Mimarlığı sadece bir yapı değil, bir yaşam senaryosu olarak gören Serdar Ekizer, Aydın Yatırım Grup tarafından hayata geçirilen Inventum projesiyle sessiz lüksü, doğayla uyumu ve kentle kurulan güçlü ilişkiyi zarif bir bütünlük içinde yeniden tanımlıyor. Konya’nın yatay coğrafyasında, sakin ama derinlikli bir yaşam kültürü inşa eden proje, çağdaş kent yaşamına incelikli bir mimari yanıt sunuyor.
“Bir yapıyı sadece fiziksel bir kütle olarak değil, insan yaşamına dair derin bir anlatı olarak ele almak” görüşünü savunan Mimar Serdar Ekizer’in Inventum projesindeki yaklaşımı tam da bu noktada şekilleniyor. Konya’nın yatay ve geniş coğrafyasında, sessiz ama etkileyici bir mekânsal dil arayışıyla yola çıkan bu proje, yenilikçi bir anlayış benimseyen mimarlığın sadece estetik değil, yaşam kültürüne yön veren bir alan olduğunu güçlü biçimde ortaya koyuyor.
Geçmiş ve Gelecek Arasında Kurulan Doğal Bağlar
Mimari detaylarla ilgili görüşlerini aktaran Mimar Serdar Ekizer, “Bir yapının ruhu oluşturulurken geçmiş ve gelecek birbirinden bağımsız kutuplar olarak değil, bir bütünün parçaları olarak ele alınmalı. Inventum’un tasarım sürecinde de bu bütüncül anlayış öne çıktı. Proje alanının fiziksel ve sosyal dokusu detaylıca analiz edilerek, geleceğe dair vizyon bu temeller üzerine inşa edildi” ifadelerini kullandı.
Ekizer, Konya’nın coğrafi yapısının projeye yansımasıyla ilgili, “Konya gibi yatay ve düz bir coğrafyada anlamlı bir mekânsal hiyerarşi kurmak, mimari açıdan ciddi bir meydan okuma oluşturdu. Bu yapısal zorluğu, sistematik ve bilinçli bir tasarım süreciyle aştık. Yaya ve araç akslarının, sosyal omurgaların ve kamusal alan sürekliliğinin titizlikle kurgulanmasıyla, düzlem üzerinde dikkat çekici bir mekânsal gerilim oluşturuldu’’ açıklamalarında bulundu.
Sessiz, Duyarlı ve İnsan Odaklı Mimari Anlayış
Serdar Ekizer, mimarlığın gösterişli ve yüzeysel yönlerinden sıyrılıp daha sezgisel, sade ve duyarlı bir çizgiye yönelmesi gerektiğini belirterek, "Sessiz mimari" kavramı; yalın malzeme dili, hacimsel sadeleşme, doğayla kurulan sezgisel ve bilimsel bağlar ile kullanıcı odaklı bir tasarımı kapsıyor. Teknoloji mimarlığın bir aracı olmalı, insan elinin yerini almamalı; onun sezgisel gücünü ve yaratıcılığını desteklemelidir. Inventum projesi, bireysel mahremiyet ile toplumsal etkileşimi dengelerken, iç bahçeler gibi detaylarla sosyal etkileşim, mikro iklim ve görsel süreklilik gibi unsurları da ön plana çıkarıyor” dedi.
Yeni Nesil Kent Yaşamı ve Sessiz Lüks
Mimarlığın yalnızca yapı üretimi değil, yaşam tarzı önerisi sunması gerektiğini söyleyen Ekizer, “Inventum projesi bu yaklaşımı; doğayla uyumlu, gösterişten uzak ama kaliteli yaşam alanlarıyla somutlaştırıyor. "Sessiz lüks", projede kontrollü yaya dolaşımı, güvenli açık alanlar, nitelikli detaylar ve doğayla bütünleşen sosyal alanlar aracılığıyla tanımlanıyor. Türkiye’deki kentleşmenin kısa vadeli ve ekonomik çıkarlarla şekillenmesini doğru bulmuyorum. Inventum gibi projelerin umut verici alternatifler sunduğunu ve geleceğin şehirlerine doğa ile teknolojinin dengeli birlikteliğiyle yön verilmesi gerektiğini her zaman savunuyorum” diye konuştu.
