Sene sonu değerlendirmesinde Bahattin Ertuğrul bir eğitim ve öğretim döneminin daha çözülmeyen sorunlarla dolu bir yıl olarak geçtiğini ifade ederek, “Acısı tatlısıyla ama aslında çözülemeyen sorunlarla dolu bir eğitim öğretim yılını bitirdik. Bu dönemde yaşanılan hiçbir soruna çözüm getirmeyen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yine bu yılda sınıfta kalmıştır. Yeni müfredat, ÖMK, eğitim emekçilerine uygulanan şiddet, taşımalı eğitim bu sorunlar yumağının başında gelmektedir. Yeni ÖMK Yasası, öğretmeni kısıtlayan ve alanını daraltan bir yasa tasarısıdır. Akademi, üniversite eğitimi almamış insanlar için, öğretmen adayını elemeyi amaçlayan uyduruk bir yapıdan ileriye geçemeyecektir. Eğitim emekçisine danışılmadan hazırlanan bu ÖMK yasa tasarısını kabul etmiyoruz.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla açıklanan eğitim taslağı bu işin bileşenlerine danışılmadan hazırlanmış, yetersiz ve iyi niyet taşımamaktadır. Taslakta yer alan ortak metin ve ders programlarının içeriklerinde bilime, özgür düşünmeye, sorgulamaya, cumhuriyet rejimine çağdaş ve laik eğitim sistemine aykırı temel ifadeler ve tanımlamalar olduğu görülmüştür. Her şeyden önce T.C. Anayasası’na ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun temel ilkelerine birçok açıdan aykırılık ve uyumsuzluk gösteren eğitim programı taslağının kabul edilmesi mümkün değildir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesiller yetiştirme hedefinin yerine ‘aklıselim, kalbi selim, fikri selim’ nesiller yetiştirme hedefine yer veren, eğitim programının adında özellikle cumhuriyet ifadesini kullanmayan, bir eğitim modelinin aslında ne amaçladığı ortadadır. Gençlerimiz üniversite eğitimlerini yarıda bırakmaktadır, bunun en büyük nedeni yarına dair umutlarının olmaması ve ekonomik zorluklardır. Bütün zorluklara rağmen, okul ve KPSS cenderesinden geçen gençlerimiz mülakat denen haksız bir uygulamayla karşılaşmaktadır. Umutların asıl söndüğü yer de bu garabet mülakatlardır. Yıllardır devam eden öğretmen şiddetine asla caydırıcı bir çözüm bulunmamış olması, olayların artarak devam etmesine neden olmakta ve öğretmenler can güvenliğinin olmadığı şartlar altında öğrenci yetiştirmeye çalışmaktadır. Adalet Bakanlığı bu konuda bir an önce düzenlemeye gitmeli ve bu tür olayların yaşanmasına izin vermemelidir. Aksi halde ne okullar okul olur, ne de öğretmenlik mesleği hak ettiği saygı ve değeri görür” dedi.
Öğrenciler okula aç gidip, eve aç geldiler
Taşımalı öğrencilere verilen öğlen yemekleriyle ilgili çok şikâyetin geldiğine dikkat çeken Bahattin Ertuğrul, “Taşımalı eğitim büyük sorunlardan olmaya devam etmektedir. MEB taşıma şirketlerin eline düşmüş ve onların insafına kalmıştır. Taşımalı öğrencilere verilen öğlen yemeklerinden çok fazla şikâyet gelmektedir. Çoğu yemeğin yenmeyecek halde olduğu söylenmektedir. Konya Selçuklu ’da bir okulda taşımalı öğrencilere yemek olarak iki adet bisküvi ve bir adet meyve suyu verilmiştir. Bunlarla gelişim çağındaki bir çocuğun doymayacağı açıktır. Kısacası çocuklarımız okulda aç kalmaktadırlar. En acı tarafı da şikâyetler göz ardı edilmekte, yetkili merciler sessiz kalmaktadırlar. Bu durumda gösteriyor ki, öğrenciler okulu aç giderek, evlerine de aç olarak dönüyorlar. Çocuklarımız geleceğimizdir, unutulmaması gereken de budur. Çocuklarımıza sahip çıkarak, beslenebilecekleri daha sağlıklı öğlen yemekleri verilmelidir” diye konuştu.
