İran'da Türkiye gümrükleri aleyhine çıkan haberler ikili ticarete zarar veriyor

İran'da Türkiye gümrükleri aleyhine çıkan haberler ikili ticarete zarar veriyor

DEİK Türkiye-İran İş Konseyi Başkanı Osman Aksoy, "Son dönemde İran medyasında Türkiye gümrüklerinde yapılan yasal ve rutin uygulamalarla ilgili birtakım suçlayıcı açıklamalar yer almakta. Bunlar iki ülke ticari ilişkilerine zarar veriyor." dedi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-İran İş Konseyi Başkanı Osman Aksoy, AA muhabirinin Türkiye-İran ticari ilişkileri ve İran'a uygulanan ekonomik yaptırımlara ilişkin sorularını yanıtladı.

İki ülke gümrüklerinde işlerin normal seyrinde devam ettiğini vurgulayan Aksoy, şunları söyledi:

"Son dönemde İran medyasında ve sosyal medyada Türkiye gümrüklerinde yapılan yasal ve rutin uygulamalarla ilgili ülkemize karşı bir takım suçlayıcı açıklamalar, olumsuz haberler yer almaktadır. Bu açıklamalar ve haberler bizi ziyadesiyle üzmektedir. İki ülke ticari ilişkilerine bir faydası olmadığı gibi bilakis zarar veriyor. Gümrük idarelerimiz yasalara uygun bir şekilde görevlerini yapıyor. İş insanları olarak, gümrük idareleri ya da diğer devlet kurumlarındaki işlerin aksamadan yürümesi için işlerimizi, belgelerimizi eksiksiz hazırlamalıyız. Gümrük ya da devlet işleri her ülke bazında farklılıklar gösterebilmekte. İş insanlarına tavsiyem, bu işlere başlanmadan bir kontrol listesinin olması ki gümrüklerde ya da resmi makamlarda işleri beklemesin ya da zarar görmesin."

Aksoy, Türkiye’ye ihracat veya transit ticaret yapmak isteyen İranlı firmalara yönelik ise, "Türkiye’nin mevzuatlarına ve uluslararası kurallara uygun şekilde hareket etmek zorundalar. İran’daki firma sahiplerinin ve yetkililerinin, yaşanan herhangi bir problemle ilgili daima eksiksiz ve en doğru şekilde bilgilendirilmesi gerekir. Bütün önlem ve belgelerin tam olmasına rağmen birtakım sorunların oluşması durumunda da, Türkiye-İran İş Konseyi olarak, problemlerin çözülmesi için gayret göstereceğiz." diye konuştu.

Salgının ikili ticarete etkilerine değinen Aksoy, "Türkiye-İran kara yolu sınır kapıları 23 Şubat tarihinde kapatıldı. İran’a nakliye ve İran üzerinden yapılan transit sevkiyat çok olumsuz bir şekilde etkilendi. Firmalar mal gönderemez hale geldi. Sadece demir yolu üzerinden kısıtlı miktarda sevkiyat yapılabildi. Sonunda 4 Haziran'da kapılar açıldı ve işler normale döndü. Yine salgın dolayısıyla iki ülke arasında seyahat de bir hayli zorlaştı ve zaman zaman imkansız hale geldi. Son aylarda ise seyahat biraz daha kolaylaştı. THY, düzenli şekilde Tahran seferlerine başladı." yorumunu yaptı.

"Türk iş insanları İran'a ilaç ihraç edebilir"

İran'ın, yaklaşık 40 senedir çeşitli yaptırımlara maruz kaldığını anımsatan Aksoy, "Özellikle Mayıs 2018‘de ağırlaşan ABD yaptırımları bugüne kadar İran’a yapılan yaptırımlarının en şiddetlisi oldu. 2019 yılı mayıs ayına gelinceye kadar İran öyle veya böyle petrol, petrol ürünleri ve petrokimya ürünleri ihraç edebiliyordu. Mayıs 2019’da ise İran’ın petrol sektörü tamamen yaptırım kapsamına alınarak, petrol ve petrokimya ürünlerini ihraç edemez hale geldi." dedi. 

Aksoy, İran’ın ihracatının büyük bölümünün yaptırım uygulanan bu kalemlerden oluştuğunu belirterek, "10 Ocak 2020'de İran’daki imalat, tekstil, madencilik ve inşaat sektörleri de yaptırım kapsamına alındı. Başlamış ve devam eden işler için tanınan 90 günlük geçiş dönemi sonunda yaptırımlar 9 Nisan tarihinde yürürlüğe girdi. Son olarak da 8 Ekim’de İran’ın finans sektörü yaptırım kapsamına alındı. Yaptırım kapsamında olmayan İran bankası kalmadı." diye konuştu.

İran’a uygulanan mevcut yaptırımların bugüne kadar dünyada bilinen en ağır yaptırımlar olduğunu vurgulayan Aksoy, şöyle konuştu:

"Hali hazırda tarımsal ürünler, ilaç, medikal ekipman, temizlik ürünleri, hijyen ürünleri, sabun, el dezenfektanı, solunum cihazı, vantilatör, iş güvenliği ekipmanı sektörleri yaptırım hükümlerinin bir çoğunun dışında. Ancak bu sektörlere mal ve hizmet sağlayanlar, İranlı müşterilerinin ürettiği ürünlerin İran içinde kullanıldığından ve ihraç edilmediğinden emin olmalı. Son derece kısıtlanmış bir çalışma alanı kalıyor. Türk firmalar için gıda, hijyen, kağıt ve orman ürünleri sektörü için halen büyük bir potansiyel bulunuyor. İlaç için de karşımızda oldukça elverişli bir pazar var. İki ülke arasında yapılacak görüşmelerle, ilaç alımında uygulanan standartlar üzerinde bir mutabakata varılması durumunda İran’a ciddi miktarda ilaç ihraç edebiliriz."

"İran geçen yıldan bu yana petrol ihraç edemez durumda"

Yaptırımlar nedeniyle geçen yılın mayıs ayından bu yana İran'ın, petrol ve petrokimya ürünlerini ihraç edemez durumda olduğunu hatırlatan Aksoy, "Dövize erişimi ise bir hayli zorlaştı. Önceki yıllardan kalan döviz rezervleri de çok azaldı. İran’da, 2012 yılından bu yana resmi kurdan döviz almak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Sadece çok acil ve hayati ilaç, ilaç hammaddesi ile temel gıdalar için resmi kurdan döviz tahsisatı yapılabiliyor." dedi.

Aksoy, güncel uygulamaya ilişkin, "Resmi kur ile serbest piyasa kurları iyice birbirlerine yaklaştı. İran Merkez Bankası’nın web sayfasında görülen 1 USD=42.000 IRR birçok ürünün ithalatında kullanılmamakta, ithalat için çok daha yüksek kurlardan döviz temin edilmekte. Resmi döviz kuru İran halkı için bir şey ifade etmiyor, dolayısıyla ikinci öncelikli bir konu. Esas olan dövize erişim. İranlı ithalatçılar, ihtiyacı olan dövizi temin etmekte çok zorluk yaşıyor. İran’a ihracat yapan firmalarımızın tahsil kapasitesi yaptırımlardan çok fazla etkilendi." diye konuştu.

Salgının iki ülke ticaretini yaptırımlara ek olarak ekstra etkilediğini vurgulayan Aksoy, "Esas problem, İran’a uygulanan yaptırımlardan kaynaklanıyor. Halen pek çok ürün yaptırım kapsamında. İran, petrol ve petrokimya ürünleri ihraç edemez durumda. Dövize erişim de aynı şekilde son derece zor. Öne çıkan temel problem budur. Salgının ekonomik ve ticari etkileri, bu tablonun yanında ikinci planda kalıyor." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'nin avantajlı durumu var"

İran'ın, petrol sektöründe ihracat yaparak ithalatını finanse etme imkanına sahip olması gerektiğini belirten Aksoy, "Bu açıdan Türkiye’nin çok farklı ve avantajlı bir durumu var. İran’dan doğalgaz alımı yaptırıma tabi değil. 2018’de 2,4 milyar dolar, 2019’da 2,7 milyar dolar ve son olarak 2020’nin ilk on ayında da 1,7 milyar dolar seviyelerinde Türkiye’den İran’a ihracat yapıldı." şeklinde konuştu.

İran'a ticaret yapmak isteyen iş insanları için tavsiyelerde bulunan Aksoy, şöyle konuştu:

"İran’da ticaret yapmak oldukça zor. Çünkü iki ülkenin gelenekleri ve iş yapma anlayışları arasında ciddi farklar var. Yaptırımların olumsuz sonuçları da işlerin düzgün bir şekilde yürümesini son derece olumsuz etkiliyor. İran’da veya İran'la iş yapmak isteyenlerin, ülkenin mevzuatını çok iyi bilmesi gerek. İş insanlarının, hukuki yardım almaları yerinde bir karar olacaktır ve bence kesinlikle gereklidir. Önemli resmi ve ticari konuları, tek bir kaynak ile yetinmeden, birkaç uzmandan doğrulatarak ilerlemek gerekiyor. Ümidimiz, yaptırımların bir an önce sona ermesi ve ticaretimizin eski günlerine dönmesi ile birlikte iki ülke Cumhurbaşkanları tarafından ortaya konulan yıllık 25-30 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşılmasıdır."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.