Son yerel seçimler sonrasında değişen belediyelerde çarşaf çarşaf asılan listedeler de önceki Belediye Başkanlarının bıraktıkları borçları ve yaptıkları kamu harcamalarını gördükçe ve Cuma hutbesinde işittiklerim sonrası ağzımdan dökülen iki kelime oldu: Allah Affetsin inşallah.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve geçtiğimiz Cuma günü okunan “Cuma Hutbesi”nin bir yerinde şöyle deniliyordu:

“Aziz Müslümanlar!

İslam’a göre kamuda görev yapmanın da bir ahlakı vardır. Her şeyden önce kamu hakkının topyekûn bir milletin hakkı olduğunu bilmeliyiz. İster memur isterse amir olalım, görev ve sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirmeliyiz. Devletimize sadakatle bağlı kalmalı, milletimize nezaket ve güler yüzle hizmet etmeliyiz. Adaleti titizlikle ayakta tutmalı, doğruluktan, iyilikten, hak ve hakikatten ayrılmamalıyız. Yüce Rabbimizin, Kim emanete, devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir.”(Âl-i İmrân, 3/161) uyarısını asla unutmamalıyız.”

Tüm dünyanın gıpta ile baktığı Türkiye coğrafyasında beni hem Türk hem de Müslüman olarak dünyaya gelme şerefine eriştiren Rabbime binlerce şükürler olsun ki; 33 yıl 5 ay devlet memuru olarak, 8 yıl 10 ay da özel bir üniversitede idari personel olarak görev yaptıktan sonra kamuya hizmet etmekten emekli oldum. 42 yılı aşkın görev sürem içinde Yüce Allah (c.c) Kuran-ı Keriminde buyurduğu yukarıdaki uyarıyı hiç unutmadım. Elimden geldiğince; Kamu hakkını, hukukunu hep ön planda tuttum. Bilmeyerek bir hata veya kusur işledimse de Allah beni affetsin.

Ülkemizdeki ekonomik durum, dar gelirli vatandaşların, emeklinin memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin içinde bulunduğu şu zor günlerde; bir tarafta lüks ve şatafatlı hayatı yaşayanların, bir tarafta da gittikçe yoksullaşan, evine 1 kg et, tavuk almak için saatlerce kuyruk bekleyen, sebze ve meyveleri pazarlarda tezgâh altlarından toplayan insanların halini göz önüne getirdiğimde bizleri bu hallere düşüren insanları Allah Affetsin.

Zengin daha zengin olmuş, orta direk ortadan kalkmış, fakir daha fakirleşmiş olduğu son yıllarda; bir tarafta kamu zararını karşılamak üzere yapılan zamlar altında ezilen; 10 bin liralık emekli maaşıyla, 17 bin liralık asgari ücretle, geçinmeye çalışanları, kısacası karnını zor doyuran vatandaşlarımızı; bir tarafta da birkaç yerden ballı maaş alan idarecileri, kur garantili tıkır tıkır ödeme alan iş adamlarını, yediğini içtiğini sosyal medyada paylaşan görgüsüzleri düşündükçe; onları Allah Affetsin!

Yıllarca kamuda çalışmış biri olarak rahatlıkla diyebilirim ki; kamuda tasarruf adı altında pek çok karar alındı, genelge yayımlandı. Sonuç alındı mı? Gelinen durum ortada. Bu durum sadece son yirmi yılda değil 40-50 yıldır böyle. Allah’ın ayetleri” ortada iken; ağızlarını açtıklarında dinden imandan, doğruluktan, haktan, hukuktan adaletten bahseden kişilerin kamu zararlarına sebep olanlarını düşündükçe, için bir kez daha dua ettim: Allah affetsin!

İnananlar olarak biliyoruz ki; yaptıklarımızın hesabını vereceğimiz ve karşılığını eksiksiz göreceğimiz ebedi bir ahiret hayatı var. Öyleyse iş ve çalışma hayatımızda helalinden kazanalım, helale harcayalım. Kul ve kamu hakkından sakınalım. Boğazımızdan haram bir lokmanın geçmemesine özen gösterelim. Unutmayalım ki, kendimiz ve ailemizin ihtiyaçlarını helal ve meşru yollardan temin etmek için çalışıp çaba göstermek de ibadettir. Aksine davrananları Allah affetsin!

Yine aynı Cuma hutbesinin sonunda Yüce Rabbimizin şu müjdesiyle umutlandım: “İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilsinler ki biz, güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.” ( Kehf, 18/30)

Elhamdülillah Müslümanım diyebilen her mümin için olduğu gibi ben de Rabbimin bu müjdesine mazhar olmak için bundan sonra da helal kazanç için, halka hizmetin Hakka hizmet olduğu bilinciyle Allah ömür verdiği sürece çalışmaya devam etmek istiyorum. Allah güç kuvvet versin inşallah. Kalın sağlıcakla.