Uzun süreli kullanımı sağlığa zarar verebilir

Uzun süreli kullanımı sağlığa zarar verebilir

Kulak içi ve kulak üstü olarak tanımlanan kulaklıklar uzun yıllardır kullanılıyor. Son dönemde ise kablosuz kulaklıklar yaygınlaştı. Uzmanlara göre özellikle kulak içi kulaklıkların uzun süreli kullanımı işitme kaybı ve enfeksiyona neden olabilir.

Müzik dinlerken ya da telefonla konuşurken kullandığımız kulaklıklara son yıllarda kablosuz modeller de eklendi. Piyasada 100 TL’den 3 bin TL’ye kadar kablosuz kulaklık bulmak mümkün. Peki bu kablosuz, özellikle de kulak içi kulaklıklar nasıl kullanılmalı? Yanlış kullanımda insan sağlığına zararı olur mu? Konunun detaylarını Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı aynı zamanda kulak burun boğaz uzmanı Prof. Dr. Mustafa Gerek TRT Haber’e anlattı.

İşitme kaybı tehlikesi

Sağlıklı bir kulak yapısında, oluşabilecek ani seslerin kulakta oluşturabileceği zararlara karşı bir koruma mekanizması olduğunu belirten Gerek, özellikle kulak içi kulaklıkların bu mekanizmaya zarar verebileceğini belirterek şunları söyledi:

“Kulak kepçesi ve dış kulak yolu kanalı, dışarıdan gelen sesleri toplayıp belli bir yoğunlukta dış kulak yolu kanalıyla kulak zarına ulaştırır. Kulak zarı da titreşerek, normal sağlıklı bir basınç ortamında bu sesi kemikçikler vasıtasıyla iç kulağa doğru 27 kat artırarak iletir. Ama burada bazı koruyucu mekanizmalar var. Bazı kas grupları ani ses yüksekliği olduğu zaman kulağın zarar görmesini engellemek için kendini kasarak o kemikçiklerin çalışmasını engeller. Böyle seslerin anlaşılmaması için. Uzun süreli, yüksek tonda kulaklık yoluyla gelen sese kulağın maruz kalması buradaki hücrelerin hasarlanmasına yol açıyor. Bu hasarlanma genelde kalıcı bir işitme kaybına yol açıyor. Bu mekanizmaların sağlıklı çalışabilmesi için sesin dışardan gelmesi her zaman tercih edilir ve faydalıdır. Bu sayede koruyucu mekanizmalar da devreye girmiş olur. Sürekli yüksek sese maruz kaldığınız zaman o koruyucu mekanizmalar da yorgunluğa bağlı olarak devre dışı kalır ve sesin iç kulakta yaratacağı travmalarla işitme kaybı meydana gelir.”

Fotoğraf: Getty

Mantar ve bakteri riski

Kulağın olmazsa olmazlarından hava giriş çıkışı kulaklık ya da başka etkenlerle engellendiğinde, mantar başta olmak üzere çeşitli bakteri oluşumlarına yol açarak kulak sağlığını tehdit edebileceğinin altını çizen Gerek şöyle konuştu:

“Eğer kulaklık kullanacaksak bunun ideali kulak üstü de denilen büyük kulaklıklardan kullanmak lazım. Kulak içerisine yerleştirilen işitme cihazlarını hariç tutuyoruz. Neticede tıbbi bazı zorunluluklar nedeniyle kullanılan cihazlar. Orada bile kulak için tasarlanan kalıplarda delikler vardır ve dış kulak yolunun kulak zarına kadar olan bölümün havalanmasını sağlar. Şimdi kulağı tümden tıkadığınız zaman içerde havayı hapsediyorsunuz. Kapalı bir ortam meydana getiriyorsunuz. Kapalı bir ortamın ıslanması, terlemesi veya havalanamaması sonucunda o bölgede başta mantar olmak üzere birçok enfeksiyon, dış kulak yolu enfeksiyonları geçirebilirsiniz. Aynı zamanda dış kulağın kendine özel bir salgısı da vardır. Bu salgı içeriye bakteri mantar yerleşmesini engeller ve biz farkında olmadan bu salgı dışarı doğru atılır. Biz kulaklık kullanmak suretiyle bu salgının da dışarı atılmasını engelliyoruz. İçerde birikiyor ve hatta daha geriye doğru gidebiliyor ve kulağın tıkanmasına yol açabiliyor.”

Fotoğraf: Getty

Manyetik alan ve Bluetooth

Gelişen kablosuz teknolojiyle birlikte kablo derdi ortadan kalktı ama insan sağlığı açısından yeni bir tartışma konusu da gündeme geldi. Bunlardan biri de bu ürünlerin oluşturduğu manyetik alanın zararlı olup olmadığı.

“Yine önemli zararlardan bir tanesi de tabii ki bu cihazdan kulaklığa gelene kadar bluetooth ile manyetik bir alan oluşturarak kulağa ulaşıyor. Buradaki dalgaların, manyetik ortamın başta beyin dokusu olmak üzere buradaki sinirsel yapılara zarar verme ihtimali tartışılan bir konu. Dolayısıyla bir şey dinleyeceksek serbest ortamdan gelen sesi dinlemeyi tercih etmeliyiz. Eğer illa kulaklık kullanılacaksa da kepçenin üzerine yerleşen büyük kulaklıkların tarzında kulaklık kullanmak gerekir. Direkt kulağa yerleştirilen ürünlerin çok doğru olmadığını düşünüyorum. “

Fotoğraf: Getty

İdeal kullanım süresi ve ses yüksekliği

Kulaklık kullanırken oluşabilecek risklerin önüne geçmek alınabilecek birkaç önlemle mümkün. Bunlardan biri ideal kullanım sürelerine dikkat etmek bir diğeri de ses yüksekliğini doğru aralıkta tutmak.

“110 desibelden daha yukarısı zararlıdır. 110 desibeli jet motor gürültüsü olarak tanımlayabiliriz. Onlara da mümkünse kısa süre maruz kalmak lazım. Ama bizim için ideal olan 60-70 desibellik ses aralığıdır. Bu değer dışarıdan duyduğumuz sesler için geçerli. Kulak içine yerleştirdiğimizde bu sesi daha yüksek desibelde duyuyorsunuz. Diyelim ki siz dışarıdan 60 desibellik bir ses duyuyorsunuz. Aynı sesi kulaklıkla dinlediğinizde bunu 80-90 desibel gibi algılarsınız. Hele dış kulağın da kapandığı kapalı bir ortam oluşturuyorsanız, kulak zarı daha baskı altında çalışır.”

Prof. Dr. Mustafa Gerek     Foto:AA

İdeal kullanım süresi hakkında da bilgi veren Gerek, en önemli noktalardan birinin gün içerisinde kulaklık kullanımına ara vermek olduğunun altını çizerek şunları söyledi:

“Biz normalde 15 dakikadan fazla kulaklık kullanılmasını istemeyiz. Kulaklık kullanacaksanız gün içinde mutlaka ve mutlaka araya zaman aralıkları konulması gerekiyor. Eğer müzik dinleyecekseniz serbest ortamdan gelsin. Bir film seyredecekseniz serbest ortamdan gelsin. Ya da illa kulaklık kullanacaksanız kulak kepçesini kapatan, kanalı kapatmayan kulaklıklar kullanmak gerekir.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.