) bir arada kardeşçe yaşadıklarını gösteren 1245’li yılların Konya Panoramasında; bir aziz ve papazın da Konya çarşısında boy göstermesi, Konya’da hoşgörü anlayışının o dönemden bu döneme temel oluşturduğunu ve şimdinin Konya ruhuna da ışık tuttuğunu göstermektedir.
*Her hakkı bbnhaber.com.tr'ye aittir. Kaynak gösterilerek dahil kullanılamaz.
Kaynak:Abdulğani ÇİFTÇİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.