Arık, Konya’da sayı tehlikeli derece arttı
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Fetullah Arık, obruk oluşumu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Obrukların bir tür karstik yeryüzü şekli olduğuna değinen Arık, “Havzadaki mevcut karstlaşma süreçleri ile oluşan çökme dolinleri Konya kapalı Havzası’nda ilk oluştuğu Obruk Platosu’ndaki Kızören çöküntüsüne atfen obruk olarak tanımlanmıştır. Havza’da bu tür karstik çöküntüler çok yaygın olduğundan oluşan her yeni çökme obruk olarak tanımlanmış ve bilimsel literatürde de bu oluşumlar obruk olarak tanımlanmaya başlanmıştır” dedi.
“DEV OBRUKLARIN OLUŞUMUNDA 3 ANA FAKTÖR VARDIR”
Konya’da oluşan dev obrukların sebeplerine de değinen Arık, “Konya ve orta Anadolu’da obruk oluşumunu denetleyen birçok faktör bulunmasına karşın başlıca jeolojik/yapısal jeolojik, litolojik ve hidrojeolojik koşullar olarak özetleyebileceğimiz 3 ana faktörün etkisinden söz edebiliriz. Bunlar; Jeolojik koşullar, Litolojik Koşullar, Hidrojeolojik Koşullardır. Konya İlinde geniş alanlarda yüzeyleyen Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı İnsuyu formasyonu yer yer kırıntılı ara düzeyler içerse de genellikle kireçtaşı, killi kireçtaşı, dolomitik kireçtaşı, killi kireçtaşı ve marnlardan oluşmaktadır. Bölgede Neotektonik dönemde gelişen yaklaşık GD-KB ve GB-KD doğrultulu normal faylarla İnsuyu formasyonunu oluşturan kayaçlar etkilenmiş olup kırılan kayaçlarda fayların konumlarına göre önemli ölçüde yükselmeler ve düşmeler meydana gelmiştir. Konya Kapalı Havzası’nın Karapınar Tuzgölü arasında yeraltı suyu akım yönü genellikle güneyden kuzeye doğrudur. Yağışlı kış mevsiminden sonra COR2R bakımından da zenginleşerek yeraltına süzülen suların etkisiyle yeraltı su seviyesi kısmen yükselmekte, sıcak yaz aylarında evapotranspirasyon (buharlaşma ve terleme) ve tarımsal sulamalar nedeniyle yeniden düşmektedir. İnceleme alanında yeraltı sularında HR2RS seviyesi de yüksek olup HR2RS zayıf asit karakterli kabul edilmektedir. Suların seviyesindeki oynamalar bölgedeki su-kayaç etkileşimini artıran önemli bir faktördür. Bütün bu faktörlerin birlikte etkilemesi sonucu yeraltında yaygın olarak devam etmekte olan iç karstlaşmaya bağlı olarak karbonatlı kayaçlardaki kırık, çatlak ve boşluklar genişleyerek bağlantılı boşluklar ve mağaralar haline gelmektedir” ifadelerine yer verdi.
“YERALTI SU SEVİYESİNİN DÜŞMESİ OBRUK OLUŞUMUNU HIZLANDIRIR”
Kuraklık ve aşırı yeraltı su kullanımı sonucunda gelinen seviyeyi belirten Arık, “1960’lı yıllarda yüzeye oldukça yakın iken devam eden kuraklık ve aşırı yeraltı su kullanımı sonucunda ilk yıllarda birkaç cm olan yeraltı su seviyesi düşümleri 2000’li yıllarda yılda ortalama 1-1.5 m’ye son yıllarda yılda 6-7 metreye ulaşarak günümüzde yeraltı su seviyesi yer yer yüzeyden 60-200 m derine düşmüştür. Aşırı ve kontrolsüz su kullanımı ve yeraltı su seviyesinin düşmesi obruk oluşumunu hızlandırmaktadır. Konya kapalı havzası içinde Konya ili Merkez Meram, Selçuklu ve Karatay ilçeleri ile Akören, Çumra, Karapınar, Eskil, Altınekin, Sarayönü, Kadınhanı ve Cihanbeyli, Aksaray ili Eskil ve Sultanhanı ve çevresinde oldukça geniş bir alanda yayılım gösteren İnsuyu formasyonu içinde özellikle Karapınar-Tuzgölü arasında yoğun olarak polye, uvala, dolin, düden, yarıklar vb. karstik yapılar oluşmaktadır” diye konuştu.
“KONYA’DA SAYI 700’Ü AŞTI”
Obruk oluşumlarının son yıllarda tehlikeyi artırdığına değinen Başkan Arık, “Karapınar-Eskil arasındaki bölgede geçmişten bu yana obruk oluşumları gerçekleşmesine karşın son yıllarda oluşan obrukların sayısı tehlikeli derecede artmıştır. Geçmişte yeraltı su seviyesinin daha yüksek olması nedeniyle yükseklerde meydana gelen obruklar günümüzde yeraltı su seviyesinin düşmesine bağlı olarak daha düşük alanlarda oluşmaktadır. Dolayısıyla insanların yaşadığı ilçe ve köylerle yayla olarak tanımlanan küçük yerleşim alanları, tarımsal alanlar, önemli karayolları ve enerji yatırım alanlarında obruklar oluşmaya başlamıştır. Kuraklık ve aşırı yeraltı suyu kullanımı sonucunda 2000’li yıllardan sonra obruk oluşumları çoğalmış olup bölgede 2017 yılı sonu itibariyle 299 obruk oluşumu tespit edilirken 2018’de 19 ve 2019’da 20’nin üzerinde ve 2020’de 20’nin üzerinde yeni obruk oluşmuştur. Konya İl sınırları içinde 2020 yılı sonu itibariyle Karapınar’da 640, Çumra’da 23, Karatay’da 15, Akören’de 5, Bozkır’da 2, Kadınhanı’nda 2, Selçuklu’da 2, Ereğli’de 2, Cihanbeyli’de 2, Sarayönü’nde 1, obruk tespit edilmiştir. Karaman, Aksaray ve diğer iller dahil edildiğinde obruk sayısı 700’ü aşmıştır” dedi.
“BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU KARAPINAR’DA”
İlerleyen zaman diliminde obruk oluşumlarının beklendiğine vurgu yapan Başkan Arık özellikle Karapınar bölgesinin obruk oluşumuna meyilli olduğunu aktardı. Arık, “Konya’da başta Karapınar ve Çumra olmak üzere özellikle İnsuyu formasyonunun ve daha genç gölsel birimlerin yayılımı gösterdiği Akören, Bozkır, Karatay, Altınekin, Cihanbeyli, Sarayönü, Kadınhanı, Kulu, Çeltik ve Yunak ilçelerinde obruk oluşumları beklenmektedir. Ancak obrukların büyük bir çoğunluğunun halen Karapınar ilçe sınırları içinde oluştuğunu göz önünde bulundurmak gerekmektedir” şeklinde konuştu.
“AZ SU TÜKETEN BİTKİLERİN ÜRETİLMESİ TEŞVİK EDİLMELİ”
“Obruk doğal jeolojik, litolojik ve hidrojeolojik süreçlerle gelişen doğa olaylarıdır. Obrukların oluşacakları yerler bilimsel, jeolojik, jeoteknik, jeofiziksel ve uzaktan algılama yöntemleri ile belirlenebilmektedir” diyen Arık, “Obrukların ne zaman çökeceğini kestirmek çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Örtü kayanın kalınlığının 20 metrenin altına düşmesi obruk oluşumunun her an gerçekleşebileceği anlamına gelmektedir. Obrukların günümüzde tehlikeli hale gelmesinin nedeni insanların yaşadığı yerlerde veya tarımsal alanlar, önemli ulaşım ağları ve yatırım alanlarında da oluşmaya başlamasıdır. Oluşumunda etken olan iklim, kuraklık, litolojik özellikler ve hidrokimyasal özellikleri kontrol etmek mümkün değildir. Kontrol edilebilecek en önemli faktör aşırı ve kontrolsüz yeraltı suyu kullanımıdır. Yeraltı suyu kullanımı durdurulsa dahi obruk oluşumları devam edecektir. Su kullanımının azaltılması obruk oluşum sayısında meydana gelen aşırı artışları yavaşlatabilecektir. Yeraltında tespit edilen boşluk, erime zonu, kırık ve çatlaklar birçok farklı ve pahalı mühendislik yöntemleri kullanılarak çözümlenebilmektedir. Ancak risk yönetiminde en başta gelen önlem riskten kaçınmaktır. Dolayısıyla obruk riski bulunan alanlarda halkın bilinçlendirilmesi, obruk oluşumunun belirteçlerinin iyi tanıtılması, yeraltı suyu kullanımının azaltılması için daha az su tüketen bitkilerin üretilmesinin teşviki, verimli su kullanımı gibi önlemeler daha etkili olacaktır” ifadelerine yer verdi. (AYŞEGÜL ERTUL)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.