AYAĞA KALK
Bugün sana gençlik üzerine yazılmış bir metin sunmak istemiyorum. Çünkü gençlik artık yazılmaktan çok hatırlatılmaya muhtaç. Zira bu çağ, gençliği ya oyalıyor ya da erken yaşta yoruyor. Bir yandan sınırsız özgürlük vaadiyle savuruyor, öte yandan büyük idealleri küçülterek etkisizleştiriyor. Geriye kalansa çok şey bilen ama neden yaşadığını tam tarif edemeyen bir kuşak oluyor.
Oysa sen, bu topraklarda doğmuş herhangi bir insan değilsin. Sen, sadece bir ülkenin vatandaşı değil; bir tarihin, bir devlet fikrinin, bir medeniyet iddiasının devamısın. Bu coğrafyada doğmak tesadüf değildir. Çünkü bu topraklar, insanı yalnızca yaşatmayı değil; gerektiğinde insanlık adına ayağa kaldırmayı da öğretmiştir. Senin omuzuna düşen yük, rahat bir hayat değil; anlamlı bir hayat sorumluluğudur.
Bugün dünyaya hakim olan düzen; gücü kutsallaştıran, hukuku eğip büken, insanı üretim-tüketim döngüsünde eriten bir düzendir. Bu düzen, ahlakla değil hızla, vicdanla değil menfaatle ilerliyor. İşte tam bu noktada, devlet aklıyla düşünebilen, sentez kurabilen, tarihiyle barışık ama geleceğe kilitlenmiş bir gençliğe ihtiyaç var. Gürültü çıkaran değil; denge kuran, bağıran değil; ölçü getiren, dağıtan değil; inşa eden bir gençliğe…
Senin vazifen dünyayı fethetmek değil. Senin vazifen, dünyayı tekrar yaşanabilir kılacak bir aklı, bir iradeyi, bir ahlakı temsil etmektir. Güçlü ol ama adaleti terk etme. Bilgili ol ama hikmeti kaybetme. İddialı ol ama kibirlenme. Çünkü bu milletin asıl ihtiyacı; yüksek sesli sloganlar değil, yüksek sorumluluk sahibi insanlardır.
Unutma devlet, sadece kurumlarla ayakta durmaz. Devlet, onu taşıyacak karakterli insanlarla ayakta durur. Millet, sadece kalabalıkla büyümez. Millet, ideal sahibi evlatlarla yükselir. Eğer sen kendini küçük hedeflere mahkum edersen, bu sadece senin kaybın olmaz; bir çağın kaybı olur. Çünkü bu ülkenin yedek gençliği yoktur.
Bu nedenle ayağa kalk ama öfkeyle değil BİLİNÇLE. Yürü ama ezerek değil ADALETLE. Konuş ama bağırarak değil ağırlıkla.
Zira senden beklenen şey, sıradan bir başarı hikayesi değil; bir örnekliktir. Ve evet, bu yük ağırdır. Ama bu millet, bu devlet ve bu tarih, yükü hafif olanlara değil; yükü taşıyabilen omuzlara emanet edilir.