"Milli Edebiyat Akımı"nın kurucularından; Ömer Seyfettin
Çağdaş Türk öykücülüğünün ve "Milli Edebiyat Akımı"nın kurucularından ünlü öykücü Ömer Seyfettin 101. vefat yıl dönümünde yâd ediliyor. 11 Mart 1884'te Gönen'de doğdu. 6 Mart 1920'de İstanbul'da henüz 36 yaşındayken yaşamını yitirdi.
Kafkas göçmenlerinden Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'in oğlu. Öğrenimine Gönen'de başladı. Babasının görevi nedeniyle sürekli yer değiştirmemeleri için annesiyle bilikte İstanbul'a gönderildi. 1892'de Aksaray'daki Mekteb-i Osmaniye'ye yazdırıldı. 1896'da Eyüp'teki Baytar Rüşdiyesi'ni bitirdi. Edirne Askeri İdadisi'nden sonra 1903'te İstanbul'da Mekteb-i Harbiye'den mezun oldu. Mülazim (teğmen) rütbesiyle orduya katıldı. İzmir Zabitan ve Efrat Mektebi'nde bir süre öğretmenlik yaptı. 1908'de merkezi Selanik'te olan 3'üncü Ordu'da görevlendirildi. 1911'da ordudan ayrıldı. Ama Balkan Savaşı çıkınca tekrar askere alındı. Sırp ve Yunan cephelerinde savaştı. Yanya Kalesi'nin savunması sırasında Yunanlılara esir düştü. Bir yıl süren tutsaklıktan sonra İstanbul'a döndü. Kısa bir süre "Türk Sözü" dergisinin başyazarlığını yaptı. 1914'te Kabataş Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. Ölümüne dek bu görevi sürdürdü.
YAZILARINDA HALKIN KONUŞTUĞU DİLİ KULLANDI
Yazmaya Edirne'deki öğrenciliği sırasında başladı. İlk şiiri "Hiss-i Müncemid" "Ömer" imzasıyla 1900'de "Mecmua-i Edebiye"de yayınlandı. İlk öyküsü "İhtiyarın Tenezzühü" 1902'de Sabah gazetesinde yer aldı. İzmir ve Makedonya'da görevliyken yazdığı şiir, öykü ve makaleler çeşitli dergilerde çıktı. Askerliğe ara verdiği dönemde ise yazıları "Rumeli" gazetesi ve çeşitli dergilerde yayınlandı. Selanik'te yayınlanan "Genç Kalemler" dergisindeki yazılarıyla ünlendi. Derginin ikinci dizisinin ilk sayısında Nisan 1911'de yayınlanan "Yeni Lisan" başlıklı yazısı "Milli Edebiyat" akımının başlangıç bildirgesidir. Yazılarında, yalın, halkın konuştuğu ve anladığı bir dil kullanmak gerektiğini savundu. Türkçe'nin kendi kurallarına uygun yazılmasını, Arapça ve Farsça sözcüklerden arındırılmasını istedi. Milli Edebiyat akımının öncülüğünü Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem'le birlikte sürdürdü.
MAUPASSANT TARZI ÖYKÜCÜLÜĞÜN KURUCU İSMİ
1'inci Dünya Savaşı yıllarında "Yeni Mecmua"da yayınlanan öyküleriyle ününü iyice yaygınlaştırdı. Öykülerini kişisel deneyimlerine, tarihsel olaylara ve halk geleneklerine dayandırdı. Günlük konuşma dilini kullanması, öykülerine canlı ve etkileyici bir özellik verdi. Çok değişik konular işledi. Bunları anlatırken yergiye, polemiğe, komik durumlara ve toplumsal yorumlara da yer verdi.
Ömer Seyfettin, olay ya da Maupassant tarzı öykücülüğün kurucu ismidir. Öykülerinde büyük oranda realizm etkisinde olduğu görülmektedir. Öykülerindeki kahramanlar için çok yönlü ve derin bir psikolojik çözümleme yapmamıştır. Öykülerinde anlatımı daha etkili kılmak için efsanelerden, atasözlerinden, deyimlerden ve halk hikayelerinden sık sık faydalanır. Öyküleri genellikle sürpriz bir sonla bitmektedir.
"TARHAN" VE "AYIN SİN" RUMUZLARINI KULLANDI
Ölümünden sonra 1926'da öykülerini önce Ali Canip Yöntem derledi. Ardından Ahmet Halit Kitabevi 1936'da bir derleme yaptı. 1950'den sonra Şerif Hulusi, öykülerini yeniden gözden geçirip 10 cilt halinde yayınladı. Rafet Zaimler Yayınevi 1962'de 30 öykü daha ekleyerek 11 ciltlik bir külliyat halinde yayınladı. Son olarak Bilgi Yayınevi, "Bütün Eserleri" adıyla tüm öykülerini 16 kitapta topladı. Kahramanlar, Bomba, Yüksek Ökçeler, Yüzakı, Yalnız Efe, Falaka, Aşk Dalgası, Beyaz Lale, Gizli Mabet bu dizideki öykü kitaplarından bir bölümü. İnceleme kitaplarında "Tarhan", "Ayın Sin" rumuzlarını kullandı.
HASTALIĞI TEŞHİS EDİLEMEDİ
1917 yılında amansız bir rahatsızlığa tutulan yazarın hastalığı bir türlü teşhis edilemedi. Doktorlar bol bol meyve yemesini, üzüm hoşafı içmesini tavsiye ediyorlardı. Oysa Ömer Seyfettin şeker hastasıydı, fakat o günün tıbbî şartları bunu anlamaya yetmemişti. Otopsi yapılan Ömer Seyfettin’in şeker hastası olduğu ve hastaneye kaldırılmadan önce beyin kanaması geçirdiği anlaşıldı. Ömer Seyfettin, 6 Mart 1920’de Haydarpaşa Hastanesi'nde öldü.
ÖMER SEYFETTİN'İN ESERLERİ
Şiir: Ömer Seyfettin'in Şiirleri (1972, Fevziye Abdullah Tansel derlemesi)
Roman: Ashâb-ı Kehfimiz (1918), Efruz Bey (1919), Yalnız Efe (1919, 1988)
Öykü: Harem (1918), Yüksek Ökçeler (1922, 1988), Gizli Mabed (1923, 1988), Beyaz Lale (1938), Asilzâdeler (1938), İlk Düşen Ak (1938, 1980), Mahçupluk İmtihanı (1938, 1982 bir oyun da içerir), Dalga (1943, 1952), Nokta (1956) ve Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür (1958)
İnceleme: Milli Tecrübelerden Çıkarılmış Ameli Siyaset (1912), Yarınki Turan Devleti (1914), Türklük Mefkuresi (1914) ve Türklük Ülküsü (ilk 3 kitap birarada ölümünden sonra, 1975)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.