Mevsim geçişlerindeki metabolizma değişikliği kalp sağlığını etkiliyor
Trakya Üniversitesi (TÜ) Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Suat Canbaz, mevsimsel geçişler metabolizmada değişime neden olduğu için yaza girerken kalp krizlerinin artabileceği uyarısı yaptı.
Canbaz, Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla mevsim geçişlerinde meydana gelen metabolizma değişikliğinin kalp sağlığını etkilediğini belirtti.
Kış ve yaz aylarındaki kalp krizi oranlarında büyük farklar yaşanmadığını ancak mevsimsel geçişlere dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Canbaz, "Kış biter, yaza girerken hipertansif ataklarla karşılaşıyoruz. Bunlar da kalp damarlarında tıkanmaları tetikleyebiliyor. Özellikle damarlarda yırtıklar, tıkanmalar ve kalp krizleri bu oranda artıyor." dedi.
Mevsim geçişlerinde yaşanabilecek hipertansif tansiyon ataklarının kalbi etkilediğine dikkati çeken Canbaz, şunları kaydetti:
"Kalp hastalığının ya da kalp krizinin belirtisi olarak göğüs ağrısı, kola veya boyna vuran, bazen de mideye aşağıya vuran ağrı tipik. Ama özellikle belirtmek istediğim, bazen sırta vuran böyle çok ani başlayan keskin bıçak keser gibi şiddetli ağrılarla özellikle tansiyonu yüksek kişilerde ani başlayan ağrıyla başvuran hastalarda kalpten çıkan ana atar damar olan aort damarının çatlaması veya yırtılması söz konusu, bu çok tehlikeli hatta ölümcül bir durum. Sırtta bıçaklanır, yırtılır gibi bir ağrı hissedildiğinde hemen hastaneye gidip bir an önce tanısının konulması gerekir, büyük oranda tedavisi ameliyatla yapılabiliyor."
Mevsimsel geçişlerde kalp krizi belirtisi yaşayanların en kısa zamanda tedavisini yaptırması gerektiğini aktaran Canbaz, hastaların kontrollerine düzenli olarak devam etmesi gerektiğini vurguladı.
- "Erkekler daha fazla kalp krizi geçiriyor"
Canbaz, kalp ve damar sağlığını korumak için değiştirilebilecek ve değiştirilemeyecek faktörlerin olduğunu belirtti.
Ailesel geçmişin değiştirilemeyeceğini ancak alınacak önlemlerle kalp krizinin hafif atlatılabileceğini söyleyen Canbaz, "Erkekler daha fazla kalp krizi geçiriyor. Özellikle menopoz döneminde ve öncesinde kadınlar biraz daha fazla korunuyor, menopozdan sonra hızla 60'lı yaşlara doğru erkekleri o sayıda yakalıyorlar." diye konuştu.
Fazla kiloların mutlaka verilmesi gerektiğini ifade eden Canbaz, şöyle devam etti:
"Kilo, hem şeker hastalığını, diyabet oranını artırıyor hem de kolesterol yüksekliği ile metabolizma bozuluyor. Onun için kilo fazlalığımız varsa onu vermemiz lazım. Kalp sağlığı için sağlıklı beslenmeye özellikle özen göstermemiz gerekiyor. Proteinden, yağdan ve karbonhidrattan dengeli miktarda almalıyız. Karbonhidratlara fazla yüklenmeden özellikle sebze tüketilmeli. Hayvansal yağlar düşük seviyede tutulması gerekiyor. Bu esnada da kalp için rutin kontroller yapılmalı."
- Sigara ve stres uyarısı
Prof. Dr. Canbaz, sigara bağımlılığı ve stresin kalbin baş düşmanı olduğunu dile getirdi.
Kalp ve damar hastalıkları ile sigara kullanımı arasındaki bağın ispatlandığını vurgulayan Canbaz, "Sadece kalp hastalıkları açısından değil kanserlerle olan ilişkisi de ispatlanmıştır. Onun için bunlardan uzak durmak lazım. Sadece içmememiz değil yanımızda da içirmemeliyiz. Pasif içici olarak bunlara maruz kalıyoruz." diye konuştu.
Canbaz, kalp sağlığı için stresten uzak durup, hareketli, spor yapılan bir yaşam tarzının tercih edilmesi gerektiğini vurguladı.
- Gençler yaşlılara göre kalp krizini ağır geçiriyor
İnsanların kalp hastası olduklarını zor kabullendiğini, "Kalp hastasısın, ameliyat olman gerekiyor" dendiğinde hastaların kabul etmek istemediğini anlatan Prof. Dr. Suat Canbaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bazen hastaların tedaviden kaçtığı oluyor, kendisinin hasta olduğuna yormuyor. Özellikle şunu söylemek istiyorum, gençlerde kalp hastalıkları daha hızlı ve ağır seyrediyor. Yaşlı insanlarda uzun süre kalp hastalığı devam ettiği zaman kalp kasındaki o tıkanan damarların yerini küçük küçük kollateral damar dediğimiz kılcal damarlar gelişiyor. Onlar bir miktar kalp kasını besliyor. Gençlerde ise bu damarlar çok gelişkin olmadığı için kalp krizi geçirdiği zaman çok ağır seyrediyor ve büyük oranda da ölümcül olabiliyor. Tam ölümcül olmasa bile kalp üzerindeki yıkıcı etkileri çok daha ağır oluyor."
Kaynak:Hümeyra KARADAĞ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.