MHP'li Koçak: Esad, Suriye'nin geleceği için hesap vermeli
MHP Konya Milletvekili Konur Alp Koçak, TBMM Genel Kurulunda MHP Grubu adına yaptığı konuşmada, Suriye’deki son gelişmeleri değerlendirdi. Koçak, Suriye’de yeni bir dönemin başladığını belirterek, milyonlarca Suriyelinin mülteci durumuna düşmesine yol açan Esad’ın, bugün kendisinin de mülteci durumuna düştüğünü vurguladı. Esad’ı, insanlığa karşı suçlar işlemiş bir zalim diktatör olarak tanımlayan Koçak, Esad’ın işlediği suçlar nedeniyle uluslararası yargı önüne çıkarılması gerektiğini ifade etti.
"Suriyeli misafirler Türk Devleti ve milletine minnettar"
MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan Koçak, Türkiye'deki Suriyeli misafirlerin Türk devleti ve milletine minnettar olduğunu belirterek, bir kısmının ülkelerine dönmeye başladığını ve iki halk arasında sağlam gönül bağlarının kurulduğunu söyledi.
Esad yönetiminin muhalifleri sadece susturmakla kalmayıp, aynı zamanda onları işkenceye tabi tutarak ölüme terk ettiğini ifade eden Koçak, Sednaya hapishanesinden gelen görüntüleri hatırlattı. Koçak, bu görüntülerin milyonlarca Suriyelinin ülkelerini terk etme nedenini, Esad'ın af ilanlarına rağmen Suriyelilerin geri dönmeme kararını ve neden hala ülkesine dönmekte tereddüt ettiklerini açıkladığını vurguladı.
İsrail’in Golan bölgesindeki gayrımeşru işgalini genişletme çabasını değerlendiren koçak, buradaki illegal yerleşimcilerin sayısının artırılmasına yönelik girişimin Suriye’de ortaya çıkan olumlu havayı tehdit eden bir gelişme olarak eleştirdi. Esad’sız ve terörsüz bir Suriye’nin inşası için hazırlık yapıldığını belirten Koçak, “Esad’a kalmayan Suriye, terör örgütüne de İsrail’e de kalmaz” dedi.
Esad’ın ulusal ve uluslararası yargı mekanizmalarının işletilmesiyle adalet önünde hesap vermesi çağrısında bulunan Koçak, Esad ve rejim yetkililerinin Türk adaletine teslim edilmesi halinde Türk mahkemeleri tarafından “insanlığa karşı suç” işledikleri gerekçesiyle yargılanmasının mümkün olduğu bilgisini verdi. Esad gibi PKK/PYD örgütüne mensup militanlarında insanlığa karşı suçlar işlediğinin tespit ve tescil edildiğini hatırlatan Koçak, terör örgütü mensuplarının da adaletten kaçamayacağını ifade etti.
"Suriye'deki iç savaş sona erdi, Esad mülteci durumuna düştü"
Konya Milletvekili Konur Alp KOÇAK’ın TBMM Genel Kurulundaki konuşması şu şekilde: “On üç yıl önce ortaya çıkan rejimi devirmeye yönelik muhalif hareket 27 Kasımda İdlib'den başlattığı operasyonla bu hedefine geç de olsa ulaşmıştır. Böylelikle Suriye'yi enkaza çeviren iç savaş sona ermiş, Esad ülkesinden kaçarak Rusya'ya sığınmak zorunda kalmıştır.
Yaklaşık 7 milyon Suriyeliyi ülke içinde yerinden eden ve 6 milyondan fazlasının yurt dışında mülteci konumuna düşmesine sebep olan Esad'ın bizzat kendisi mülteci durumuna düşmüştür. Milyonlarca mültecinin ülkelerine dönüş yolculuğu ise daha ilk günden başlamıştır. Ana vatanlarına geri dönmeye başlayan Suriyelilerin Türkiye'ye büyük bir minnet besledikleri, ülkemizde misafir ettiğimiz tüm Suriyelilerin Türk devleti ve Türk milletiyle güçlü bir gönül bağı kurmuş oldukları bu süreçte ortaya çıkmıştır.
Bu gelişmelerde kaybeden sadece Esad olmamıştır, Esad'la birlikte hareket edip onun maddi ve manevi destekçisi olan İran ve Rusya'nın Suriye'deki askerî ve siyasî varlığı bitme noktasına gelmiş, Türkiye'nin hâkimiyeti ve etkinliği ise gözle görülür şekilde artmıştır.
"Esad rejiminin çöküşüyle Suriye'de yeni bir dönem başlıyor"
Esad'ın devrilmesiyle birlikte rejimin muhalifleri sadece susturmak değil yok etmek amacıyla hareket ettiği, gün yüzüne çıkmıştır. Sednaya hapishanesinden yansıyan kan dondurucu görüntüler buranın aslında bir hapishane değil bir işkencehane olduğunu, Suriye'de rejim karşıtı olmanın en ağır işkencelere maruz kalmak için yeterli görüldüğünü bizlere göstermiştir. Tespit edilen toplu mezarlar Esad'ın insanlıktan nasibini hiç almamış zalim bir diktatör olduğu gerçeğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde ifşa etmiştir: Neden milyonlarca Suriyelinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığı, neden Suriyeli göçmenlerin Esad'ın af ilanlarına itibar etmediği ve neden Suriyelilerin ülkesine dönmekten imtina ettiği böylelikle idrak edilmiş olsa gerektir.
Esad rejiminin yıkılmasıyla birlikte artık Suriye'de yeni bir dönem başlamıştır; Esad'sız ve terörsüz bir Suriye hayalinin gerçekleşmesi, Suriye halkını teşkil eden Araplar, Türkmenler, Kürtler ve diğer etnik ve dinî grupların barış içinde bir arada yaşaması ve bu kadim topraklara huzur ve istikrarın geri gelmesi için önemli bir fırsat penceresi ardına kadar açılmıştır. Suriye Geçici Hükûmetinin aklıselimle davrandığı, terörün bitmesi ve silahların susması için gayret gösterdiği ve yeni bir anayasayla katılımcı ve çok sesli bir siyasal sistemi inşa etme amacında olduğu görülmektedir. Bundan sonraki sürecin geçmiş dönemden daha iyi olacağına dair beklentiler güçlenmektedir. Bu görünüm ne kadar memnuniyet verici olursa olsun, İsrail'in Golan'daki işgalini genişletme ve bölgedeki illegal yerleşimci sayısını artırma niyetleri, Suriye'de filizlenen barış ve istikrar ortamını tehdit etmektedir. Ancak Esad'a kalmayan Suriye, ne terör örgütlerine ne de İsrail'e kalmayacaktır. Zira Türkiye'nin bundan sonraki süreçte de Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğinden, Suriye'nin hasretle beklediği yaşam şartlarına ulaşması için elinden gelen desteği vereceğinden kuşku duymak için hiçbir sebep yoktur.
Suriye'nin geleceğinin nasıl şekilleneceği, devrilen rejimin hunharca işlediği insanlığa karşı suçların hesabının sorulup sorulmayacağını da bağlıdır. Esad'ın Suriye halkına yaşattığı travmanın, verdiği zararın, çektirdiği acıların hesabı mutlaka sorulmalı, adalet geç de olsa tesis edilmeli, hak yerini bulmalıdır. Bu çerçevede, Beşar Esad ve diğer üst düzey yetkililerin insanlığa karşı suçlardan sorumlu tutulabilmesi için tüm hukuk yolları denenmelidir.
Uluslararası hukukta Esad gibi zalimler için öngörülen cezalar ve işletilebilecek adalet mekanizmaları hâlihazırda mevcuttur. Geçmiş yıllarda eski Yugoslavya ve Ruanda için BM Güvenlik Konseyi kararıyla özel mahkemelerin kurulduğu, yine BM Güvenlik Konseyinin kararlarıyla Libya ve Darfur için Uluslararası Ceza Mahkemesinin yetkilendirildiği malumunuzdur. Devletlerin değil, bireylerin yargılanmasında yetkili olan Uluslararası Ceza Mahkemesi, BM kararıyla yetkilendirildiğinde söz konusu suçların işlendiği ülkenin Roma Statüsü'ne taraf olması da gerekmemektedir. Dolayısıyla Suriye, Roma Statüsü'ne taraf olmadığı hâlde Uluslararası Ceza Mahkemesinin BM tarafından yetkilendirilmesi durumunda insanlığa karşı suçlara ilişkin iddialara istinaden Esad aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesinde bir davanın açılması mümkündür. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin, Rusya'nın muhtemel vetosu sebebiyle böyle bir karar almasını beklemek çok da gerçekçi değildir.
Esad'ın ve rejim yetkililerinin yargılanabilmesi için bir diğer seçenek de Suriye'deki yeni yönetimin Roma Statüsü'ne taraf olarak veya mahkemenin yargı yetkisini kabul ettiğini ilan ederek konuyu Uluslararası Ceza Mahkemesine bizzat havale etmesidir.
Hatırlanacağı üzere bu yol Filistin devleti tarafından denenmiştir. Filistin Hükûmeti, Filistin için Roma Statüsü'nün yürürlüğe girdiği Nisan 2015'te Filistin topraklarında işlenen suçların araştırılmasını Uluslararası Ceza Mahkemesinden talep etmiştir. Bunun üzerine mahkeme Şubat 2021 tarihinde Doğu Kudüs, Gazze ve Batı Şeria'da işlenen suçları yargılama yetkisine sahip olduğuna dair bir karar almış ve İsrail tarafından Filistin'de işlenen suçların Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmasının önü açılmıştır.
Kaynak:BBN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.