KONYA HABER
Konya
Açık
22°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3314 %0,37
49,0397 %0,61
4.896,60 % 0,08
Ara

ARTIK ZAMANDA YAŞAMAK

YAYINLAMA:

“Artık” yenilip içildikten, kullanıldıktan sonra geriye kalan anlamını içeriyor. “Artık”ın bir başka anlamı ise bir şey’den geri kalandır.

Dünyada her şey yenilip içilmiş, yaşanmış, kullanılmıştır.

Şu “güneşin altında söylenmemiş söz yoktur” daha beter bir durumdur bu.

Şey’den geri kalanı yaşıyoruz.

Artık bir tatmin noktamız yok.

Bir türlü anlamlandıramıyoruz yaşadıklarımızı.

Bu şiddeti…

Bu çılgınlık adı altında sapkınlıkları ve kafayı yemişlikleri…

Deliliğimiz bile delilik değil.

Sanki zadece ARTIK ZAMANDA YAŞAMIYORUZ aynı zamanda ARTIK BİR DUYUŞ VE DÜŞÜNÜŞÜ de deneyimliyoruz.

Her şey yaşanmış bitmiş de bize sadece o bütün yaşanmış olanları en rezil biçimde kopyalamak kalmış.

Anlam’ın kendi içine çöktüğü bir dünyada ARAYIŞIN ANLAMI yoktur.

Günler, yaşanmıyor oluşlarıyla zehirleniyor.

Zevk, alınmamak üzerine yaşanıyor.

Daha çok yaşamak istedikçe ve DAHA ÇOK YAŞAMIYORUZ.

An’ın içine kendimizi bıraktığımızda an kendi içine kapanıyor.

Hiçbir seyrin gözle bağlantısı yok, hoyrat bir bakış, sessizce görüneni iğfal ediyor ve ardına bakmadan çekip gidiyor.

Üreyen her şey kendi düşmanını doğuruyor.

Hayatın kendini tekrara üşendiği yerde doğan güneş akşam güneşidir ve aydınlık o kadar göz alıcıdır ki gece gün doğumuyla başlamaktadır.

Gündelik hayat dağlanmış gözbebeklerin, koparılmış dillerin ama bir o kadar uzatılmış ellerin ve ayakların hayatıdır; kime dokunduğumuzun, nereye gittiğimizin ne önemi var.

Söz yapışkan dikenler gibi söylendiği yere yapışmaktadır ama o yer hiçbir zaman ne bir, his ne de bir düşünce değildir.

Birbirimizi yabancılığımız o kadar tanıdıktır ki, tanıdıklık yabancılığımız oluyor.

Birbirimize bir ara tanıdık gelecek biçimde yabancı bile olamıyoruz.

Birbirimize iyi gelecek iyiyi dahi arıyoruz.

Her gün ilk günahı işliyoruz.

Her gün kendimizden düşüyoruz.

Nuh’un gemisi her gün kıyıdan demir alıyor.

Her gün ismimiz okunuyor.

Duymuyoruz.

Duyamayız. Çünkü yaşamıyoruz.

Artık zamanda yaşanmaz.

Artık zaman artık geçmeyen, idare edilen zamandır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *