Konya'da hayat duruyor… Beyşehir'in tarihi ve doğal zenginlikleri arasında yer alan Gürlevik Çağlayanı, bir zamanlar bulunduğu bölgeye hayat veren, ancak şu an gürültüsü kesilen bir doğal oluşum olarak dikkat çekiyor. Bu güzellik, Kubad-ı Abad Sarayı'nın hemen yanında konumlanarak, yerel halkın "Gürlevi" olarak adlandırdığı meşhur bir alandır. Yüzyıllar boyunca sesi ve akışıyla yaşam kaynağı olan bu çağlayan, yaz kış demeden çevresine huzur sağlarken günümüzde yaşanan kuraklık ve doğanın bozulan dengesine bağlı olarak Gürlevik, kendi özündeki sese veda etmiş durumda.
Gürlevik Çağlayanı sessiz
Gürlevik Çağlayanı, Beyşehir Gölü'nün ekosisteminde kritik bir rol oynuyor. İlkbahar aylarında çevresindeki renkli çiçekler ve bitki örtüsü ile göz alıcı bir manzara sunan çağlayana İnsanlar bu güzel doğa manzarasında yürüyüş yaparak, serin sularında ferahlamakta ve ruhlarını dinlendiriyordu. Ancak bu doğal kaynakların azalması, bölgedeki biyoçeşitliliği tehdit eden bir duruma yol açtı. Gürlevik’in susuz kalması, yalnızca bir çağlayanın kaybolması değil, aynı zamanda bölgedeki doğal dengeyi etkileyen daha büyük bir sorunun belirtisi.

Doğanın Dengesi değişiyor
Son yıllarda iklim değişikliği, tarımsal faaliyetlerdeki artış ve su kaynaklarının aşırı kullanımı gibi durumlar, doğanın dengesini sarstı. Emekli Jandarma Kıdemli Albay Güvenlik Uzmanı Recep Cansu'nun ifadeleriyle, “Çağlayık, gürlevik, gürleyik kelimeleri Anadolu ağızlarında “çağlayan, şelale” ve “çağlayanın, şelalenin bulunduğu yer” anlamında yaygın olarak kullanılmaktadır. Gürlevik; Kubad-ı Abad Sarayının yanında, Toprak Tolun hemen dibinde, göl tarafındadır. Tarihinde gürül gürül hep gürlemiş Gürlevik. Beyşehir gölünün hayat damarlarından birisi. Gürlevik; İlkbaharda etrafı yeşillikler içinde envai çiçeklerle karşılar bizi. Yaz, Kış, Sonbahar gürül gürültü akan suyu kulaklarımızın pasını alır. Soğukluğu ve etrafına verdiği serinlik huzur verir insana. Bizim oralarda, halk dilinde Gürlevi derler. Adını söylerken sondaki -K- harfini yutarız. Bizim-K- harfini yuttuğumuz gibi toprak ana da insanoğlunun doğayı hunharca kullanmasının öcünü alarak Gürlevikin suyunu yuttu dostlar. Artık gürlemiyor.” ifadelerine yer verdi.

Bölge halkı, Gürlevik Çağlayanı'nın kaybolan sesine duyduğu özlemi ve üzüntüyü dile getiriyor. Yöre sakinleri, su kaynaklarının korunması ve doğanın yeniden canlanması için mücadele ediyor. Bu mücadele, sadece Gürlevik Çağlayanı değil, tüm Beyşehir Gölü ekosisteminin geleceği için de büyük bir önem taşıyor. Yerel yönetimlerin ve çevre kuruluşlarının desteğiyle, insanların bilinçlendirilmesi ve doğa ile uyum içinde bir yaşam sürdürülmesi, bölgede doğal dengenin yeniden sağlanmasına katkı sağlayabilir.