Konyalı Yazarlar Amasya ve Tokat’ı gezdi
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi üyeleri, 2021 yılı 20. Programını tarih ve kültür havzası, Amasya ve Tokat’ı gezdi. Üyelerini “Yazılacak çok şeyimiz var” sloganıyla her yıl Selçuklu ve Osmanlı’nın farklı şehirlerine seyahat ettiren TYB Konya Şubesi bu yıl Amasya ve Tokat illerini seçti. TYB’nin kurucu ve geçmiş dönem başkanlarından Mustafa Çalışkan, Bekir Şahin, M. Ali Köseoğlu, Hayri Erten’in yanı sıra AK Parti Konya milletvekili ve TYB üyesi Av. Ahmet Sorgun da geziye katılanlar arasındaydı.
Bir gece Amasya’da konaklayan Konyalı yazarlar Kral Kaya Mezarları, Amasya Kalesi, Ferhat ile Şirin Müzesi, Yeşilırmak üzerindeki Alçak Köprü, Saat Kulesi, Arkeoloji Müzesi, Sultan 2. Beyazıd Külliyesi, Minyatür Amasya Müzesi, Burmalı Minare Cami, Gökmedrese Cami, Yörgüç Paşa Cami, Halifet Gazi Kümbeti ve Seyyid Mir Hamza Nigârî Türbesini ziyaret etti.
Şehre gelişleri sırasında Konyalı Yazarları karşılayan AK Parti Amasya Milletvekili Hasan Çilez ve İl Başkanı Mehmet Akif Kesmekaya ziyaretten duydukları memnuniyeti ifade ederek teşekkür ettiler.
Amasya programını tamamlayan heyet Tokat’a hareket etti. Geceyi Tokat’ta geçirdikten sonra ertesi gün şehir turu yapıldı. Evliya Çelebi'nin "Alimler ve Şairler Şehri" diyerek övdüğü, Hz. Mevlana'nın methettiği, Şeyhülislam İbn-i Kemal gibi âlim ve Gazi Osman Paşa gibi komutanların yetiştiği şehri, Rehber Hasan Erdem nezaretinde gezen yazarlar, Ulu Camii, Takyeciler Camii, Kabe-i Mescid Camii, Ali Paşa Camii, Garipler Camii, Tokat Mevlevihanesi, Taşhan, Ali Paşa Hamamı, Tokat Müzesi, Sulusolak Çarşısı, Latifoğlu Konağı, Saat Kulesi, Yağıbasan Medresesi, tarihi Hıdırlık Köprüsü ve kentsel dönüşüm projesiyle tarihin uyandırıldığı eski Tokat sokakları hakkında bilgi aldı.
Tokat Müzesi ziyareti sırasında TYB heyetine dâhil olan Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu Konya ve Tokat arasındaki tarihî ve kültürel doku benzerliğine dikkat çekerek iki şehir arasında münasebetlerin geliştirilmesi dileğinde bulundu. TYB Konya Şubesi Başkanı Ahmet Köseoğlu ve Milletvekili Av. Ahmet Sorgun, Tokat Belediye Başkanı Eroğlu ve heyete refakat eden Tokatlı yazarlar Mustafa Uçurum, Ali Bal’a TYB’nin yayınlarını hediye ederek teşekkürlerini sundu.
TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, üç gün süren program sonunda geziye iştirak eden tüm TYB üyelerine teşekkür etti.
YÜCEL KEMENDİ; AMASYA VE TOKAT'I ANLATTI
TYB Konya Şubesi üyesi ve BBN Haber Köşe Yazarı Yücel Kemendi, Amasya ve Tokat gezisinin detaylarını kaleme aldı. Kemendi, iki şehrin devletleri kuran ve yaşan olduğunun altını çizerek şunları şöyledi;
Devletleri Kuran ve yaşamasında etkili olan iki şehir. Amasya ve Tokat
1. Gün
Türkiye Yazarlar birliği Konya şubesinin organize ettiği Amasya-Tokat yolculuğumuz 30 Temmus Cuma günü saat 09.00 da otobüse adım atmamızla başladı. Otobüse biner binmez yolculuğun ne kadar eğlenceli ve dolu dolu geçeceği görmezden gelinilemeyecek nitelikteydi. Otobüste 40 kişi Yerlerimizi alıp tam organize edilen saatte hareket ettik. Aramıza bir kişi Kulu ilçemizden bir kişide Kırıkkaleden katılınca sayımız Konya trafik plaka numarasına ulaştı.
Konya’dan hareketle birlikte genel hatlarıyla kullanacağımız güzergahı tanımaya ve üzerinde karşımıza çıkacak olan yapılar hakkında da bilgiler edinmeye başladık.
Arkadaşlarımızın bilgilendirici sohbetleriyle Cuma namazını kılmak için Kırıkkalenin Yahşiyan ilçesinde ilk molamızı verdik.
Daha sonra verdiğimiz yemek molasından sonra saat 17.30 da Amasyaya ulaştık.
Neresi bu Amasya? diye önce bir soru aklıma geldi, bilgilerimi tazeledim.
Osmanlı döneminde şehsadeler şehri Amasya dedim. Sonra 1402 Ankara savaşından sonra dağılan Osmanlıyı tekrar kuran Çelebi Mehmet in mekanı Amasya'yı hatırladım. Yakın tarihimizden Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 da Samsun'a ayak bastıktan sonra, Anadolu'nun kurtuluş mücadelesi için Anadoluya çağrı yaptığı yer Amasya. İstabul hükümeti ile Anadolu hareketini kabul ettirdiği protokolün imzalandığı yerin de Amasya olduğunu hepimiz biliyoruz.
Tarihin bu önemli şehrinde bizi ilk karşılayan Amasya milletvekili Hasan ÇİLEZ, oldu. Hoşgeldiniz konuşmasından sonra Saat 18.30 da Amasya'yı seyredebileceğimiz konumdaki otelimize yerleştik.
Akşam yemeğinden sonra gece saat 02.00 kadar teras sohbetleri ayrı bir güzellikteydi.
2.gün
Sabah kahvaltısından sonra hepimiz rehberimizle birlikte, 08.30 da otobüsümüzün koltuklarındaydık.
Amasya çok bilinmese de hem eski uygarlıklar, hem de Osmanlı için en önemli yerleşim yerlerinden birisi olması nedeniyle birçok gezginin uğrak yerlerinden birisi olduğu tüm tarih kitaplarında yazıyordu, bu gezimizde buna şahit olduk.
Gezimize Geç Hellenistik - Erken Roma dönemine ait antik Amasya kenti’nin su ihtiyacını karşılamak üzere kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar şeklinde tonozlu bir biçimde arazi eğimine göre, su terazisi sistemine uygun olarak yapılmış ünlü “Ferhat ile Şirin Efsanesi”ne konu edilmiş olan, halk arasında “Ferhat Su Kanalı” olarak bilinen Ferhat ile Şirin'in heykelinin ve göstermelik mezarlarının bulunduğu taş kanalı parkını ve içerisindeki müzeyi gezdik. Amasya elmasından yapılan elma çayını ve şerbetini içtik.
Otobüsümüzün ikinci durağı Beyazıd Külliyesi ve camii. İkinci Beyazıd’ın tahta geçmesinden sonra Amasya’ya hediye ettiği külliye bugün de halen hem cami, hem de kütüphane olarak kullanılmaktadır. Kesme taştan yapılma odaları, büyük çınar ağaçları ve huzur veren havası ile Amasya’nın merkezinde günün 35 dereceyi geçen sıcağında nefes aldığımız bir yer oldu.
YeşilIrmak’ın kenarında, restore edilmiş evlerin arasına dalıp tarihin içerisinde güzel bir yürüyüş yapıp buradaki birkaç konağı ve öğretmen evini gezdikten sonra, Amasya vadisi’nin en ünlü ve en özel mağaralarından birisi olan, rivayetlere göre güzelliği ile ünlü bir kralın kızına ev sahipliği yapan mağara, hem muazzam yapısı, hem de ilginç hikayesi ile gezdiğimiz önemli bir mekandı.
Kralkaya Mezarları’nı ziyaret etmeden olmazdı bizde öyle yaptık. Harşena dağı yamaçlarında yer alan mezarlar oldukça büyük ve taşlara oyulmuş yapıları ile gezimize ayrı bir renk kattı, çıkış yolu oldukçada bizi yordu.
Amasya Arkeoloji Müzesi, Tunç çağı’ndan kalma eserlerin yer aldığı müzede en ilgi çekici olanlarsa; Beni hayrete düşüren Türk kültüründeki bilinen mumya örneklerinin sadece burada yer alıyor olmasıydı. Amasyaya'da diğer gezdiğimiz ve vakit darlığından gezemediğimiz. Cami ve külliyeler. Bedesten ve hanlar. Ören yerleri. Köprüler, Medreseler türbeler, Hamamlar, Kaplıcalar bizim Amasyaya daha çok vakit ayırmamızı söylüyordu sanki.
Amasyada gezimizi tamamladıktan sonra Cumartesi 17.30 da gezimizin ikinci ayağı olan Tokat'a hareket ettik. Yolda arkadaşlarımızın güzel sohbetleriyle yolun nasıl geçtiğini anlamadan saat 19.00 Tokat'a ulaştık ve otelimize yerleştik.
3.gün
Adından bahsedilince, yıllar önce askerliğimi yapmak için geldiğimde zihnimde bozkırın ortasında sarı, sıcak, sıkıcı bir kent canlanmıştı.
Ancak Tokat; ne Karadeniz sahilleri kadar aşırı yağışlı ve nemli, ne orta Anadolu kadar kurak, ne aşırı soğuk ne aşırı sıcak. Birbirine paralel ve yeşil ırmağın üç kolunun geçtiği, üç bereketli ovasıyla sanki bir cennet görünümünde olduğunu ta o yıllarda görmüş ve yaşamıştım.
Bu bitki örtüsü zenginliğinin yanında, ticari zenginliği nedeniyle, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve çalışmak için diğer şehirlerden gelen zanaatkarlar ve iş gücü ile zaten oldukça çeşitli olan nüfus yapısı; 1877 Osmanlı Rus Savaşı esnasında yaşanan göçlerle; doğudan Çerkezler, Gürcüler, Lazlar, Lezgiler, Karapapaklar, Karaçaylar, Karslılar, Artvinliler, Erzurumlular, Gümüşhaneliler; Balkan Savaşı sebebiyle de batıdan Romanya Göçmenleri, Bulgaristan Göçmenleri, Makedonya Göçmenleri, Selanik Göçmenleri ve Arnavutlar bu şehre göçmüşler ve nüfus çeşitliliğini daha da artırmışlardır.
Buna rağmen bu kadar farklı insan kavgasız, gürültüsüz o günlerden günümüze kadar yaşayıp gelmişler.
Hitit Döneminden itibaren, ipek yolunun önemini tamamen kaybetmesine kadar Tebriz’den,– doğudan - Bağdat’tan –mezepotomya- gelip Karadeniz’e, Bursa’ya ve İstanbul’a – Helenlere, Romalılara, Bizansa, Osmanlıya - giden yolun en önemli duraklarından biri olmuş ve yol sebebiyle hem kültürel hem de ticari olarak oldukça zenginleşmiş bir yerleşim yeri olmuş.
Kısaca ifade etmek gerekirse Türklerin Anadolu’daki 900 yıllık mimarlık serüveninin tamamının 900 adım yürüyerek görülebileceği tek şehirdir Tokat.
Hazreti Mevlana’nın “Tokat’a gitmek gerek çünkü Tokat’ta iklim ve insanlar mutedil” diye iltifat ettiği; bütün diğer merkezlerden farklı olarak Mevleviliğin Hazreti Mevlana hayattayken ulaştığı nadir yerlerden biridir.
Evliya Çelebinin ve diğer seyyahların öve öve bitiremedikleri, birbirinden güzel yapıların yapıldığı ve tüm Anadolu’nun en büyük şehir hanının bulunduğu bir yer.
Osmanlı döneminde İstanbul’da Konya’da , Bursa ve Edirne’de bulunmayan en güzel eserlerin burda bulunması birçok arkadaşımızın kıskanmasına "Konya'ya ne garezin vardı Osmanlı" demesine sebep olan şehir Tokat
Bu gezimizde Malazgirt sonrası en eski Türk camisi, en eski olmasının yanında klasik dönemde yoğun olarak görülen merkezi kubbeli cami plan tipinin, Karahanlıların 1040 yılında yaptığı Buhara Hazar’daki Degeron Camiinden sonra, Anadolu’daki en eski örneği olan Garipler Cami, ni gördük ve gezdik.
Ardından Anadolu’nun en eski Türk Medresesi, kendisinden sonraki bütün medrese planlarına etki etmiş Yağıbasan Medresesinde hayranlığımızı gizleyemedik. 13.yüzyıl Orijinal mimarisiyle günümüze ulaşmış 5 adet zaviye/dergah ve bütün Anadolu’da avlu yüzeylerinin tamamının çini kaplı olduğu, tek açık avlulu medresesi Gök Medrese medreselerin hem ilki hemde en muhteşemiydi.
Bu arada Tokat belediyesinin oluşturduğu Şehir Müzesi daha önce gezdiğim Bilecik Şehir müzesiyle yarışıyordu sanki. Tabi Konya'da böyle bir müze neden yok diye sormadanda geçemedik.
Han (Anadolu’nun en eski şehir hanı), hamam, camii (Bütün Anadolu’nun en güzel ve zaviyeli camilerin sonuncusu Hatuniye Cami), mescit, bedesten (Anadolu’nun en güzel bedesteni), medrese, başka hiçbir yerde olmayan bağımsız umumi hela evet çok ilginçtir eşi benzeri olmayan hela,
Mimar Sinan ile ilgili Ali Paşa cami ve hamamı, Anadolu’nun en güzel ahşap tavanlı camileri – Ulu Camii, Mahmut Paşa Camii - ve en büyük şehir hanı Taşhan.
Anadolu’nun en görkemli ahşap tavan göbeğine sahip konağı ve Anadolu’nun en güzel Mevlevihanesi, 20. yüzyılın en güzel saat kulesi Tokat şehrine ayrı bir renk katıyorlar sanki.
Sulu Sokak arsa spekülasyonlarına maruz kalmadığından, geleneksel şehirciliğimizin bütün ihtişamıyla günümüz insanlarının gözlemleyebileceği benzersiz buram buram Tarih kokan bir değer.
Gezimizi Pazar günü saat 17.30 da Tokat belediyesinin mekanı olan yeşilırmak kıyısındaki tesislerinde Tokat belediye başkanıyla beraber yediğimiz Tokat kebabı sonrası Tokat'tan hareket ettik. 30 Temmuz Cuma günü saat 09.00 Konya'da başlayan gezimiz 03 Ağustos gece 02.00 da Türkiye Yazarlar birliği binası önünde son buldu.
Bizimle akşam ve gündüz beraber olan ve Tokatın çehresini değiştiren tüm tarihi eserleri ortaya çıkartan mütevazi insan Tokat belediye başkanı sayın Avk. Eyüp Eroğlu ya teşekkür ediyorum.
Bu gezide birkez daha gördüm ki gezimizde bizimle beraber olan Yazarlar birliği üyesi, Konya milletvekilimiz Ahmet Sorgun Konya dışındada çok seviliyor ve takdir ediliyor. Bende burdan kendisine çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bu tür gezilerde yapılacakları tek tek düşünüp mükemmel bir gezi oluşmasının baş mimarı Yazarlar birliği Konya il başkanımız Ahmet Köseoğlu ve çalışma arkadaşlarına sonsuz Teşekkür ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.