Kahvenin Hatırı ve Hayatımızdaki Yeri
Bugün, kahve çoğumuz için güne başlamanın en güzel yolu. Sosyal alanlarda, günlük yoğunluğun içinden kaçmak istediğimiz zamanlarda, işe, okula giderken, ders çalışırken, uyanmak ve uyanık kalmak isterken, fotoğraf çekerken kahve hep başrolde…
Ama "Bir fincan kahvenin hatırı" artık eskisi kadar uzun değil. Geçmişte, kahve içmek özel bir gelenekti. O kahveyi hazırlamak için gösterilen özen bambaşka bir duyguydu. Cezveyle pişirilen kahveler, sabırla beklenir, köpüğü tek tek alınır, sevgiyle pişirilirdi. Şimdi ise en lüks makineler ve çeşit çeşit kahvelerle dolup taşan kafelerde, kahve hazırlamak sıradan bir iş haline geldi.
Elbette bu değişim bazı avantajlar da getirdi. Kahve kültürü zenginleşti, yeni tatlar ve ortamlar keşfetmemizi sağladı. Daha hızlı, lezzetli ve fazlaca kahve yapabilmenin verdiği pratikliği hepimiz çok sevdik.
Peki neden bir şey eksik?
Kolay elde etmenin verdiği değer bilmezlik belki…
Annelerin kızlarına öğrettiği o özel tarifler, genç kızların bol köpüklü yaptıkları kahve ile salona girdiklerinde annelerin yüzündeki o tebessümler, arkadaşlarla yardımlaşılarak yapılan kahveler mazide birer anı olarak kaldı.
Evet, kahve hala hayatımızda önemli bir yer tutuyor; ama etrafındaki o güzel gelenekler, modern yaşamın hızı karşısında kaybolmaya yüz tutmuş gibi. O eski dostluk ve özveri dolu anıların yerini tutmak çok zor.
Hadi gelin, geçmişteki o derin anlamı hatırlayalım. Bir fincan kahvenin hatırı hala kıymetli; ama bunun uzun ömürlü olabilmesi için yeniden o eski özeni hem dostluklarımıza hem de kahvemize gösterelim. Belki de o zaman, kahvemizin hatırı gerçekten kırk yıl olur!