Hasankeyf kazıları tarihe ışık tutacak
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Batman'ın tarihi Hasankeyf ilçesindeki kalede yürütülen arkeolojik kazılarda tarihi eserler gün yüzüne çıkarılacak. Batman'da 12 bin yıllık tarihi ve Orta Çağ'dan günümüze kesintisiz gelen yaşam döngüsüyle insanlık tarihinin en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Hasankeyf ilçesindeki Hasankeyf Kalesi'nde arkeolojik kazı çalışmalarına başlandı.
Mardin Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zekai Erdal başkanlığında, 3. dönem kazı çalışmaları uzman bir ekip tarafından yürütülüyor. Hasankeyf Kazı Başkanı Doç. Dr. Zekai Erdal, Hasankeyf'in 12 bin yıllık bir mazisinin olduğunu söyledi. Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ile ilçenin sadece aşağı şehir kısmının sular altında kaldığını aktaran Erdal, tarihte ilçeye başkentlik yapmış olan yukarı şehrin olduğu gibi ayakta durduğunu belirtti.
KALEDEKİ ASKERİ YAPININ SINIRLARI ORTAYA ÇIKARILACAK
Hasankeyf'te kazı çalışmalarının ilk olarak 1980'li yıllarda Prof. Dr. Oluş Arık başkanlığında başladığını anımsatan Erdal, bu görevi, 2000'li yıllarda Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam'dan sonra kendisinin yürüttüğünü dile getirdi. Kazı çalışmalarına Hasankeyf Kalesi'ndeki büyük saray olarak adlandırılan Roma dönemine ait garnizon yapısının içerisinde ve garnizonun doğusundaki mezarlık alanında başladıklarını anlatan Erdal, büyük saray olarak adlandırılan askeri yapının gerçek sınırlarını ve mevcut duvarların izlerini sürerek sarayın kabaca taslağını ortaya çıkarmayı amaçladıklarını kaydetti.
Erdal, şöyle devam etti: "Hasankeyf Kalesi etrafındaki vadi ve yapılarla beraber bir bütün olarak ele alınması gerekir. Kalemiz 110 dönüm bir alanı kapsıyor. Bunun en güzel örneği Efes'tir. Efes'teki kazılar 100 yıla aşkın bir süredir devam etmektedir. Hasankeyf de bu bağlamda yüzlerce yıllık sürebilecek kapasiteye sahiptir."
ORTA ÇAĞ'DA ÖNEMLİ BAŞKENTLERDEN BİRİ
Dicle Nehri'nin kıyısında bulunan ilçenin konumu itibariyle de önemli bir geçiş noktası güzergahında yer aldığını belirten Erdal, Dicle Nehri'nin tarihte çevresine hayat verdiğini, bu nedenle neolitik dönem öncesine ait höyüklerin Hasankeyf ve çevresinde karşılarına çıktığını anlattı. İlçenin Dicle Nehri'nin kenarında olması aynı zamanda kalenin konumu itibariyle nehirden geçişi, transit geçişi sağlayan bir güzergahta olması dolayısıyla Hasankeyf'in sürekli ticari ve askeri noktada önemini koruduğunu dile getiren Erdal, bundan dolayı kalesiyle, etrafındaki şehriyle Orta Çağ'ın önemli başkentlerinden ve merkezlerinden biri olduğunu bildirdi. Hasankeyf Kalesi'nde geçmişten günümüze ulaşmış önemli yapılardan birinin de sır kapısı olduğunu ifade eden Erdal, Türkiye'de bunun çok az örneğinin olduğunu anlattı. "Kalelerde mutlaka gerek hanedan üyelerini gerekse kalede baskın veya saldırı olduğu zaman kaledeki önemli şahsiyetlerin veya halkın tahliyesi için kullanılan gizli sır kapıları mevcuttur." diyen Erdal, Hasankeyf Kalesi'nde de vadiye açılan bir kapının olduğunu ve kapının orijinal dokusunu koruduğuna dikkati çekti.
Erdal, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kapımız kalenin yanındaki yamaçta çevreye hakim bir konumda olup önündeki kaya, oyma yol ve merdivenlerle yanındaki derin vadiye inmekte, derin vadiden ise kalenin güneyindeki diğer vadilere bağlantı yapılarak kalede vuku bulacak olaylardan kaynaklı gizli kaçışlar buradan sağlanmaktadır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.