Zehirlenmelerin yaşandığı köyde toplu göç başladı
Köyde yaşamaya devam edenler çözüm bulunmasını isteyerek, yaşadıklarını gözyaşları içinde anlattılar.
Bolu merkeze bağlı Yuva köyü Çaydurt Mahallesi'nde Kurban Bayramı’nın son günü itibariyle başlayan zehirlenme vakalarında 1 kişi öldü, 141 kişi de hastanelerde tedavi altına alındı. Hastalardan 115’i yapılan tedavilerinin ardından taburcu edilirken, tedavileri devam edenlerin arasında entübe edilen ve yoğun bakımda yaşam mücadelesi verenlerden iyi haber bekleniyor. Köyde bulunan su depolarında yapılan temizlik ve klorlama çalışmalarının ardından vatandaşların evlerine sular yeniden verilmeye başlamasına rağmen suların içme suyu olarak kullanılmaması isteniyor.
Köyde sessizlik hakim
Zehirlenme vakalarındaki artışlar ve zehirlenen vatandaşların durumları köyde yaşayanları tedirgin ediyor. Şebeke suyunu kullanamayan ve korku dolu günler yaşayan vatandaşlar, köyden şehir merkezine göç etmeye başladı. Sessizliğin hakim olduğu Yuva köyünde kalan vatandaşlar ise tekrar eski günlerine dönmeyi bekliyorlar.
"Elimi suya süremiyorum"
Kanlı ishal ve kusma şikayetiyle gittiği hastanede tedavi gördükten sonra taburcu edilen Fatma Keskinkılıç (70), "İçim rahat değil. Suya elimi bile süremiyorum. Korkuyorum. Hazır suyla banyo yapıyorum. Hazır suyla banyo ne kadar olur. Bunu kim yaptıysa bulunmasını istiyorum. Herkes taşındı. Kimseler yok. Burada kalsalar ne yapacaklar? Pis suyu mu içecekler? Ben de taşınalım diyorum. Ne yapacağımızı ben de bilmiyorum. Ev alsak paramız yok. Ev kirası çok pahalı" dedi.
Gözyaşlarını tutamadı
"Benim gelinim, torunum ölseydi ne yapardım?"
Torunu ve gelininin de hasta olduğunu gözyaşları içinde anlatan Seher Kavcıoğlu (74), "Ben buraya geleli 40 sene oldu. Böyle bir şey görmedim. Ne olacak bu mahallenin hali? Yukarı ve Aşağı Yuva’da bir şey olmuyor da burada neden oluyor? Bunun bir nedeni var. Bir şey yaptılar. Millet kiraya gidiyor. Kiraya gidebilecek var, gidemeyecek var. Ben kiraya gitsem nasıl ödeyeceğim? Karşıdaki komşu gitti. Yukarıdaki gidecek. Kiracı vardı gitti. Milletin çocukları 1 aydır Ankara’da. Benim torunum, gelinim hasta oldu. Hepimiz can taşıyoruz. Benim torunum, gelinim ölseydi ne yapardım? Herkes evini satıp gitmeye karar verdi. Köyden cenaze çıkmış gibi sessiz kaldı. Oğlum sabah işten geldi, banyo yapmadan yattı çocuk. Su gelmiyor. 1 haftadan beridir su yok. Çaypınar köyünde kızım var. Oradan doldurduk suları. Taşıma suyla ne zamana kadar idare edeceğiz?" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.