Simitin duyulmamış hikayesi

Simitin duyulmamış hikayesi

Her sabah alıp kahvaltıda keyifle yediğimiz, İzmir’de gevrek kamuoyunda “memur kebabı” olarak bilinen her yörede farklı tat ve şekilde üretilen simit nasıl ortaya çıktı? İşte Osmanlı’dan miras lezzetin bilinmeyen hikayesi..

Halk arasında kara fırın simidi olarak bilinen vazgeçilemeyen lezzet, sabahın erken saatlerinde hazırlanmaya başlıyor. Günün ilk ışıklarıyla birlikte hazırlanan hamurlar ustalar tarafından halka haline getirilip pekmezli sıcak suya atılıyor. Bu işlemle birlikte hamurun kızarması ve susamın daha içli olması sağlanıyor. Susamlanan simit halkaları daha sonra pişmesi için tek tek odun ateşindeki fırına sürülüyor.
Sabah erken saatlerde fırına gelerek hamuru hazırlayan ve günde yaklaşık 2 bin adet kara simit üretimi yapan 22 yaşındaki simit ustası Salih Narin, “Bizim bu iş dededen gelen bir meslek. Dedemden, babama oradan da bana geçti. Ortaokul zamanlarında okuldan çıktıktan sonra babamın yanına gelirdim. Mesleği sevmeye başladım. Okulu kendi isteğimle bıraktım bu işe yöneldim. Şuan 22 yaşındayım bu işte halen devam ediyorum ve devam edeceğim” dedi.

simit.jpg

“Diğer poğaçalar gibi fazla katkı maddesi olmadığı için tercih ediliyor”
Kara simidin hazırlanışı için gece saatlerinde mesai yaptıklarını dile getiren simit ustası Narin, “Gece mesleği olunca biraz zor oluyor ama tabi sonradan buna da alışıyorsun işini severek yapınca, daha sonra ise çok güzel gitmeye başlıyor. Gece iş yerimize 1 gibi geliyoruz. Simit hamurunu hazırlamak için. Hamuru yoğuruyoruz ilk başta, daha sonra başlıyoruz ve öğle saatlerine kadar sürüyor simit hazırlama ve pişirmemiz. Bu kara fırın simidinin içerisinde un, tuz, su ve maya olduğu gibi diğer poğaçalar gibi fazla katkı maddesi olmadığı için vatandaşlarımız tarafından tercih ediliyor. Hazırlanışı ise hamurun içerisinde un, tuz, su ve maya var sadece. Bu malzemeleri makine yardımıyla güzelce karıştırıyoruz. Havanın durumuna göre dinlenme aşamasından sonra sıcak su ile ılıtıyoruz. Daha sonra hamuru tezgaha çıkartıyoruz. Şeker pekmezi ile ona atıyoruz, ondan sonra da susamlama aşamasından geçirdikten sonra simitleri odun ateşindeki fırında pişirmeye bırakıyoruz” ifadelerini kullandı.

simitt.jpg

“Bu lezzeti bize çocukluğumdan beri yaşattılar”
Her gün kara fırın simidi tüketen Mehmet Urgancı, “Sürekli her gün neredeyse iş yerimizi açtıktan sonra esnaf arkadaşlarla toplanarak çocukluğumuzda sürekli tükettiğimiz lezzet olan kara fırın simidini alıyoruz. Bu lezzeti bize çocukluğumdan beri yaşattılar. O damak tadı halen devam ediyor alışkanlık yaptı ve sürekli tüketiyoruz” diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.