İnternetin kapısında kimlik kontrolü artık çok yakın

İnternetin kapısında kimlik kontrolü artık çok yakın

İnterneti nasıl kullanacağımız, 90’ların sonundan bu yana önemli bir tartışma konusu. ABD’nin ve ardından İngiltere’nin yetişkin içeriklere sahip web sitelerine giriş için yaş doğrulama zorunluluğu getiren yeni yasaları, bu tartışmaları tekrar gündemde.

Bugünlerde inanması güç olsa da; internet, ortaya çıkış felsefesi ve pratiğiyle anonim olmayı teşvik eden ve bu şekilde kullanılan bir ortamdı. Mahremiyet ve gizlilik kapsamında oluşuyla temel insan haklarından birisi olarak kabul edilen ve kişilerin kendilerini misilleme korkusu olmadan ifade etmelerini sağlayan anonimlik, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’yle ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 183 ülkenin anayasasıyla da güvence altına alınmış durumda. Kimlik doğrulama teknolojilerinin yaklaşık çeyrek asırdaki gelişimi konunun en ‘hafif’ noktası, bu yüzden temel haklar ve kişisel verilerin yanı sıra, gelecekte neler olabileceğini de dünyadan örneklerle bir araya getirdim.

BU TARTIŞMA NEREDEN ÇIKTI?

90’ların sonunda ABD’deki bir sivil toplum kuruluşu (ACLU), internette çocuklar açısından “zararlı” içerik sunan sitelere ağır para cezaları ve erişim sınırlamaları öngören bir yasa teklifine (CDA) karşı çıkarak meseleyi kamuoyuna duyurdu. Anayasa Mahkemesi o tarihlerde “internetin ifade özgürlüğü” ilkesini vurgulayarak kısıtlayıcı düzenlemeleri anayasaya aykırı bulmuştu. Gelgelelim aradan geçen on yıllar, yaş doğrulama tekniklerindeki teknolojik gelişmeler, “yaş doğrulaması mümkün mü, gerekliyse nasıl uygulanacak?” sorularını da gündeme taşıdı.

ABD Yüksek Mahkemesi, şu sıralar Teksas’ta kabul edilen (ve 18 eyalete yayılan) ve yetişkin içerikli sitelerde kimlik doğrulama zorunluluğu getiren kanunu tartışıyor. Bu yasa, kullanıcıların kimliklerini veya yüz tanıma verilerini paylaşmalarını şart koşarak, reşit olmayanların yetişkin içerikli sitelere girmesini engellemeye çalışıyor.

NEDİR BU ANONİMLİK HAKKI?

Bu konuya internet özelinde bakarsak; anonim bir bağlantı üzerinden anonim bir şekilde mesaj gönderebilmek, bu hakkın en temel unsuru olarak göze çarpıyor. Anonim içerik oluşturma ve dağıtma hakkı daha çok telif ile ilgili ve Bern Sözleşmesi’nde bu durum 50 yıl ile sınırlanıyor; anonim ödeme hakkı ise kripto paranın ortaya çıkışı sonrasında kavram kapsamına dahil edilmiş durumda. Bunlar, Birleşmiş Milletler görüşleri ve güncel uluslararası uygulamalardaki durumu ifade ediyor. Ancak pratik, her zaman olduğu gibi farklı işliyor.

Anonim olma hakkını ortadan kaldıracak çeşitli gelişmeler, sık sık karşımıza çıkıyor. Örneğin Facebook, 2012 yılında yaklaşık 83 milyon hesabın gerçek kişilerle ilişkili olmayan ‘sahte hesaplar’ olduğunu öne sürerek, gerçek isim politikasını başlattı. Ancak yazılımın algılayamadığı gerçek isme benzer isimlerle Facebook’un tanımıyla ‘sahte hesaplar’ kullanan kişiler halen mevcut.

BM belgelerinde ve birçok ülkenin anayasasında, anonim kalma özgürlüğü ifade hürriyetinin bir uzantısı olarak kabul ediliyor. Ancak 2012’de Facebook’un başlattığı “gerçek isim politikası” uygulayan platformların sayısı bugün daha da artmış durumda. Bu durum, yeni yaş doğrulama yasalarının çocukları korumaktan çok yetişkinlerin internet erişimini zorlaştırmaya yönelik olduğu eleştirisini de güçlendiriyor.

MÜMKÜN MÜ?

Yaş doğrulaması birçok farklı yöntemle (mobil operatör verisi, kredi kartı bilgisi, kimlik veya pasaport taraması, üçüncü taraf yaş doğrulama servisleri gibi) yapılabiliyor. Örneğin, İngiltere’de Ofcom, 2025 itibarıyla sosyal medya platformlarını da kapsayacak şekilde “katı ve güçlü” yaş doğrulaması istiyor. Bu doğrultuda, mobil hat üzerinden alınan veriler kullanılarak tam otomatik sistemler devreye girebiliyor. Mobil operatör teyidi, kullanımda olan hattın gerçek sahibinin yaşını doğrulamayı hedeflese de, aile üyelerine ait hatları kullanan gençler söz konusu olduğunda hala açıklar mevcut.

Öte yandan, yüz tanıma tabanlı yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojileri, kullanıcının yüzünü tarayarak bir “yaş tahmini” üretiyor. Fakat bu sistemlerde ortalama 3 yıllık bir yanılma payı görülebiliyor. Kimi şirketler, taramadan sonra verileri hemen sildiğini iddia etse de, bu süreçte kimlik hırsızlığı ve veri sızıntısı riskleri göz ardı edilmemeli. Kredi kartı doğrulaması da “kart sahibi 18 yaşından büyüktür” varsayımına dayanıyor; ancak aile üyelerinin kart bilgilerini kullanan reşit olmayanlar, sistemi rahatlıkla aşabiliyor.Dolayısıyla, gelişmiş doğrulama sistemlerine rağmen tamamen risksiz bir yaş kontrol mekanizması henüz mümkün görünmüyor.

SOSYAL MEDYA SIRADA MI?

Yetişkin sitelerine giriş yaş sınırı koymak, birçok ülkede sadece bir başlangıç sayılıyor. ABD’de TikTok yasağı veya sosyal medya platformlarında reşit olmayanlara kısıtlama getirme tartışmaları sürüyor. Güney Dakota gibi eyaletler “içerik zararlıysa tümü kapatılsın” yaklaşımını benimsiyor. Hukukçulara göre bu uygulamanın yarın sosyal medyaya sıçramayacağının garantisi yok. Eğer bu düzenlemeler onaylanırsa, ileride 18 yaş altı kullanıcılar Facebook, Instagram, hatta belki YouTube’a da kimlik kartı ibraz ederek girer hale gelebilir.

Sonuç olarak, internetin geleceğine dair bu büyük tartışma yetişkin içerikli sitelerle sınırlı kalmayacak kadar derin. Kimi ülkeler çocukları korumak uğruna kapsamlı kimlik doğrulama sistemleriyle anonimlik hakkını budamayı göze alabilir. Fakat asıl ihtiyaç, ebeveynlerde ve toplumda gelişmiş bir dijital okuryazarlıkta yatıyor. Kök sorun eğitim eksikliğiyken, katı kimlik doğrulama uygulamaları yalnızca insanların ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yarıyor. Zaten dünya çapında birçok hukukçu ve kurum da eninde sonunda şu gerçeği vurguluyor: Anonimlik, sadece temel bir hak değil, aynı zamanda demokratik ifade özgürlüğünün de garantisi.

AVUKAT NİHAN GÜNELİ: ÖZGÜR İFADEYE DOĞRUDAN ZARAR VERİR

Yaptığımız görüşmede, bilişim hukuku uzmanı Avukat Nihan Güneli da benzer kaygıları dile getiriyor. Güneli’ye göre; Türkiye özelinde, kimlik bilgilerinin sızdırılması ve “panel” diye adlandırılan uygulamalarla pek çok özel veriye yasa dışı yollardan erişilebilmesi, çevrimiçi yaş doğrulama sistemlerinin güvenilirliğini temelden sarsıyor. Kullanıcılar, hangi kuruma veya platforma kimlik bilgisini verdiklerini kontrol edemediği gibi, bu verilerin başkalarının eline geçme ya da kötüye kullanılma ihtimali de artıyor. Ayrıca sistemin teknolojik yeterliliği sorgulanırken, başkasının kimliğiyle giriş yapma olasılığı hala geçerli kalıyor; bu da reşit olmayanların fiilen engellenmesini tartışmalı hale getiriyor.

Öte yandan, anonimliği tamamen devre dışı bırakabilecek bu tür uygulamalar, bireylerin kendilerini özgürce ifade etmesine ve özel hayatın gizliliğine doğrudan zarar veriyor. İfade özgürlüğünün daralması, “sakıncalı” bulunan içeriklerin takibinde keyfî uygulamalara kapı aralarken; büyük sosyal medya şirketleri gibi küresel aktörlerin ise yerel yasalara tam uyum sağlaması zorunlu değil. Bu durum, söz konusu platformların pazara girişini zorlaştırıp fiilî yasak veya kısıtlamalara yol açabileceği gibi, kullanıcıları “daha karanlık” alternatiflere yöneltme riskini de doğuruyor. Ekonomim'den Aytun Çelebi'nin haberine göre örneğin ABD’de “Online Safety Act” benzeri girişimler henüz kesinleşmiş değil, yüksek mahkeme düzeyindeki davalar devam ediyor. Dolayısıyla, teknolojik imkanlar artsa da farklı ülkelerdeki veri koruma açıkları, büyük platformların tutumu ve kullanıcı haklarının korunması konusundaki belirsizlikler, bu sistemlerin pratikte ne kadar etkili ve güvenli olacağını hala muğlak bırakıyor.

Kaynak:BBN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.