Sınırları belirlenmemiş teknoloji kullanımı bireyleri ve ailelere tehdit ediyor.
TEKNOLOJİ HAYATIMIZI KOLAYLAŞTIRIYOR AMA OLUMSUZ ÇIKTILARI DA MEVCUT
Sınırları belirlenmemiş teknoloji kullanımı kaygı bozukluğu, depresyon, dikkat eksikliği, tükenmişlik sendromu gibi ruhsal ve davranışsal bozukluklara neden olabiliyor.
İNSANİ BAĞLAR YOK OLUYOR
Eşler arası iletişim, ebeveyn-çocuk ilişkisi her geçen gün yeni ve eskiye göre olumsuz bir boyuta evriliyor.
Yetişkin, genç veya çocuk olmak üzere tüm bireylerde depresyon, kaygı bozuklukları, dikkat eksikliği, uyku problemleri ve tükenmişlik sendromu gibi duygusal, bilişsel, davranışsal ve sosyal çok yönlü işlevsellik alanlarında bozukluk her geçen gün yeni bir anlam kazanıyor.
SEBEBİ BELLİ
internet bağımlılığı, internette oyun oynama bozukluğu, online oyun bağımlılığı, online video/alışveriş/kumar bağımlılığı, akıllı telefon bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, televizyon bağımlılığı vb. gibi çeşitli bağımlılık ve etkileşimler davranış bozukluklarını da beraberinde getiriyor.
SOSYAL ÇEKİLME VE YALNIZLIK HİSSİ
Teknoloji kaynaklı olumsuzluklar bireylerde sosyal çekilme ve yalnızlık hissini tetikliyor. Çünkü dijital platformlarda geçirilen sürenin arttıkça yüzyüze etkileşim azalıyor. Dolayısıyla empati becerileri ve sosyal duyarlılıklar da geri çekiliyor.
GERÇEK YAŞAMDAN KOPMA RİSKİ YÜKSEK
Yüz yüze iletişim yerine sanal ortamları tercih etme ve yalnızlık duygusunda, sosyal içe çekilmede gittikçe spontane ve bilinçsizce pekişen bir durum olarak ortaya çıkıyor.
AİLE BİREYLERİNDE DUYGUSAL İHMAL
Yoğun ekran kullanımının, çiftler arasında duygusal ihmal algısını ortaya çıkarıyor. Ortak zaman geçirme, birlikte konuşma ve empati kurma gibi aileyi bir arada tutan imkanlar azalıyor. Bu da ilişki doyumunun azaltıyor. Duygusal mesafeyi ve duygusal erişilebilirliğin azalmasına zemin hazırlıyor. Dolayısıyla aile ortamında internet, bilgisayar ve cep telefonu kullanımı iletişim eksikliğini, çocukların ise duygusal olarak ihmal edilmiş hissini artırıyor.
KORUNMA YOLLARI
Uzmanlara göre ailenin dağılmasını ve çocukların ruhsal açıdan doygunluğa ulaşması için ilk olarak hayatımızdaki teknolojik sınırları belirlemek gerekiyor. Bu konuda yetişkin aile bireylerinin rol model olması gerekiyor.
İletişim odaklı olunması, dijital okuryazarlık konusuna önem verilmesi de gerekiyor. Anne babanın sadece sınır koymaları değil aynı zamanda duygusal olarak çocuklarının ve birbirlerinin hayatında hem fiziksel hem de psikolojik bir bütünlük halinde var olmaları önemseniyor.
