"Çok pozitif bir görüşme yaptık"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile stratejik mekanizma kapsamında "çok pozitif" bir görüşme yaptıklarını söyledi. Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmesinin ardından Türk gazetecilerle bir araya geldi.
Türkiye ve ABD arasındaki stratejik mekanizmanın var olan sorunları çözmeye yönelik olduğunu belirten Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle (bu mekanizma) Biden ile Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın Roma'da yaptığı ikili görüşmede kararlaştırıldı ve amaç ne, aramızda anlaşmazlıklar var, sorunlar var, bu sorunları çözelim. Bunların bir kısmını biraz önce söyledim, özellikle iki tanesini vurguladım. Diğer taraftan ikili ilişkileri, ekonomik ilişkileri nasıl daha ileri götürebiliriz, ayrıca bugün farklı alanlardaki NATO içinde ve ötesinde olan işbirliğini yeni alanlarda nasıl geliştirebiliriz. Yani sadece işbirliğini geliştirmeye değil sorunların çözülmesine de odaklanacağız bu mekanizma çerçevesinde. Bu anlamda da son derece pozitif bir görüşme gerçekleştiğini size söyleyebilirim. Tabii bu ilk toplantı bakanlar düzeyinde."
İlerde liderler düzeyinde toplantılar da olacağını söyleyen Çavuşoğlu, bu mekanizmanın sonuç odaklı olmasını istediklerini kaydetti.
Stratejik mekanizma sonuç odaklı olmalı
Daha önceki yol haritaları ve Suriye'nin kuzey doğusunda o zamanki Başkan Yardımcısı Mike Pence'in ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun gelişiyle üzerinde mutabık kalınan ortak açıklamanın uygulanmasında ABD'den kaynaklanan problemler olduğunu, uygulanmadığını ve sözlerinde durmadıklarını hatırlatan Çavuşoğlu, "Bu mekanizmanın sonuç odaklı olmasını istiyoruz." dedi.
"F-16'ların Türkiye'ye verilmesi NATO için de ABD için de önemli"
ABD ile Türkiye arasındaki F-16 satışı konusundaki görüşmeleri de değerlendiren Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"(ABD) Dışişleri Bakanlığının Kongre'den gelen bir mektuba verdiği cevabi bir mektup önemli. F-16'ların Türkiye'ye verilmesinin sadece Türkiye için değil, bir müttefik olarak NATO için de ABD için de önemli olduğunu vurguluyor, kısaca söylemek istediği bu. Şu an da teknik düzeyde askerler arasındaki görüşme de son derece olumlu seyrediyor. Tabii ki Kongre üzerinde de çalışılması gerekiyor. Şu ana kadar Kongre'den gelen mesajların genel ekseriyeti de olumlu. Büyükelçiliğimiz de yoğun temas halindeler. En son gelen parlamenter heyet de çok sayıda görüşme gerçekleştirdi ve bunun üzerinde hem Amerikan yönetiminin hem de bizim Kongre üzerinde bu pozitif yaklaşımı devam ettirmek ya da daha da pozitif hala gelmesi için çalışmaları devam ettirmemiz lazım."
"NATO'ya üye olmak isteyen ülkelerin terör örgütlerine destek vermesi kabul edilemez"
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri konusu sorulan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Müttefiklerin ya da aday olmak isteyen ülkelerin bizi hedef alan terör örgütlerine destek vermesi kabul edilemez. Bu sadece siyasi destek de değil. Örneğin İsveç silah da temin ediyor. Neymiş efendim, DEAŞ ile mücadele için bunları veriyorlarmış. Peki bu verdiğiniz silahlarla bize saldırıyorlar. Güvenlik görevlilerimiz, askerimiz, sivil insanlarımız şehit oluyor. Bu silahlarla yapıyorlar. Diğer taraftan tabii ki müttefik olmak isteyen ülkenin ya da müttefiklerin başka bir müttefike karşı savunma ürünleriyle ilgili kısıtlama getirmesi de kabul edilemez. Bu ancak düşman gördüğün bir ülkeye karşı alınacak bir tedbirdir. Şimdi gerekçesi ne, yine bizim PKK ile yaptığımız mücadele. Yani PKK'yı kendilerine daha yakın görüyorlar. Şimdi bu kabul edilebilecek bir şey mi? Diğer taraftan diyelim ki üye oldu, üye olduktan sonra şimdi üye oluncaya kadar Türkiye'nin güvenlik endişelerini karşılayalım ondan sonrasına bakarız yaklaşımı olabilir. Dolayısıyla biz şundan da emin olmak istiyoruz. Gerek şu andaki müttefiklerimizin gerek NATO üyesi olmak isteyen ülkelerin olası bir üyelikten sonra da aynı tutumu sergilemesi gerekiyor. Bunların garantisi olması lazım."
Türkiye'nin meşru endişelerini herkesin kabul ettiğini ifade eden Çavuşoğlu, bunu sözde değil uygulamada görmek istediklerini ve bunun sadece İsveç ve Finlandiya için değil diğer müttefikler için de geçerli bir şart olduğunu söyledi.
"ABD'nin PKK ile YPG'ye Suriye'de desteği kesmesi lazım"
Bu güvenlik garantilerinin ABD'den istenip istenmediği sorusuna ise Çavuşoğlu şu yanıtı verdi:
"Biz Amerika'dan niye garanti isteyelim. Amerika'dan istediğimiz şu, sen de müttefiksin, biraz önce bahsettiğimiz ürünler dahil, CAATSA yaptırımları dahil, bunların artık tersine çevrilmesi gerekiyor. Amerika'nın kendisinin de PKK ile YPG'ye Suriye'de desteği kesmesi lazım. DEAŞ ile mücadele kisvesine kimse inanmıyor. Biz de inanmıyoruz, toplum da inanmıyor. Kendileri de biliyorlar zaten.Yani bunların Suriye'yi bölme ajandasına destek verilmemesi gerekiyor."
Çavuşoğlu, NATO Genel Sekreteri'nin de bu yönde bir çabası olduğunu ve müttefikler arasında böyle yaptırımlar olmaması gerektiğini söylediğini aktardı.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın ikili görüşmede, "Türkiye'nin güvenlik endişelerinin giderilmesi için gerekli mesajları vereceklerini" söylediğini belirten Çavuşoğlu, bunu Berlin'de ve daha sonra da birçok müttefikten duyduklarını kaydetti.
Türkiye ile işbirliği yapmanın öneminin gerek küresel barış için gerekse önce Kovid-19 ve sonrasında Ukrayna'daki savaş sebebiyle özellikle gıda güvenliği konusunda herkes tarafından görüldüğünü söyleyen Çavuşoğlu, "Bunu ABD'de görüyor, yanı başımızdaki Avrupa Birliği ülkeleri de görüyor." dedi.
- "ABD ile ilişkiler, İsrail ile normalleşmeye indirgenemez"
Türkiye'ni İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesinin Amerikan Yahudi toplumuna pozitif etkisinin olduğunu belirten Çavuşoğlu, ABD ile ilişkilerin ise sadece buna indirgenmesinin, İsrail ile normalleşmeye bağlanmasının doğru olmadığını söyledi.
Yunanistan ve Kıbrıs konusuna ilişkin ise Çavuşoğlu, "Tüm dünya biliyor, kim nerede alkışlanırsa alkışlansın (Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in ABD Kongresinde alkışlanması) BM de çok iyi biliyor, bugüne kadar 55 yıldır, tüm planları, tüm çözüm önerilerini reddeden Rum tarafı oldu. Bu bir gerçeği değiştirmez. Annan planını kimin reddettiği herkes tarafından biliniyor. Crans Montana'da masayı kimin devirdiğini herkes biliyor. O yüzden kimin nerede alkışlandığı önemli değil. Amerikan Kongresinde konuşan herkes ayakta alkışlanıyor. Biz NATO ile birlikte gittiğimiz zaman da gördük. Bu bir gelenektir, olabilir, bundan da gocunacak bir şeyimiz yok." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu görüşmede Blinken'a Kıbrıs konusunda ve Yunanistan ve Türkiye politikalarında ABD'nin önceden denge gözettiğini ama son zamanlarda bu dengeyi kaybettiğini, bu dengeyi korumaları gerektiğini söylediğini, Blinken'ın da kendisine bu dengeyi koruyacakları cevabı verdiğini ifade etti.
Biden yönetimini samimi bulup bulunmadığı sorulan Çavuşoğlu, "Ben kimsenin samimiyet testini yapmam ama sözlerinde durmadıklarında da açıkça söyleriz. Dolayısıyla onu samimi buluyoruz, bunu bulmuyoruz demek doğru değil. Bir süreç başlattık. Stratejik mekanizma teklifi de Biden'dan geldi. Herhalde samimi ki bu teklifi yaptı ama samimiyeti ne zaman göreceğiz, uygulamada göreceğiz." dedi.
Halkbank davası konusunun ise tamamen siyasi motifli bir dava olduğunu belirten Çavuşoğlu, "FETÖ'nün getirip verdiği sözde belgelerle, yönlendirmesiyle burada başlayan bir dava olduğunu" ifade etti.
Çavuşoğlu, Halkbank'ın bir devlet kurumu olduğunu, yargı bağışıklığının bulunduğu ve bu konudaki beklentilerini de görüşmede dile getirdiğini kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.