Tek Günlük Hatır

Tek Günlük Hatır
“Erkeği doğuran da yetiştiren de kadın ama şiddete ve ölüme maruz kalan da” diyen İlahiyatçı-Eğitimci/Yazar Beyzanur Yılmaz, “Bir gün değil her gün değerler ile yaşamak, cinsiyet ayırmaksızın kadın, erkek her yaratılmışa hürmet etmek en güzeli” dedi

BBN Haber sordu, İlahiyatçı – Eğitimci /Yazar Beyzanur Yılmaz cevapladı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün temelinde ne var, kadın hakları günü neden kutlanmak istemiş, insanlık temelinde kadının değeri ve kadına şiddete değinen Yılmaz, “Bir gün değil her gün değerler ile yaşamak, cinsiyet ayırmaksızın kadın, erkek her yaratılmışa hürmet etmek en güzeli” vurgusu yaptı.

 

Her yıl kutlanan “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” ile ilgili, ilk olarak neler söylemek istersiniz?

-Bugünün tarihçesine değinmekte fayda var. Tarihçesine bakıldığında ise 8 Mart günü, Birleşmiş Milletler tarafından kadınlar günü olarak tanımlanmış ve her yıl 8 Mart'ta da kadınlar günü şeklinde kutlanan uluslararası bir gün olduğu görülmekte.

Daha sonra feminist hareket tarafından kabul edilerek, kadın hakları odağında kutlanan bir gün olarak devam etmekte. Esasında ise insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılan bir gün olarak karşımıza çıkmakta. Yani bu günü kutlamanın temelinde neler yatmaktadır? Sorusuna cevap olarak bu hususların belirtilmesi gerektiğini söyleyebilirim.

 

Neden kadın hakları dünyada her zaman sorun olmuş ve kadınlar günü olarak kutlanmaya değer bir gün düşünülmüş olabilir?

-Kadın ve erkek yaratılışı itibarı ile her zaman farklılaştırılmış, erkek kadından yaratılışta üstün olarak zihinlere kazılmış ve bu düşünce biçimi dünyanın her yerinde Aristo felsefesindeki kadının konumu ile de birleştirilerek zamanla içselleştirilmiş, diyebilirim. Kadın bu anlamda erkeğin hükümdarlığına giren, ev işleri dışında sosyal ve pratik hayatta dışarıya vakit ayırma konusunda erkeğin öncelikli olduğunu kabul etmesi gereken kişiler olarak görülmüştür. Dolayısıyla 8 Mart’ın da ilgili olduğu bu kadın hakları konusu, daha sonraları erkeğin hem ontolojik anlamda kendini güçlü görüp hem de epistemolojik olarak felsefî düşüncenin de etkisi ile kadın üzerinde hâkimiyet kurma anlayışını ileri bir boyuta ilerlettiği süreçte, kadının bu konumuna karşı çıkan kadınların haklarını savunma faaliyetinde bulunması şeklinde devam eden bir boyutta kendini göstermiş ve günümüzde hala göstermekte.

 

Peki size göre insanlık temelinde kadının değeri, bu ve benzeri günlerin kutlanması ile artar ve değerlere önem daha çok verilir mi?

-Dünya genelinde kutlanıp herhangi bir temaya dayanan günlerin çoğu (Sevgililer günü, anneler ve babalar günü vb.) esasında kapitalizmin getirileri ile boy gösteren günler. Kadın hakları savunucularının ve kapitalist düşüncenin bir araya gelerek ortaya çıkardığı kadınlar gününe bakıldığında, kadına değer verilmesi gerektiğinin yılda bir gün içerisinde hatırlanması ne kadar makul? Bu soruyu düşünmek gerekir bence. Bir gün değil her gün değerler ile yaşamak, cinsiyet ayırmaksızın kadın, erkek her yaratılmışa hürmet etmek en güzeli.

 

Kadınlar günü ile ilgili diğer bir konu olan kadına değer ve şiddet konusunu bir ilahiyatçı olarak ne şekilde değerlendiriyorsunuz?

 -Olaya cinsiyet fark etmeksizin bütüncül olarak bakıldığında, insanın Kur’an-ı Kerim’de “eşref-i mahlûkat” (Yaratılmışların en şereflisi) olduğu, ontolojik olarak bir kadın ve bir erkek şeklinde insan olarak yaratıldığı belirtilmektedir. Kur’an’da kadın ya da erkek için bir ayrım yapılmadığı, üstünlüğün cinsiyet ya da başka bir husus ile ilgili olmayıp takva sahibi olma ile ilgili olduğu söylenmektedir. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in her daim kadınlara nezaket ve hürmet sahibi olduğu hatta onları inceliklerinden dolayı kristale benzetip, bırakın el kaldırmayı kırmaktan sakınmanın gerektiği şeklinde öğütleri, İslam Tarihi kaynaklarında mevcuttur. Bu anlamda başta İslamiyet olmak üzere ehli kitap dinlerde kadın değerli ve saygı duyulması gereken bir varlıktır. Bunu hatırlamak veya kadının önemini artırmaya yönelik ayrı bir gün ya da tarihin olmasına gerek yoktur. Çünkü özümüz, dinimiz ve ahlakî değerlerimiz zaten bizlere kadının önemine dair her türlü ölçüyü ve kulağa küpe olan noktaları belirtmiştir. Başta Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Veda Hutbesi baştan aşağı insan hakları temelli bir belge olup, kadın için her türlü hakkın bulunduğu evrensel bir sözleşmedir. Maalesef bizler temel değerlerimizi gönderilen Kutsal kitabımız ve sünnette yani özümüzde aramak ve oradan uygulamak yerine modernite adı altında başka yerlerde ya da görünürlüğü ön plana çıkaran kapitalist sistemin belirli tarihlerini kutlayarak görmeye çalışıyoruz. Bunun için sadece biraz daha aklıselim olup, bu konularda gözlerimizi açıp, konu ile ilgili kökenimizi okuyup araştırmak ve bilinçlenmek gerekiyor.

 

Son olarak eklemek istediğiniz var mıdır?

-Kadınlar için bu kadar haykırılmasının ve onlar için özel bir günün olmasının yukarıda bahsettiğim sebepler dışında şu konuda bir sebep gösterilmesi makul olabilir;

Dünya genelinde erkeğin kadını daha çok öldürdüğü, kadına daha çok şiddet uyguladığı ve kadını daha çok ezdiği bir gerçek. Bu durumların psikososyal açıdan arka planını ayrıntılı incelemek gerekli. Ancak ne olursa olsun bir insanın diğer insanın canına kastetme hakkı hiçbir şekilde olamaz. Erkeği doğuran da yetiştiren de kadın ama şiddete ve ölüme maruz kalan da… Bunu aşabilmenin yolu, özümüzü her daim hatırlamayı ve uygulamayı sağlayacak bilinçlendirme faaliyetlerinin olması ve ebeveynlerin bu konuda bilinçli çocuk yetiştirmesidir. Özümüzü o kadar benimsemeliyiz ki kadının değerini bir gün değil her gün hatırlamalı ve bunun zihnimizden hiç çıkmadığı bir şekle getirme yolunda olmalıyız. Belki o zaman bazı şeyler rayına girebilir.

“En güzel ahlak sahibi örnek insan, Hz. Muhammed (s.a.v.)’i bir kadın doğurdu, vahiy geldiğinde onu teskin eden bir kadındı, Allah Ona altı evlat verdi. Hayatta kalan ve baş tacı ettiği evlatlarının dördü kadındı…

 “Kadınlar insandır, erkekler insanoğlu.” Demiş Neşet Ertaş…

Yani temelde olması gereken, insanı insan olarak görüp, kadın erkek demeden, insan olduğu için hürmet göstermek. Erkeğe, erkeğe özel başka yönlerden, kadına da doğurganlık özelliği ile erkeği doğuran daha sonra büyüten, besleyen, yetiştiren ve şefkati ile güzelleştiren bir varlık olarak saygı duymak önemli. Yani her iki cins de yapısal farklılıklar dışında ayrım gözetmeksizin beşer ve eşrefi mahlûkat. Erkeğe de kadına da değeri hatırlatacak bir güne gerek yok esasında. Bu anlamda her günü, insana değer idraki ile yaşamanın gerekli olduğu bilincini taşımak ümidi ile. (Röportaj: Meryem Şahan)

 

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.