Konyaspor’un ilacı altyapıdadır

SÖYLEŞİ: Yüksel CIRT

*Behzat Altunbaş kimdir? Bizlere kendinizi tanıtırmısınız?

1954 Konya doğumluyum.. İlk, orta, lise ve  yüksekokulu Konya’da tamamladım..Öğretmen olarak atamam Konya’ya çıktı..Tarih öğretmeni olarak 42 yıl görev yaptım.  

*Spora olan ilginiz nasıl başladı?

Spora ilgi ilkokul yıllarımda başladı. Ortaokul yıllarımda okul bahçesinde futbol oynarken idmanyurdu genç takımında lisansım çıktı.

*40 yılı aşkındır hakem, gözlemci ve eğitimci-öğretmen olarak olarak görevlerde bulundunuz. Bizlere bunlardan bahsede bilirmisiniz?

1979 yılında Şekerspor’da futbolu bıraktıktan sonra aynı yıl rahmetli gazeteci abimizin ricasını kıramayarak PTT spora lisans çıktı. O sezon zaten futbolu bırakmak zorunda kaldım. Aynı yıl Konya’da açılan hakem kursuna; ‘Sen mükemmel hakem olursun’ diyen büyüklerin ısrarı ile katıldım. 18 yıl hakemlik yaptım bunun 14 yılı profesyonel liglerde geçti. 1997 yılında Konyaspor’un.1. Lig takımlarından (tabi ki o yıllarda) Ankara Şekerpor ile yaptığı bir gece maçında jübilemi yaptım ve hakemliğe veda ettim. Bu jübile maçını organizasyonunda dönemin TFFHGD Başkanı sayın Dursun Seyis’in katkıları benim acımdan takdire değerdi. Aynı MHK tarafından hakem eğitimcilik seminerine davet edildim. Ancak ülke genelinde B statüsü hakem eğitimciliğine MHK başkanı Bülent Yavuz döneminde getirildim. 17 yıl her ligin çeşitli kademelerinde gözlemcilik yaptım. Hakem eğitimciliğini 2019 yılına kadar, halen eğitimciliği sürdüren  Tuncay Uçar ile beraber yürüttüm. Bu görevleri yaparken halen İl Hakem Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Düzkaya’nın destekleri büyük olmuştur. Öğretmenliğe 1978-1979 eğitim öğretim yılında başladım. İlk görev yerim Mevlana ortaokulu, daha sonra Konya Lisesi ve son olarakta Meram Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde görev yaptım. 42 yıla yakın eğitimcilik hizmetimi 2019 yılında yaş sınırlamasından dolayı emekliye ayrılarak sonlandırdım.

*Eğitim alanında ülkemize birçok öğrenci yetiştirdiniz. Yetiştirdiğiniz öğrenciler arasında tanıdık simalar var mı?

Evet gurur duyduğum eski öğrencilerim var. Şu anda MHP Milletvekilimiz Esin Kara, Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahım Altay, ülkemizin ünlü Kardiyologlarından Profesör Kurtuluş Özdemir öğrencilerim arasında. Bunun yanı sıra emniyet teşkilatımız içerisinde de mili eğitimin çeşitli kademelerinde müdür ve müdür yardımcısı olarak görev yapan, halen avukatlık ve hakimlik yapan kısacası her kademede yüzlerce üst düzey görev yapan eski öğrencilerim var. Ama en güzel tarafı en son görev yaptığım okulda eski dört öğrencimle öğretmenlik mesleğini yapmam benim için ayrı bir gururdu. Halen İstanbul’da öğretmenlik görevini yapan eski bir öğrencimin sizden öğrendiğim teknikleri aynen uyguluyorum demesi benim için ayrıca bir mutluluk.

*Hakemlik ve gözlemcilik görevlerinde de bulundunuz iki farklı alanı bizlere nasıl anlatırsınız?

Hakemliğin zevki anlatılmayacak kadar güzel. Ama dışarı da en çok eleştirilende yine hakem. Evet insan elbette hata yapar. Allah’ın yarattığı insan elbette hata yapacaktır. Hatasız kul olmaz. Hakemde hata yapacaktır. En güzel hata insanın farkına varmadan yaptığı hatadır. Bilerek yapılırsa orada bir cinayet vardır demektir. Bunu yapanlarda cezasını omuzlarında bir yük gibi taşırr. Her yere hakemler birlikte gider birlikte gelirler neşe içinde zevkle. Gözlemci ise kendine görev geldiği zaman yolculuğunu yalnız başına yapar programını tek başına yapar. Gözlemcinin tek görevi izlediği maçtaki hakemlerin  o maçtaki yönetimleri ile performanslarını değerlendiren ilgili kurama raporuyla belgelendiren kişi. Ama ülkemizde spor programları yapılırken en çok eleştirilenlerde hakemlerdir. Ufak bir aspirine ihtiyaç varken hakemlerin ameliyat masasına yatırılması ülkemizde rant olarak düşünülerek yapıldığı kanaatindeyim. Ayrıca gazetecilik yaptığım dönemlerde hem oynuyor, hem yazıyordum. Cengiz Dönmez ve Mustafa Baykurt’ların döneminde aynı anda iki maçta görev yaptım. Bu Türkiye’de bir ilk. Kurul, aday hakemlere görev verirken yardımcılarını güçlü tutarlardı. Bir pazar günü 2.nolu çim sahada aday hakeme yardımcılık görevi yapıyordum ilk yarı bitmişti. Ancak 3.nolu sahada ki maçta görevli Naci Yapıcı’nın maçında üç aday hakem zor anlar yaşamış. Soyunma odasına gelen Cengiz Dönmez ve Mustafa Baykurt bana ikinci yarıda 3.nolu sahada hakeme yardımcılık yap dediler. Genç hakem titriyordu. Kendisini sakinleştirdim. Sahaya çıkınca düdüğünü çalınca bana bak heyecanlanma elimi ne tarafa gösterirsem orayı işaret et. Zor durumda kalırsan yanıma gel dedim. Birara yanıma geldi ben şu adamları atamayacağım herhalde bana saldırılar sen atarmışım hocam dedi. Bende olması gerekenleri yaptım. Bu olay uzun süre konuşuldu. Türkiye’de böyle bir olayın olduğunu zannetmiyorum.

*Öğretmenlik yaptığınız zamanlarda unutamadığınız bugün bile dün gibi aklımda dediğiniz bir anınız var mı?

İlk görev yaptığım okulda müdür yardımcısı olarak çalıştığım dönemlerde Gaziantep’ten maç dönüşü müdür odasına girdiğimde genç yakışıklı birisi oturuyordu. Müdür bey beni tanıttı kendisine. Saçını özenle taramış olan kişi saçınızı hakemlikte mi döktünüz deyince bende kendisine; “Madenin olduğu yerde ot bitmez” dedim ve odadan ayrıldım. Meğer o kişi okula gelen müfettişmiş sonunda çok iyi bir dost olduk. Diğer unutamadığım bir anım ise lisede görev yaptığım dönemde gerçekleşti. Derste, Mondros muharebesinden sonra Ermenilerin Türklere yaptıkları vahşeti anlatırken bir kız öğrencimin ağlayarak sınıftan bir hışımla çıktı. Arkasından giderek ne olduğıunu sorduğumda öğrencimin dedikleri dün gibi aklımda. Benim derste anlattıklarımı rahmetli dedesinden de duymuş. Çok duygulandığı için çıktığı söylemesi ve o öğrencimin yıllar sonra ziyaretime gelerek tarih öğretmenliği yaptığını müjdelemesi benim adıma büyük bir gururdu.

*Hakemlik ve gözlemcilik yaparken unutamadığınız, yönettiğiniz yada görev aldığınız maçlarda yaşadığınız anılarınız var mı?

Hakemlikte o kadar çok anılar var ki bir tanesini anlatayım. 3. Lig’de bir maçı yönetiyorum. Ev sahibi takım futbolcusu gol pozisyonuna girdi. Tam vuruşunu yapacağı anda bir düdük sesi geldi. Tabi oyuncu durunca konuk takımın oyuncuları tehlikeyi engelledi. Oyuncu bana dönerek hocam ne var dedi? Ben de düdük çalmadığımı ve maçın devam ettiğini söyledim.  Meğerse konuk takımda bir oyuncu aynı bizim düdük çaldığımız gibi ıslıkla aynı sesi çıkarabiliyormuş.O oyuncuyu da bu özelliklerinden dolayı transfer etmişler. Neticede olayı çözdük. Ama en önemlisi aynı futbolcuyla iç sahada oynadıkları bir maçta karşılaştık. Seremoni de kendisini tanıdım ve uyardım. Futbolcu daha sonra teknik alana doğru gitti ve antrenörü ile bir şeyler konuştu. 5 dakika sonra yerini yedeklerden birisine bıraktı. Gözlemcilikte ise çok ilginç bir olay yaşamadım. En çok karşılaştığımız olay ise ev sahibi takım taraftarlarının hakemin yönetimini beğenmeyince bize doğru bağırarak sanki hakemleri biz görevlendiriyormuşuz gibi buraya yazılmayacak sözleri sarf etmeleri. Futbolda her kesimin eğitimi şart.

*Konyaspor’u çok sevdiğinizi biliyoruz. Konyaspor’un geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Futbolun içinden gelen birisi ve bir Konyalı olarak Konyaspor sevgisini yaşamamak imkânsız. Ben hem okuyor, hem oynuyor, hemde yazıyordum. Spor gazeteciliği yaptığımız dönemlerde Konya’nın iki güzide takımı vardı. Konyaspor ve İdmanyurdu. Hem İdmanyurdu, hem de Konyaspor genç takımlarının formalarını giydim. İçimdeki spor ateşi Konyaspor ile İdmanyurdu’nun birleşmesiyle daha da alevlendi. Konyasporun başarılı olması yüreğimizde yaşadığımız en büyük sevgi. Konyaspor’a transfer yasağı geldiği dönemlerde PAF takımından alınan takviyelerle Süper Lig’e çıktığını herkes bilir. Eğer başarıyı yakalamak istiyorsak altyapı bunun anahtarıdır. Elimizdeki kumaşlara değer veren iyi bir terziye işi bırakırsak güzel bir takım elbiseye sahip oluruz.

*Amatör futboldan biraz bahsetmenizi istiyorum.  Yerel ligler bir şehrin kalbi. Gençlerin yetiştiği bir lig. Siz de buralarda görev aldınız amatörü bize anlatırmısınız?

Formasını en anlamlı şekilde terleten amatör futbolcu kardeşlerimizdir. Kumaşlarını beğenip ehil terzilerin ellerine bırakılacak yer burasıdır. Konya da yıllarca birçok turnuvalar oldu. Ben bu turnuvaları izleyen çok az yönetici gördüm. Selçuklu Belediye Stadı’nda bir maçta görevliyim. İki kişiyi gördüm İstanbul’dan gelmişler. Genç bir futbolcu ismini verdiler, izlemek için gelmişler. Bizden kimsenin  haberi yok. Gözlemcilik yaptığım dönemlerde Konyaspor’umuza bir isim önerdim . Dönemin yöneticilerine söyledim. İzletmişler ve bana Konya’da onun gibi çok oyuncu var dediler. İki yıl sonra  aynı oyuncuya bir zamanlar Konyaspor’umuzu da çalıştıran değerli bir abimizin izlemesi sonucunda yüklü bir para verilerek transfer ettiler. Konya da birçok hakemimiz ve gözlemcimiz maçlara gidiyor onlarla fikir alışverisinin yararlı olacağı kanısındayım.    

*Sosyal medyayı iyi kullanıyor ve geçmişte görev aldığınız anılarınızı paylaşıyorsunuz. Bunlara baktıkça keşke dediğiniz oldu mu?

Nasıl desem? Bugün futbol bir rant sektörü haline geldi. Gerçek değerin üzerinde paralar konuşuluyor. Dünya’ya erken gelmişim. Su anda 20-25 yaşlarında olsaydım neler yapardım neler. Hakemlikte de aynı. Ama çeşmenin basında olursanız hedefe ulaşırsınız. Kurulda görev yaptığım dönemlerde her hafta pazartesi günleri MHK Başkanı Bülent Yavuz ve Ali Kunak’ın eğitim çalışmalarını Ankara ya giderek kameraya alır Konya’da hakem eğitiminde kullanırdım. Kısacası keşke Dünya’ya geç gelseydim ve çeşmenin basında olabilecek yerlerde olsaydım. Bugün çok daha güzel şeylerden bahsetmiş olurduk. Herkese selam sevgi ve saygılarımla.