Konya, Türkiye’de, buğday, şekerpancarı, kuru fasulye, havuç, tavuk yumurtası üretiminde 1. sırada yer alıyor. Ayrıca arpa, nohut, patates, ayçiçeği ve mantar üretiminin yanı sıra et ve süt, süt ürünleri üretiminde de ilk sıralarda bulunuyor.
Konya'nın stratejik öneme sahip tarımsal ürünlerinde ciddi risklerle karşı karşıya kaldıklarını ve zorlu bir sezonu geride bıraktıklarını dile getiren üreticiler“İklim değişikliği, maliyet baskısı ve yetersiz desteklemeler üreticiyi zorluyor, ihracatta da rekabet gücümüzü tehdit ediyor” ifadelerini kullanıyorlar.
MİLYON DOLARLIK İHRACAT
Türkiye’nin gıda alanındaki ticaretinin önemli bir bölümünün karşıladığı Konya'da, başta iklim değişikliği olmak üzere üretimde ve depolamada ciddi sıkıntılar yaratıyor.
Birçok üründe aflatoksin ve okratoksin riskini arttıyor.
Avrupa’dan geri dönen her ürün, sadece firmaları değil, ülkenin prestijini de etkiliyor. Bu nedenle, bu sezon aynı sıkıntıları yaşamamak için üreticiden tüccara, ihracatçıya kadar herkesin aynı hassasiyetle hareket etmesinin şart olduğu belirtiliyor.
KONYALI ÜRETİCİLER DESTEK İSTİYOR
Nisan ayında yaşanan zirai donun üzüm sezonun kaderini değiştirdiğini söyleyen üreticier, “Bazı bölgelerde kayıplar yüzde 100’e kadar çıktı. Eğer o don yaşanmamış olsaydı, belki rekor seviyede bir üretim yılı konuşuyor olacaktık. Ama maalesef geçtiğimiz seneye göre yaklaşık yüzde 20’lik bir rekolte düşüşü söz konusu. Umarım hem üretici için kazançlı hem ihracatçı için rekabet edilebilir bir sezon olur. Bu yıl ekim alanlarımızın yaklaşık yüzde 20 daralması öngörülüyor. Su kaynaklarımız azalıyor, maliyetler artıyor, ama fiyatlar tatmin edici değil. Desteklemeler ise yetersiz. Bu durum üreticiyi pamuktan uzaklaştırıyor. Arz problemi yaşanınca da ithalat kaçınılmaz hale geliyor. Unutmayalım ki, kendi toprağımızda güçlü olduğumuz ürünleri kaybetmek sadece ekonomik bir kayıp değil, stratejik bir risk. Konya ovasında yetişen ürünler sadece tarımsal bir ürün değil, bölgemizin ve ülkemizin geleceği” ifadelerine yer veriyorlar.
GİRDİ MALİYETLERİ
Üreticiler uzun süredir girdi maliyetleri ile kur arasındaki dengesizlikten dolayı sıkıntılı günler yaşadıklarını belirtirken, “Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin haziran ayı verilerine göre, bireysel ve ticari kredilerin toplam tutarı 20 trilyon lirayı aşarak tarihi bir seviyeye ulaştı. Tarım sektörünün kredi hacmi yüzde 1,81 artarak 1 trilyon 65 milyar lirayı geçti, tahsil edilemeyen alacaklar ise 6,7 milyar lirayı buldu. Takipteki alacak miktarının bir yıl içinde yüzde 166 artması, çiftçimizin borç yükünü ve kur şokları ile artan girdi maliyetlerinin yarattığı baskıyı net biçimde ortaya koyuyor” diyorlar.
Fotoğraf: 24 saat