Beyşehir Gölü'nde su seviyesinin azalması yat işletmecilerini tedirgin ediyor
Beyşehir Gölü yüzlerce çeşit kuş ve su kuşunun yaşam sürdüğü ya da zaman zaman bir süreliğine göç ettiği bir alan olarak bu özelliğiyle ülkenin kuş cenneti olarak da nitelendirilirken, dünyada grup vaktinin en güzel izlendiği yerlerden birisi olarak değerlendiriliyor. Gölde daha temmuz ve ağustos ayları gelmeden su seviyesinin azalması nedeniyle kıyı kesimlerde yaşanan metrelerce su çekilmesi ve sığlaşma tekne işletmecilerini korkutmaya başladı. Pandemi dönemindeki kısıtlamalar dolayısıyla faaliyetlerine uzunca bir süre ara vermek zorunda kaldıkları için zor günler yaşayan ve yaşadıkları sıkıntıları atlatabilmek için gözlerini 1 Temmuz’dan sonraki normalleşme döneminde yapacakları işlere çeviren sektör temsilcilerini şimdi de göl su seviyesinin düşmesi nedeniyle yakın gelecekte faaliyetlerini sürdürüp sürdüremeyeceklerinin endişesi sardı.
“Daha temmuz ve ağustos aylarına girilmeden kıyılardaki su derinliği azaldı”
Köprübaşındaki yat limanında yıllardır yat işletmeciliği yaptığını belirten Ahmet Bülbül, Beyşehir Gölü’ndeki su seviyesinin bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle oldukça düştüğünü belirtti. Daha temmuz ve ağustos aylarına girilmeden kıyılardaki su derinliğinin azaldığına dikkati çeken Bülbül, “Geçtiğimiz yıllarda esas çekilme temmuz ve ağustos aylarında olurdu. Bu yıl ise daha temmuz ayı gelmeden haziran ayında büyük bir çekilme var. Yatlarımız şu anda hareket ediyor ama 1 ay sonra, 1,5 ay sonra limanlarımızdan açıklara çıkabileceğimiz şüpheli. Yıllar önce de benzer bir manzara yaşanmış ve bizim açıklara çıkıp geriye döndüğümüz yer dere gibi kalmıştı. Şimdi tekrar o günler gelecek diye çok endişe ediyoruz. Gölde yeterli su olmadığı için de otlanma çok oluyor. Göl kıyılarında su azlığına bağlı otlanma, yabani bitkiler de gölün yüzeyini kaplamış durumda. Eskiden yat limanında teknenin alt katında oturduğumuzda karşıdaki parkın içerisini seyredebiliyorduk. Ama şimdi yatımızın üst katından bile park zor gözüküyor. Teknemiz yüksek olmasına rağmen su seviyesi azaldıkça daha da çukurda kalıyor. Sular çekilince kıyılar da ottan iyice halı gibi kaldı, kirlilik artıyor, bu arada otlanma teknelerimizin pervanelerine de zarar veriyor. Göl kıyılarında sürekli balıkçı tekneleriyle ot ve yabani bitki temizliği yapılmak zorunda kalınıyor. Balıkçı tekneleri de açıklara çıkmak için oldukça zorlanıyor” dedi.
Yat işletmecisi Zafer Aydoğan da, haziran ayı itibarıyla göldeki su seviyesinin geçtiğimiz yılların aynı dönemine göre çok düşük olduğuna dikkati çekerken, bunun olumsuzluklarını daha temmuz ve ağustos ayları gelmeden yaşamaya başladıklarını anlattı. Göldeki en büyük sıkıntılardan birisinin de “göl çanağının dolması” olarak nitelendirilen göl tabanının dolması ve balçıkla kaplanması olduğunu vurgulayan Aydoğan, “Göle baktığınızda üstte su varmış gibi görünüyor ama işin doğrusu öyle değil. Gölün tabanını araştırmaya gelen bir ekibi geçtiğimiz yıl Yılanlı Adası açıklarına götürmüş ve buradaki görevliler sondajla gölün tabanında inceleme yapmıştı. Onların ifadesiyle göl tabanında 3,5-4 metre civarında dolma var. O göl dibindeki çamur ve dolguyu çıkaracak olsanız bugün gölde hiç su kalmayacak. Su seviyesinin düşmesi, güneş ışınlarının tabana yansıması ve tabanda da balçığın olması, yüzeyde otlanmaya daha çok zemin oluşturuyor. Otlanma arttıkça gölde pis koku, kirlilik ve nihayetinde sinek oluşumu da hız kazanıyor. Bunun olumsuzluklarını göl çevresindeki tüm yerleşimlerde hep birlikte yaşıyoruz. Gezinti yatları olarak şu anda açıklara çıkarken zorlanıyoruz. Önümüzdeki günlerde sıcakların daha da artmaya başlamasıyla buharlaşma kayıplarının üst noktaya çıkmasıyla su seviyesi daha da azalacağından temmuz ve ağustos aylarında muhtemelen biz yat işletmecilerini zor günler bekliyor. Faaliyetlerimizi nasıl sürdüreceğiz şimdiden onu kestiremiyoruz” diye konuştu.
Yat işletmecisi Mehmet Kesen ise, su seviyesinin azalmasının beraberinde de otlanma, su kaybı, kirlilik gibi birtakım olumsuzlukları getirdiğine işaret ederek, teknelerinin de tabanının değerek açıklara çıkabildiğini belirterek, “Gölün eskiden en derin yerleri 15-16 metre idi. Şimdi ise açıklarda derinliği 4-5 metre olan yerler çok az. Kıyıların durumunu ise anlatmaya gerek yok. Birçok kıyı kesiminde onlarca metre çekilen yerler var. Gölde açıklara baktığınızda yaşanan manzaraya ilişkin çelişkiye düşebiliyorsunuz. Gölün dibi çamur üzerindeki sular bizleri yanıltmasın. Gölde otlanma ve su miktarının düşmesine bağlı kirlilik sorunu da yaşanmaya başladı. Eskiden suyu içebiliyorduk, ama şimdi içemiyoruz çünkü şimdi çamursu bir koku oluyor. Eskiden limanlarından açıklara çıkan balıkçı teknelerinin sahipleri arkasına bakmadan ilerliyordu. Ama şimdilerde sürekli arkasına bakıp sürekli pervane temizliği yapmak zorunda kalıyorlar. Şu anki göl kıyılarındaki manzaraya baktığımızda temmuz ve ağustos ayları bizi şimdiden kara kara düşündürmeye başladı. Limanlarımızdan o günlerde sular daha da azalırsa çıkabilir miyiz, teknelerimizi kıyılara yüzdürebilir miyiz bilemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.