Şadırvanın şaşkınlık uyandıran tek özelliği bu değil. Abdest almak için musluğu açtığınızda akan suyun karşıdaki insanın üzerine döküldüğü gibi bir hissiyata kapılıyorsunuz.

Şadırvanın hikâyesi

İplikçi Camii, Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti olan Konya'nın ilk medresesi olarak işlevseldi. İplikçi Camii'nin bitişiğinde 13. yüzyılda inşa edilen yapı, devrinde önemli bir ilim merkezi konumundaydı. Hatta öyle ki Mevlana ve babası Bahaddin Veled bu medresede ders vermiş, öğrenciler yetiştirmişti.

İplikli Camii İlk yapan kişiden dolayı Ebülfazl, daha sonra ihyası sebebiyle Ahmed Bey Camii adlarıyla isimlendirilmişti. Eskiden bitişiğinde yer alan Altunaba (Altınapa) Medresesi’nin yakınında da İplikçiler Çarşısı’nın bulunması dolayısıyla her iki yapı da önce İplikçiler, ardından İplikçi adıyla meşhurdu.

Yüzlerce yıllık Şadırvıanın özelliğini kaybedeceği endişesi var

Burayı gelip de şadırvanın inanılması güç akustik özelliklerine bizzat şahitlik edenlerde, herhangi bir restorasyonda yapının özelliklerini kaybedebileceği endişesi de hakim.

İplikçi kadın hikâyesi

İplikçi Camii'nin Konya'da halk arasında anlatılan hikâyesi ise şöyle: Rivayete göre, camiyi yaptıran kişi ‘’Ben kimseden yardım almadan yaptıracağım. Sevabı sadece benim olacaktır.’’ diye yaptırmaya başlar. Bu arada bir kadın gelir ve ’ne olur Allah aşkına, benim şu paramı da alın camiye harcayın’ demiş. Ancak yaptıran, ustalara ’kimseden bir şey almayın’ diye tembihlediği için ustalar o kadının parasını geri çevirirler. Kadına ’ağamız kimseden yardım kabul etmeyeceksiniz’’ diye emir verdiği için boşuna uğraşma senin yardımını alamayız’ derler. Kadın her gün gelmiş, istediğini söylemiş. Ustalar da her gün kadını eli boş göndermişler. Kadın geçimini iplik bükerek sağlarmış. Onun için de kadına iplikçi derlermiş. Bir gün kadın büktüğü iplikleri kırpmış. Gece gizlice gelmiş iplik kırpıklarını caminin duvarının örüldüğü harca karıştırmış. Ertesi gün ustalar hiçbir şeyden haberleri olmadığı için kadının iplik karıştırdığı harcı duvar yapmada kullanmışlar. Aylar geçmiş, cami yapılmış bitmiş. Bir gün camiyi yaptıran adam, rüyasında bir ‘pir’i görmüş. O pir 'o caminin sevabı sana yazılmadı. Harçlara ipliğini karıştıran kadına yazıldı.’ demiş. O günden sonra caminin adının İplikçi Camii olduğuna inanılıyor."