KONYA HABER
Konya
Açık
25°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9587 %0,61
47,9564 %0,68
4.382,69 % -0,02
Ara
BBN Haber Konya Haber Konya’da taş ve ahşap işçiliğinin zirvesi: Eşrefoğlu Camii

Konya’da taş ve ahşap işçiliğinin zirvesi: Eşrefoğlu Camii

Anadolu'daki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinali olarak UNESCO Dünya Mirası Listesine adını yazdıran Eşrefoğlu Camii; işçilik ve detaylardaki estetikle Selçuklu sanatının zarif izlerini taşıyor

KAYNAK: Mustafa Kaya
Okunma Süresi: 3 dk

Beyşehir üzerine yaptığı araştırmalar ve yayımladığı kitaplarla dikkatleri üzerine çeken Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne adını yazdıran ve ziyaretçi rekorları kıran Tarihi Eşrefoğlu Camii’nin taş, çini ve ahşap işçiliğinde nadir bir eser olduğunu ifade etti. Beyşehir’in 13.yüzyılda imar edildiğine dikkat çeken Muşmal, “Beyşehir, Selçukluluların yazlık sarayını kurduğu bir şehir. 1270’lerden itibaren Selçuklular bu bölgede hakimiyet kurmuştur. Burada 13.yüzyılda bir şehir kurmuş ve şehrin banisi de Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey’dir. Süleyman Bey, Bizans’ın virane şehri üzerine bir şehir kurmuştur. Beyşehir inşa edildiğinde adı Süleymanşehir’dir. Halk arasında Süleymaniye diye de isimlendirilmiş ve sonrasında Beyşehir olmuştur. Şehrin merkezinde cami ve halkın ihtiyaçları doğrultusunda pazar, medrese, bedesten, hamam gibi yapıları bir arada toplandığı Anadolu’nun en güzel külliyelerinden birisi inşa edilmiştir” dedi.

whatsapp-image-2025-06-11-at-10-06-37-1.jpeg

Beyşehir’in Konya’nın ve Anadolu’nun incisi
“Bu cami Beyşehir’in Konya’nın ve Anadolu’nun incisidir” diyen Prof. Dr. Muşmal, “Eşrefoğlu Camii ise kadim coğrafyanın geçmişine ışık tutan muhteşem bir eserdir. Taç kapı üzerindeki kitabede caminin vesikası mevcuttur. O kitabeye göre şehrin ne zaman kurulduğu camiinin ne zaman inşa edildiği ve caminin ayakta ve hayatta kalması içi vakfedilen eserler mevcut. Taç kapının işçiliği ise muhteşemdir. Dantel gibi işlenmiş taş işçiliği dikkat çekicidir. Taç kapıdan girince sizi Harim Giriş Kapısı karşılar. Harim Giriş Kapısı da çini motif ve süslemeleriyle harikulade bir kapıdır. Buraya gelenler taç kapıda büyülenmeye başlar, içeri girip ayakkabılarını çıkarırken Harim Giriş Kapısının muhteşem yapısıyla yüz yüze gelir ve içeriye bir an önce girmek için can atarlar. Caminin dikkat çekici özelliği sedir ağacından yapılmış direkleridir. Minare boyu direkler 800 yıldır ayaktadır. Caminin ortasında havuz yani karlık vardır. Anadolu’da örneği olmayan bu karlık ile yüzyıllar boyu kış aylarında caminin damındaki kar, çatının ortasındaki boşluktan ortadaki havuza atılmış ve ortamı nemlendirerek ahşap sütunların kuruyarak çatlaması engellemiştir. Yine mihrabımız Anadolu’da nadirdir. Burası Osmanlı kurulmadan önce Anadolu’da inşa ettirilmiş muhteşem bir yapıdır” diye konuştu.

whatsapp-image-2025-06-11-at-10-06-37.jpeg

EŞREFOĞLU CAMİİ HAKKINDA
Beyşehir şehir merkezinde olup en eski Selçuklu Beylik dönemi yapılarındandır. Selçuklu Hakanı Sultan Sancar'ın emri ile 1134 yılında yaptırılmış, daha sonra Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından 1297 yılında bugünkü şekliyle yeniden inşa edilmiştir. Halen ibadete ve ziyarete açıktır.
8 asırlık cami, taş, tuğla, çini ve renkli boyama gibi birçok süsleme sanatının bir arada ve yoğun olarak kullanıldığı tek ahşap cami olması nedeniyle Türk mimarlık tarihinde özel bir yeri vardır. Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından 1297-1299 yılları arasında yaptırılan Eşrefoğlu Camii, ahşap direkler üzerine oturtulan düz tavanlı camilerin en büyüğü olarak biliniyor. Caminin ahşap olmasına rağmen 7 asır çürümeden ayakta kalabilmesinin sırrının bugün bile bilinmediği caminin önemli özelliklerinden biri de, ortasında bulunan, 4-5 metre derinliğindeki "karlık" denilen kuyudur. Karlığın, caminin çürümesini önlemek amacıyla yapıldığı sanılmaktadır. Karlığa dolan karın yavaş yavaş erimesiyle, nemin, caminin içindeki ağaçların ömrünü uzattığı sanılıyor.

Yorumlar
T
Teessüf ederim. 1 ay önce
Nirvana, Hinduizm-Budizm gibi dinlerin mensuplarının cennetidir. Bu ifadeyi güzel camimize sofat olaaral buraya iliştirmek en hafif tabirle büyük bir densizliktir.
BEĞENME
0
CEVAPLA