Saadet Konya’da Eylül toplantısı yapıldı

Saadet Konya’da Eylül toplantısı yapıldı

Saadet Partisi İl Başkanı Hüseyin Saydam "Teşkilatlar olarak hepimize çok büyük görevler vazifeler düşüyor. Her ne şartta olursa olsun vatandaşımızı dinleyeceğiz, onlarla konuşacağız." dedi.

Saadet Partisi Konya İl Teşkilatı Eylül Ayı İl Divan Toplantısı gerçekleşti. Toplantıya Saadet Partisi İl Başkanı Hüseyin Saydam ve Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ersan Bilgin ile birlikte partililer katıldı.

Toplantıda gündemi değerlendiren il başkanı Hüseyin Saydam Türkiye'nin her alanda bir çöküş yaşadığını söyledi.

Saydam "Vatandaşımızın kendi bizzat yaşadığı problemleri uzun uzun anlatacak değilim.

Bu iktidarın problemleri çözeceğini beklemek beyhude. Artık vatandaşımız vazgeçmeli.

Öncelikle bir konuyu düzeltmek gerekiyor. Dönem dönem Erbakan Hocamızı filan zikrederek, Milli Görüşçü  olduklarını filan ima ediyorlar. Alakası yok. Otobüsten inip, tamamen ters istikamete gittiler. Hâlâ da vaz geçmiş değiller.

Anap veya geçmişte Demokrat Parti zihniyetine çok benzerler. Başlangıç mütedeyyin, muhafazakâr, hemen sonrasında AB, ABD eksenli bir siyaset, küresel güçlerle anlaşalım.

Sonu zam, zulüm, eziyet, vergi, Milli ve manevî değerlerinden kopuk bir anlayış ve her yönüyle çökmüş bir ülke.

Yerel yönetimlerde de aynı . Vatandaşın problemlerini çözmek yerine eğlenceye yönelik yatırımları öncelemek, paraları sağa sola çar çur ettikten sonra da kalakalmak.

İşte bu sebeple anlaşamıyoruz. Öncelik sıralamamız farklı.

 

Bu şehrin trafik problemi var. Gerekli adımlar atılmadı.  Köklü bir çözüme yönelik bir adımları yok. En azından çevre yolu projesi bir taraftan yürüse bir kısım rahatlayacak.

Artan nüfusla birlikte toplu ulaşımda ciddi sıkıntılar oluşmaya başladı. Otobüsler, tramvaylar lebalep gidip geliyor.

Hem tarımsal sulamada hem de içme suyunda ciddi problemler oluşuyor. Herhangi bir çözüm yok. Göksu'dan ovaya su getirme projesi havada kalmış. Barajlar yapılmış su tutması gerekiyor. Su problemini çözmeye kalksalar, Balcılar Afşar yolunu çözmemişler 10 senedir. O öyle bekliyor.

Dedemli Mahallesi taşınacak. Istimlak problemleri var. Çözmemişler. Mahalle sakinleri mağdur edilmiş. Taşınılması düşünülen yeni yapılan mahalledeki evler vatandaşlarımız köyden şehre gelince uyum sorunu yaşamasın diye herhalde doğalgaz dönüşümlü kaloriferli yapılmak yerine sobalı yapılmış.

Son zamanlarda şehrin sokaklarında bir gezin. Yaya kaldırımları bozulmuş. Normal vatandaş zor gider. Engelli vatandaşlarımız nasıl gidip geliyorlar bilmiyorum.

Yollarımız hakeza her yer yama olmuş. Doğru düzgün asfaltı olan cadde hemen hemen yok gibi.

Şehir doğru düzgün temizlenmiyor bile. Başkanlarımız bir çıksınlar şehri gezsinler. Yol kenarları, kaldırımlar, çöplerin etrafı çok kötü. İsterlerse birlikte de gezebiliriz.  

Bir çok noktaya yaya üstgeçidi lazım. Hem yaya trafiği hem araç trafiği açısından.

Şehrin  bir çok noktasında metruk binalar, çözülmesi gereken alanlar, istimlak edilmesi gereken vatandaşla anlaşıp çözülmesi gereken yerler var.

 

Belediyecilik adına şehrin çözülmesi gereken problemler birikti de birikti. Ama siz ne ile uğraşıyorsunuz. Eğlence ile.

Paraları gereksiz yerlere harcayıp sonra da asıl yerlere gelince de ödenek yok diyorsunuz. Ödenek ayırmıyorsunuz.

Cezaevi önceliğimiz değil. Ahlâk ve maneviyata öncelik verin. Vatandaşı suç işlemeyecek kıvama gelsin. Cezaevi yerine ovaya su getirin.

Millet Bahçeleri önceliğimiz değil. Trafiği rahatlatacak uzun vadeli şehrin hem toplu ulaşım hem de cadde, viyadük, kavşak, alt üst geçit problemlerine öncelik verin.

TRT daha çok algı yapsın, dizilerinde milleti avundun diye Meram'a film platosu yapılıyor . Ve bu da 50 milyonluk yatırım diye sunuluyor. Şehrin asıl problemi bu değil.

Yemek programları, güya şehrin reklamı yapılıyor diye aslında başkanların pr yaptığı ismini duyurduğu ulusal kanallara milyonlar aktarılarak reklamlar veriliyor. Bunlar şehrin öncelikli problemi değil.

Birçok önceki köy şimdiki mahallelere konaklar yapılıyor. Ama aynı mahalledeki çocuklar başka bir yere taşımalı eğitimle taşınıyor. Konak yapacağınıza okul yapın. Bu tür imkanlar olmadığı için insanlar şehre göçe zorlanıyor.

Bütün bunlar olurken idarecilerimiz ne yapıyor derseniz. Müsamere ile meşguller. Meydanlarda Bundan 500 sene 1000 sene önceki olan hadiseleri canlandırıyorlar. Kendimiz hareket eşemiyormuşuz gibi Avrupa Hareketlilik haftası düzenliyorlar.

Ne zaman bir sıkışıklık olsa, ne zaman sıkışsalar o zaman da geniş zamanlı cümleler kurup yapacağız edeceğiz kimsenin şüphesi olmasın gibi laflar ediyorlar. Yok canım niye şüphemiz olsun da. Bunları yapamayacağınız konusunda hiç şüphemiz yok. Siz hiç endişelenmeyin.    

Bugün onlar açısından artık çok geç. Bu problemleri çözebileceklerini sanmıyorum. Kendilerini yormasınlar. Vatandaşımızdan da hâlâ bunların çözeceklerine dair umudu olanlar varsa da vazgeçsinler. Çözemezler.

Bunların değiştirilmesi gerekiyor. Ama değiştirirken de dikkat etmemiz gerekiyor. Yine aynı zihniyete sahip, aynı şekilde akli oyunda oynaşta olan, Avrupa’yı Batıyı bir medeniyet projesi olarak gören ve o istikamette gidecek olan birileri ile değiştirecekseniz hiç zahmet etmeyelim. Bunlar devam esin. Çünkü hiç bir şey değişmez.

Ne olursa olsun şehrimizin ülkemizin yeniden Milli Görüş anlayışına, yeniden Saadet Partisi iktidarına ihtiyacı vardır. Bu problemleri ancak biz çözeriz.  İsraf etmeyen, adam kayırmayan, liyakate önem veren, adalete önem veren, öncelik sırasına göre vatandaşa hizmet götürebilecek iktidar Saadet Partisi iktidarıdır. Ülkeye yapmış olduğumuz hizmetler yapacaklarımızın teminatıdır.

Teşkilatlar olarak hepimize çok büyük görevler vazifeler düşüyor. Her ne şartta olursa olsun vatandaşımızı dinleyeceğiz, onlarla konuşacağız. Mutlu günlerinde, kederli günlerinde yanların da olacağız. Ekonomik sıkıntı içinde olan vatandaşlarımız var. İmkanlarımız içerisinde yardımcı olacağız. Şehrimizin, ilçemizin, mahallelerimizin problemlerini bileceğiz. Çözüm sunacağız. Vatandaşımızın derdi ile dertleneceğiz.

Çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız. Ve kazanacağız. Kazanacağız derken vatandaşımız kazanacak, şehrimiz kazanacak, ülkemiz kazanacak. " ifadelerinde bulundu.

 

 

"SAADET PARTİSİ OLARAK UMUDUN VE ÇÖZÜMÜN ADRESİYİZ"

Daha sonra söz alan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ersan Bilgin'de gündemi değerlendirirken konuşmasında şu görüşlere yer verdi;

Saadet Partisi Konya İl Teşkilatımızın Eylül Ayı İl Divan Toplantısı yapıyoruz. Seçimlere, vaktinde yapılırsa bile 2 yıldan az, 20 ay kadar bir süre kaldı.

Önümüzdeki her zaman dilimi çok kıymetli, çok değerli. Her bir anı en iyi, en verimli şekilde değerlendirmeliyiz. En doğru ve en etkili çalışmaları yapmalıyız. İşte bu vesile çalışmalarımızı değerlendirmek üzere aylık il divanı toplantımızda bir araya geldik, elhamdülillah.

Yaklaşık bir buçuk yıldır pandemi koşullarında yaşıyoruz.

Bir tarafta kapanmalar, sokağa çıkma yasakları, on-line eğitim, zoom'un icadı, karantinalar, maske, mesafe, hijyen uyarıları, filasyon ekipleri, yaşamını yitiren sağlık çalışanları, kaybettiğimiz canlar, diğer taraftan iktidarın her konuda olduğu gibi bu konuda da çarpık uygulamaları, açılışlar, kongreler, belirsizlikler, çelişkili rakamlar, güven bunalımı, sermayenin kayırılması, orta sınıfın, yoksulun ezilmesi... IBAN gönderilen insanımız, vergi borcu silinen yandaş şirketler...

Hepimizce malum ki, Pandeminin varlığı, pandemi öncesi yaşadığımız problemleri, yok etmedi, tam tersine problemler artarak devam etti. Çözülemeyen eski problemlere, pandemide yenileri ilave edildi. Bütün bunları yaşıyoruz ve görüyoruz.

İşte tam bu noktada, Yaşadığımız zamanı, içinde bulunduğumuz toplumu, dünyanın gidişatını ve değişimini, insanların sıkıntılarını ve beklentilerini, şehrimizin, ilçemizin ve mahallemizin gündemini çok iyi okumalıyız.

Mesela bugün internet üzerinden akan bir hayat var. İnternet üzerinden  milyonlarca hesap, bir yalan haberi yayabiliyor. Acaba Bir konu ile ilgili kaç tweet okuduğumuzda, o konunun uzmanı oluruz?

Kaynağı belli olmayan hiçbir veri veri değildir. Biz, üzerimizdeki sorumluluğun bilinciyle hareket etmeye devam etmeliyiz.

2020 yılı, 2021 yazı, bizi yüzleşmemiz gereken yalın gerçekliklerle tanıştırdı:

Pandemi,

İklim değişikliği,

Kuraklık,

Su sıkıntısı,

Orman Yangınları,

Seller,

Sığınmacı göçü

Kovid-19, en başta söylenildiği gibi zenginle yoksulu da eşitlemedi.

Müstakil bahçeli bir evde yaşayanla, toplu konutlarda beton bloklar arasında yaşayanı eşitlemedi. Var olan toplumsal tabakalaşmayı ve eşitsizliği hepten görünür kıldı.

Gelir dağılımı adaletsizliğini ortaya çıkardı. (Pandemide (2020) Türkiye'de en zengin %20'lik kesimin toplam gelirden aldığı pay 1,2 puan artarak %47,5'e yükselirken, en düşük gelire sahip %20'nin aldığı pay 0,3 azalarak %5,9'a düştü.)

Tüm Türkiye'de mutlak yoksulluk yaşayanların sayısı ve oranı arttı. (Barınma, giyim, temiz içme suyu, elektrik, sağlık, eğitim, alt yapı hizmetleri gibi birçok gereksinimin karşılanamaması mutlak yoksulluktur.)

Asgari ücret net: 2.825 lira 90 kuruş. 4 kişilik bir aile için tespit edilen açlık sınırı 2.977 lira, yine 4 kişilik bir aile için tespit edilen yoksulluk sınırı ise 10.299 lira.

Diğer yandan Okulların açılmasıyla birlikte eğitimde yaşadığımız ve sürekli sümen altı edilen problemler de tek tek gün yüzüne çıkmıştır. Ve anlaşıldı ki pandemi dönemi boyunca belirsizliklerle geçen koskoca 2 yıl, tıpkı son 20 yılımız gibi heba edilmiş, sorunlarımızın çözümüne dair hiçbir sağlıklı adım atılmamış!

Bugün Türkiye’de 210 üniversite, 8 milyonun üstünde de öğrenci var. Fakat üniversitelerimizin vasfı birbiri ile uymuyor. Teknik şartlar, barınma gibi konularda ciddi bir fark var. Bunun çözüm yolu bulunamadı hala. Şimdi ne yazık ki bir öğrenci gittiği şehirde kalacak yer bulabilecek mi, bunu konuşur hale geldik.

Her ne kadar Sn. Erdoğan böyle bir problemin varlığını inkar etse de kira fiyatları %50 hatta bazı bölgelerde %100'ler seviyesinde arttı. Yurtlarda da durum çok farklı değil; fahiş ücretler bir yana ayrıca büyük bir kapasite sorunu olduğu da aşikar... Gençlerimiz, en temel haklardan biri olan barınma hakkından yoksun bırakılmaktadır.

KYK'nın yurt kapasitesi 2002'de; 180 bin iken şimdi 720 bine çıkmış, bravo tebrik ederiz! Peki yükseköğretimde kayıtlı öğrenci sayısındaki artışlar ne olacak? 2002'de 1,5-2 milyon civarında olan öğrenci sayısı bu yıl 8 milyonu aşmış!

Burada tek tek sıralayacak değilim, sizlerin de zaten çok iyi bildiği üzere, ne yazıkki ülkemizde büyük bir kriz yaşanmaktadır. Bu kriz sadece ekonomik değildir, aynı zamanda ahlaki bir kriz de yaşanmaktadır. Tarımdan ekonomiye, adaletten sağlığa, dış politikadan eğitime Türkiye tıkanmıştır.

Toplumumuzun hemen her kesimi büyük problemlerle karşı karşıyadır.

İnsanlar bir çıkış kapısı ve kendilerine umut olabilecek bir adres aramaktadır. Saadet Partisi Olarak Umudun ve çözümün Adresiyiz.

Bugün İşçi mağdur, işveren mağdur; emekli borçlu memur borçlu, yaşlısı da genci de bu iktidardan umudunu kesmiştir. Milyonlarca asgari ücretli çalışan, artık kendisine reva görülen bu hayata itiraz etmektedir. Sayıları yüz binleri bulan EYT ve KHK mağdurları sorunları çözüm olabilecek kadroların arayışı içerisindedir.

Tam da böyle bir iklimde bize düşen insanlara umut olacak, onlara güven verecek politikalar ve söylemlerle öne çıkmak, canla başla çalışma zamanıdır.

Gereksiz Tartışmalarla Kaybedecek Tek Bir Saniyemiz Yoktur. Kendileri için gidişatın vahim olduğunu gören iktidar sahipleri, bizleri birtakım yollara çekmek, vakit kaybettirmek için elbette elinden geleni yapıyor ve de yapacaklar.

Aşı meselesi gibi, yaşam tarzı tartışmaları gibi, Kürt-Türk, Alevi-Sunni, laik-dindar gibi başlıklar altında suni, yersiz ve gereksiz tartışmalarla kaybedecek tek bir saniyemiz yoktur.

Hepimiz bu bilinçle hareket etmeli, Saadet Partisi'nin etkisini daha da artıracak hamleleri yapmaya gayret göstermeliyiz.

Yıllardır sergilenen oyunlar, seçimler yaklaştıkça yeniden sahnelenmek isteniyor ve öyle anlaşılıyor ki seçimler yaklaştıkça bu tür aalgı operasyonları ve provokasyonlar daha da artacak.

Ve burada diğer tüm partilerden daha çok bize iş düşmektedir. Çünkü Saadet Partisi, Türkiye'nin sigortasıdır, teminatıdır. Biz maddi ve manevi sahada tüm insanlığın yüzünü güldürecek ideallerin ve projelerin partisiyiz, biz faklıyız.

Sağ-sol, başı açık- tesettürlü, Kemalist-muhafazakar gibi tanımlar üzerinden insanların kamplaştırılıp, seçime malzeme yapılmak istenmesine karşı uyanık olacağız.

Çünkü biz biliyoruz ve yıllardır ifade ediyor ki; bu ülkede insanların derdi ortaktır, huzur, barış ve refah istiyor herkes, emeğinin karşılığını almak istiyor, adalet istiyor, insan onuruna yaraşır şekilde bu ülkede hayat sürmek istiyor; yersiz ve faydasız tartışmaların bu sorunların ve taleplerin üzerini örtmesine kesinlikle göz yummayacağız.

Saadet Partisi, Türkiye Siyasetinin Anahtar Partisi'dir. Tüm bu gelişmeler karşısında her geçen gün omuzlarımızdaki yük ve sırtımıza yüklenen sorumluluk daha da artmaktadır.

Sorunların çözümü ancak ve ancak Saadet Partisi kadrolarının iş başına gelmesi ile mümkündür ve bu hakikat gün geçtikçe toplumun tüm kesimleri tarafından çok daha iyi anlaşılmaktadır.

Umut biziz ve çare bizdedir! Dün olduğu gibi bugün de yine Saadet Partisi, anahtar-kilit partidir. Dün de böyle idi, bugün de yine öyledir. Atacağımız her adım, alacağımız her karar ülkenin gidişatını değiştirmeye matuftur.

İnsanlar Bizi Bekliyor. Anadolu'nun tüm şehirlerinde insanların gözü her zamankinden çok bizim üzerimizdedir. Yapacağımız işlere, kuracağımız cümlelere her zamankinden çok kulak kesilmiş vaziyettedir insanlar.

Evinin kirasını ve faturalarını dahi ödeyemez duruma gelen insanlar, ekmek teknesini kapatmak zorunda kalan esnafımız, alın terinin karşılığını alamayan emekçiler, torpil nedeniyle atanamayan ve hakkı yenen gençlerimiz, çocuğunun beslenmesine ne koyacağını kara kara düşünen anneler, eve gelirken eli boş gelmenin hüznü nedeniyle kahrolan babalar, torununa 5-10 lira harçlık dahi veremeyen emeklilerimiz, adliyelerin koridorlarında yıllardır adalet arayan mazlumlar, mağdurlar... Hepsinin ama hepsinin umudu biziz ve sorumlulukları bizim omuzlarımızdadır!

Bu şuurla, canla başla çalışacağız; kaybedecek tek bir saniyemiz, boşa sarf edecek tek bir cümlemizin olmadığının idrakiyle, sonuç alıcı hamleler yapacağız.

Biz kimiz ve ne için mücadele ediyoruz? Yorulduğumuzda, umutsuzluğa kapıldığımızda, en yakınlarımıza bile bir şeyleri anlatamadığımızı düşündüğümüz anlarda işte bu sorular aklımıza gelecek ve azim, inanç ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.

Biz Saadet Partisi'yiz, yarım asrı geride bırakan tertemiz bir siyasi geçmişimiz var, icraatlerimiz var, bilinçli ve çalışkan kadrolarımız var, inancımız ve kararlılığımız var!

Gözlerimizi açıp etrafa baktığımızda, derdiyle dertleneceğimiz birçok insan var. Kapalı devre yayın yapmayacağız. Yankı odasında, biz bize oturup konuşamayız. Evliyasından da eşkiyasından da sorumlu olduğumuz toplumumuzun bütün kesimlerine, inancı ve yaşantısı ne olursa olsun ulaşmak, dinlemek ve anlamak gibi bir sorumluluk ile buradayız.

İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır. Biz herkes için  hak ve adaleti önceleyen, her insanın, her canlının, her varlığın hayrı ve iyiliği için çalışan bir siyasi partiyiz.

Muhatabımız insandır.  İnsana değil zulme karşıyız.

Bizim tüm Anadolu’da ve Konya’da kapısına gitmeyeceğimiz parti, dernek, vakıf, sendika, cemaat, kanaat önderi, gazeteci, aydın, sanatçı yoktur. Biz herkesin saadetini istiyoruz.

Her kapıya gideceğiz, her insana ulaşacağız.

Bu kapıya herkes gelir mi? Allah bilir. Gelirler ya da gelmezler. Ancak Biz her kapıya gitmekle mükellefiz.  Biz her insana ulaşmakla mükellefiz.

İnsanlara gidip de ne yapacağız?

Hemen ve önce Kendimizi anlatacağız. Hayır efendim. Önce tanış olacağız. Muhatabımızı dinleyeceğiz. Onun derdini ve düşüncesini öğreneceğiz. Hemdert olacağız. Varsa Haksızlığa uğradığı bir konu, sesine ses olacağız. Güvenini kazanacağız. Birlikte çözüm arayacağız. Bizim partimizden olsun ya da olmasın, insanların hak ve adalet arayışlarında yanlarında duracağız. Elbette yerinde ve kıvamında davamızı ve partimizi anlatıp, beraber yol yürümenin gayretinde olacağız.

Ve biz biliyor ve inanıyoruz ki, Cenab-ı Allah hiçbir emeği zayi etmemiştir ve etmeyecektir! Çalışmalarımızın karşılığını en yakın zamanda alacağız; yeter ki etkili çalışalım, yeter ki verimli çalışalım, doğru hamleleri yapalım;

Allah'ın izniyle bu aziz millet, Saadet Partisi'ni yetkilendirecektir. Saadet Partisi, Meclis'te de, ülke yönetiminde de en güçlü şekilde yer alacaktır. Ancak bu zulme ve haksızlıklara ortak olarak, olmayacaktır.

Saadet Partisi kadroları olarak "Yaşanabilir Türkiye", "Yeniden Büyük Türkiye" ve "Yeni Bir Dünya"nın mümkün olduğuna inanıyoruz. Geçmişte Başardık, Bugün Yine Birlikte Başaracağız. Milletimizin menfaatine işler yapmaya devam edeceğiz. Ve inanıyoruz; böyle bir Türkiye'yi 83 milyon insanımızla birlikte inşa edecek, bu başarıyı satır satır hep birlikte yazacağız.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.