‘Erkek sporu yapamazsın’ diyenlere inat...
Gümüşhaneli 22 yaşındaki milli bilek güreşi sporcusu Şükriye Yılmaz, yapamazsın diyenlere inat sürdürdüğü bilek güreşi sporunda 5 dünya, 3 Avrupa ve 11 Türkiye şampiyonluğu elde ederken, en büyük destekçisi ailesi oldu.
Gümüşhane’de üç çocuklu Yılmaz ailesinin en küçüğü olan Şükriye Yılmaz spora küçük yaşlarda başladı. İlk olarak hentbol sporu ile başlayan macerası bilek güreşiyle devam eden milli sporcu 5 dünya, 3 Avrupa ve 11 tane de Türkiye şampiyonluğu olmak üzere toplamda 22 şampiyonluk elde etti. Küçük yaşlarda annesi ve 2 kardeşiyle zorlu bir hayat mücadelesi vermek zorunda kalan Yılmaz, çevresi tarafından ‘erkek sporu’ olarak adlandırılan bilek güreşi sporunda dünyanın bileğini bükmeyi başardı. Kariyerindeki ilk şampiyonaya katılmak için Antalya’ya gitmesi gereken fakat aile büyüklerinin izin vermemesi nedeniyle gizlice evden kaçarak yarışmaya katılan Yılmaz, elde ettiği dereceyle birlikte kendisini ailesine kanıtladı. Bu süreçte ailesinin de büyük desteğini alan ve annesine ‘milli anne’ ismini takan milli sporcu, köyde başlayan hikayesini dünya şampiyonluğuna kadar getirebildiğini ve eğer aileleri destek olursa her kız çocuğunun bunu başarabileceğini söyledi.
“Ailem diyet dönemlerinde sevdiğim yemekleri ve tatlıları yapmıyor”
Şampiyonlara hazırlanma sürecinin çok zorlu geçtiğini anlatan Şükriye Yılmaz (22), “Dünya şampiyonasına hazırlanırken çok emek verdim karşılığını aldığım için çok mutluyum. Antrenman programlarımızda çok emek veriyoruz. Ailem özellikle diyet dönemlerinde çok anlayış gösteriyor, sevdiğim yemekleri ve tatlı yapmamaya özen gösteriyorlar. Benim şampiyonum annem, milli anne diyorum ben ona. Onun mutluluğunu görmek beni de mutlu ediyor. Çok kısıtlandım, çok önyargılarla karşılandım bilek güreşini kadınlar yapamaz, erkek sporudur diye. Ben bu önyargıları kırdığımı ve çok iyi bir şekilde rest çektiğimi biliyorum, iyi ki de yapmışım. Kız çocuğu olduğum için ailem korumak istiyordu, kısıtladıklarının farkında değildiler ama artık bana güveniyorlar. Kısıtlamalarına rağmen ben gidip ödül aldım, derece yaptım. Bir seferinde sadece anneme haber vererek Antalya’ya gittim, iyi ki gitmişim sağ ve sol kolda Türkiye ikincisi oldum. Kimseyi dış görünüşüne göre yargılamamak lazım, ben İmam Hatip Lisesine gittim o zaman çok önyargılar vardı, dışarıdan çok farklı bir gözle bakılıyordu. İyi ki gitmişim bir şampiyon olarak çıktım oradan. Kız çocuklarının kesinlikle önünü kesmesinler. Kendi ayaklarımızın üzerinde durup kimseye muhtaç olmamamız gerekiyor. Yapamazsın diye çok dediler, bilek güreşi sana göre değil dediler, o ağırlıkları nasıl kaldıracaksın dediler ama ben soyadımı çok iyi temsil ettiğimi düşünüyorum. Ben de bir kız çocuğuyum ve şampiyon bir annenin elinde büyüdüm. Hiçbir şey göründüğü gibi değil, herkesin içinden bir şampiyon çıkabilir benim çıktığım gibi. Hiç kimse Şükriye şampiyon olacak, 5 dünya şampiyonu olacak demiyordu ben onlara göre bir kız çocuğuydum ama değişmek isteyen herkes değişebilir, her şey kendi elinde. Benim köyümden gelen hikayeyi buralara kadar getirdiysem her kız çocuğu yapabilir. Bu da milli annelere düşüyor” dedi.
“Yüzümüzü kara çıkarmadı”
Akrabalarının Şükriye Yılmaz’ın bilek güreşçisi olmasına sıcak bakmadığını anlatan abla Buse Aydurmuş (24), “Bizim ailemiz böyle şeylere pek sıcak bakmıyordu, kız çocuğu olduğu için biraz da babamız olmadığı için akrabalar da pek sıcak bakmıyordu ama biz ona güvendiğimiz için destek veriyoruz abim en büyük destekçimiz baba olmadığı için. Maçlara hazırlanırken çok agresif oluyor, kilo problemi olduğu için. Daha çok protein ve sebze ağırlıklı besleniyor biz de ona göre davranıyoruz, sevdiği yemekleri yapmıyoruz canı çekmesin diye. İlk defa maça gittiği zaman amcamız göndermemişti ama annem onu gizli gizli maça gönderdi. O da gitti yüzümüzü kara çıkarmadı” diye konuştu.
“Evde, bağda, bahçede bana hep yardım eder”
Şükriye’nin dünya şampiyonu olmasına rağmen evde, bağda ve bahçede kendisine sürekli yardım ettiğini söyleyen anne Gülseren Yılmaz (50), “Eskiden imkanımız yoktu, köyde ineklerimiz vardı gönderemedik. Köyde ilk öğretmeni ben oldum. 1’inci sınıfa gittiği zaman hocası bu kaç yaşında diye sordu 6 yaşında olduğunu öğrenince de iyi gelişmiş dedi. Hep sevdiler Şükriye’yi. Şükriye benim için çok değerli, küçüğüm, gururumuz. Evde arkadaş gibiyiz benden hiçbir şey gizlemez. Evde, bağda, bahçede bana hep yardım eder. İlk şampiyon olduğunda çok sevindim, kızımla gurur duydum. Babası 3 yaşında bıraktı gitti. Zor oldu bugünlere getirebilmek ama yapacak bir şey yok. O madalyalarla eve döndüğü zaman ben bir o kadar daha gururlanıyorum” ifadelerini kullandı.
Kaynak:İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.