Hububat alım fiyatları ne zaman açıklanacak?
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Bayraktar, “Alım fiyatları yeni bakanı bekliyor ama hasat bakan beklemez. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için üreticilerimizin refah payı gözetilerek maliyetlerini karşılayacak alım fiyatları ivedilikle açıklanmalıdır” dedi.
TZOB 28. Olağan Genel Kurulu, Ankara’da bir otelde bugün başladı. Toplantıya katılarak bir konuşma gerçekleştiren TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hedeflerinin çiftçilerin refahını yükseltmek ve milli gelirden daha fazla pay almasını sağlamak olduğunu dile getirdi. Bayraktar, gelinen noktada gıda güvencesinin sağlanmasının her ülke için en öncelikli hedeflerinden biri haline geldiğini vurguladı.
Bayraktar, üreticilerin maliyetinin arttığını, tarımsal üretim yetersizliğinin arz açıklarını artırmaya başladığını belirterek, “Bu ortamda üreticilerimiz 85 milyonluk ülke nüfusuna gıda sağlamakla kalmıyor, 5 milyonu aşkın sığınmacı, mülteci ve yabancıyı, 45-50 milyon turisti de besliyor. Ekonominin hemen tüm sektörlerinin katma değer ve istihdam oluşturmasına yardımcı oluyor, krizlerde ise ekonomik ve sosyal açıdan tam bir tampon vazifesi görüyor. Artık onların kıymetini bilmemiz lazım, birikmiş sorunlarını bir an önce çözmemiz gerekiyor. Yoksa bugünleri de mumla ararız” dedi.
Herkesin çiftçiye karşı vefalı olması gerektiğini söyleyen Bayraktar, “Bu ülkede yaşayan herkes bu ülkenin ve bu ülkede üretim yaparak insanımızı namerde muhtaç etmeyen çok değerli çiftçilerimizin kadrini ve kıymetini bilmek zorundadır” diye konuştu.
Bayraktar, doğal afetlerin tarıma zararına işaret ederek, “Aşırı yağış ve sıcaklık, dolu, don, fırtına ve kuraklık gibi meteorolojik afetlere sıklıkla şahit olurken, heyelan ve deprem gibi jeolojik afetler, salgın ve orman yangını gibi biyolojik afetler ve göçler savaşlar gibi sosyal afetler de yakamızı bırakmıyor” ifadelerini kullandı.
“Tarım toprakları rant uğruna imara açılmamalıdır”
Bitkisel üretim sezonuna başlanan bugünlerde Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği bölgelerin daha çok desteklenmesi gerektiğini kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti:
“Başta makine ve ekipmanlar olmak üzere kullanacakları girdiler eksiksiz sağlanmalı, tarımsal faaliyetlerde üreticilerimizi geri getirecek ve istihdam sağlayacak önlemler alınmalıdır. Depremde yıkılan tarımsal sanayi işletmeleri en geç hasat sonuna kadar üretime hazır hale getirilmelidir. Tarım arazilerinin imara açılmasının önüne geçilmelidir. Tarım toprakları rant uğruna imara açılmamalıdır.”
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, önlem alınmazsa Türkiye’nin su kaynaklarının hızla kuruyacağını, gıda güvenliğinin tehlikeye gireceğini ve insanların gıdaya erişiminin zorlaşacağını vurgulayarak, su yönetimi politikalarının hızla hayata geçirilmesi ve mevcut sistemin değiştirilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Musibetleri görüp daha sonra önlem alma lüksünün kalmadığının altını çizen Bayraktar, “Acil olarak açık sistemlerden kapalı sulama sistemlerine geçilmeli, daha az su isteyen kurak bölgelerin ekolojisine uygun ürünlerin yetiştirilmesi teşvik edilmelidir. Yağmur suyunun toplanması ve gri suyun stratejik olarak yeniden kullanılması su tüketimini azaltacaktır” dedi.
“Mazotta KDV ve ÖTV’de, diğer girdi fiyatlarında da KDV’de indirim yapılmasını istiyoruz”
Bayraktar, gübre, zirai ilaç, yem ham maddeleri ve mazottaki yüksek fiyat artışları nedeniyle çiftçilerin bir kısmının girdi kullanımını azalttığını aktararak, şunları kaydetti:
“Haliyle verim düştü. Verim düşüklüğü ve girdi fiyatlarının yüksekliği maliyet artışlarını getirdi. Neticede ürün fiyatları arttı. Çiftçimizin tarlada kalabilmesi için temel girdi fiyatları makul düzeylere çekilmelidir. Mazotta KDV ve ÖTV’de, diğer girdi fiyatlarında da KDV’de indirim yapılmasını istiyoruz. Son yıllarda arka arkaya yapılan yapılandırmalarda kullanılan faiz oranları daha da yüksektir. Oranların düşürülmesi üreticinin geri ödeme gücünü artıracaktır. Borç yükü artmış ve 406 milyar liraya ulaşmıştır.”
Bankalarda vadesi geçen borcun gerçek rakamı yansıtmadığını ifade eden Bayraktar, “Olay şudur; üreticilerimiz borcun sadece faizini yatırıyor, borç ödenmiş görünüyor. Halbuki borç ödenmiyor, devam ediyor. Gerçek budur, kendimizi kandırmayalım. Çiftçimizi bu borç sarmalından kurtarmanın yolu faizlerin silinmesi ve anaparanın yapılandırılmasıdır” diye konuştu.
Bayraktar, ürün maliyetlerinin düşürülmesi için öncelikle girdi fiyatlarının düşürülmesi gerektiğini anlatarak, “Ayrıca üreticiden tüketiciye kadar ulaşan zincirin ürün maliyetine etkisi azaltılmalıdır. Diğer yandan, tarım ve gıda ürünleri fiyatlarındaki artışlar doğrudan üreticiye yansımıyor. Artan fiyatlar üretici ile tüketici arasındaki fiyat makasının açılmasına sebep oluyor. Dolayısıyla artan fiyatlardan yararlanamayan üreticilerimiz bir de artan aşırı fiyat dalgalanmalarından olumsuz etkileniyor” dedi.
“Ürün fiyatlarını baskılayarak enflasyonu düşüremeyiz”
Gıda fiyatlarındaki artışın çözümünün tarım sektörü olduğuna işaret eden Bayraktar, şunları aktardı:
“Bu nedenle tarım sektörüne özen göstererek, stratejik sıfatını ön plana çıkaracak çalışmalar yapmalıyız. Bu bağlamda, ihtiyaçları karşılamak için politika araçları belirlenmeli, çözümler üretilmelidir. Ürün fiyatlarını baskılayarak enflasyonu düşüremeyiz. Üretici fiyatlarını baskılama yanlış bir politika aracı seçimidir. Yine ihracata kısıtlama getirme kısa vadede sonuca ulaşsa da orta ve uzun vadede ihracat pazarlarının kaybedilmesine ve ürün arzının azalmasına neden olacaktır. Her şeyden önce, tarımsal potansiyeli oldukça yüksek bir Türkiye’ye aşırı oranda gıda fiyat artışı yakışmamaktadır. Bir zamanlar uygulanan ithalatla fiyatları terbiye etme devri de geri kaldı. Artık paranız olsa bile ithalat yapamıyorsunuz. Neticede artık tarımsal üretimde en üst yeterlilik oranına kavuşmak gereği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, üretimde atıl kapasite en aza indirilmeli ve verimin artırılması ile üretim potansiyelinin istenen düzeyde kullanılması, gıda enflasyonu riskinin azaltılmasında önemli bir araç olacaktır.”
2023 yılı için 150 milyar dolarlık hasıla ve 40 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini hatırlatan Bayraktar, dile getirdikleri sorunların çözülemediği, dolayısıyla hedeflere ulaşılamadığını kaydederek, üreticinin üretimi bıraktığı taktirde gıda fiyatlarının daha da yükseleceğini, herkesin bundan zarar görebileceğini söyledi.
“Hakkaniyetsizlik giderilmeli, prim ödeme gün sayısı düşürülmelidir”
Tarım BAĞ-KUR konusunda, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması için gerekli düzenlemelerin yapılarak çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu:
“Diğer sigortalılar 20 yıl prim ödemesi yaparak emekli olabiliyorken, üreticilerimiz 9 bin gün yani 25 yıl prim ödeyerek emeklilik hakkı kazanıyor. Bu hakkaniyetsizlik giderilmeli, prim ödeme gün sayısı düşürülmelidir. Ayrıca çiftçilerimizin halen ödemekte oldukları prim borçları çok yüksek olduğundan, üyelerimiz ödeme zorluğu çekiyorlar. Sosyal Güvenlik Kurumu primleri daha makul ve ödenebilir seviyeye çekilmelidir. Muafiyet belgesi ile gelirinin düşük olduğunu belgeleyerek prim ödemesini durduran çiftçilerimizin muafiyette geçen süreleri borçlandırılmalıdır. Tarım BAĞ-KUR primi durdurulan çiftçilerimiz yapılandırma ile ihya kapsamına alınmalıdır. Üreticilerimizin emeklilik başvuruları sırasında ortaya çıkan usul eksikliklerinden dolayı Ziraat Odalarına uygulanan idari para cezalarına af getirilmelidir. Çiftçilerimizin bu konudaki kayıplarının telafisi sağlanmalıdır. Halihazırda ise primlerin yüksekliği başta olmak bazı önemli sorunlarımız mevcuttur. Çözümleri için de gerekli girişimlerde bulunmaktayız.”
Bayraktar, ülke hayvancılığının iç üretimin korunarak ve desteklenerek geliştirilebileceğini, bunun için üreticiye güvenerek her türlü desteği verilmesi gerektiğini belirtti.
Üreticinin, devletin vereceği desteklerle ve gümrük vergilerindeki koruyucu önlemlerle birlikte vatandaşların ihtiyacını karşılayabileceğini vurgulayan Bayraktar, “Belli dönemlerdeki üretim artışı da bu görüşü desteklemektedir. Süt sektörü, kırmızı et açısından çok önemlidir. Çünkü besiye alınan materyal oradan gelmektedir. Sütte istikrar sağlanamazsa, kırmızı ette de istikrar sağlanamaz, sürdürülebilir üretim söz konusu olamaz. Bundan dolayı süt/yem paritesi uzmanların söylediği gibi 1,5 olmalıdır” diye konuştu.
Bayraktar, arazi toplulaştırmasıyla üretimdeki etkinliği artırmanın üretim maliyetlerini, tarım ve gıda fiyatlarını düşürmede önemli bir rol oynayacağının altını çizerek, “Şunu da belirtmek isterim ki; buğday, arpa, mercimek gibi temel ürünlerin hasadının başladığı bugünlerde üreticilerimiz emeklerinin karşılığını almak istiyor. Alım fiyatları yeni bakanı bekliyor ama hasat bakan beklemez. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için üreticilerimizin refah payı gözetilerek maliyetlerini karşılayacak alım fiyatları ivedilikle açıklanmalıdır” dedi.
Toplantı çerçevesinde çiftçilerin yaşadığı durumları özetleyen bir sinevizyon gösterimi de yapıldı.
81 ilden gelen 316 delegenin oy kullanacağı Genel Kurul’da, TZOB'un 10 kişiden oluşan Yönetim Kurulu üyeleri seçilecek.
Genel Kurul’da, Ziraat Odası Başkanlığında 20 yıl ve üzerinde hizmeti olan 87 oda başkanına plaket verilecek.
Kaynak:İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.