Çam ağacından Noel çıkarmak!
Aralık ayının son günleri…
Sokaklar ışık içinde, vitrinler indirim etiketleriyle kaplı, mesaj kutuları ise aynı cümlenin kopyala- yapıştır halleriyle dolu: “Yeni yılınız kutlu olsun.”
Takvim yaprakları bir kez daha yerinden koparken, bazı kavramlarda yerini arıyor. Aralık ayı geldiğinde saatler ileri giderken, Noel ile yılbaşı arasındaki fark tam da bu noktada bulanıklaşıyor. Ve her yıl olduğu gibi aynı soru usulca kapıyı aralıyor:
Yılbaşı gerçekten yeni bir başlangıç mı, yoksa sadece takvim şirketlerinin ve alışveriş sepetlerinin en kârlı günü mü?
Çam ağacı süslemek günah mı?
Yılbaşı kutlamak dinî bir ritüel mi?
Noel baba bir Hristiyan propagandası mı?
Ülkemizde pek çok insan Noel ile yılbaşını aynı şey sanıyor.
Oysa bu iki gün; tarihsel, dinî ve kültürel olarak tamamen farklı.
Noel 15 Aralık’ta Hz. İsa’nın doğumunun kutlandığı gündür. (yılın en uzun günü olan bu sembol tarih, Roma döneminde Hz.İsa’nın doğumuyla özdeşleşmiştir.)
Bu tarihte kilisede ayin yapılır, dua edilir, ilahiler söylenir. Yani Noel, açık ve net bir biçimde bir Hristiyan bayramıdır. Yılbaşı ise Noel ile hiçbir bağlantısı olmayan Roma’dan kalan takvimsel bir başlangıçtır.
Yılbaşı; takvimde bir yılın bitip diğerinin başlamasından ibarettir. 1 Ocak’ın dinle değil, zamanla ilgisi vardır. Bu iki tarihin de birbirine yakın olmasında kaynaklı olarak neredeyse iç içe geçmiştir. Çam ağacı meselesine gelince…
Kökeni Hristiyanlıktan da eskidir.
Eski pagan toplumlarında, dört mevsim yeşil kalması ve en sert toprağa bile tutunabilmesi nedeniyle yaşamın, umudun ve yeniden doğuşun sembolü olarak görülmüştür. Yüzyıllar sonra ise yeni yılın başlangıcıyla özdeşleşmiştir.
Bir de Santa var, nam-ı diğer Noel Baba…
Doğum yeri Kuzey Kutbu değil; bugünkü Antalya, Demre olan bu figür, 1930’larda başlayan reklam kampanyaları sayesinde hepimizin zihninde Kuzey Kutbu’ndan fırlayan bir masala dönüşmüştür. Oysa hikayesi, sandığımızdan çok daha bu topraklara yakındır.
Noel pazarları da benzer şekilde yanlış bilinir. Romantik süsler için değil; Orta Çağ insanının kışlık giyecek, mum, sıcak yemek ve temel ihtiyaçlarını tek seferde temin edebilmesi için ortaya çıkmıştır.
Yani Noel pazarları, soğuğa karşı insanın hayatta kalma refleksinin toplumsal bir çözümüdür. Görüldüğü gibi; bugün Hristiyanlıkla özdeşleştirdiğimiz pek çok adet, aslında basit birer kış ritüelleridir.
Tarihsel yakınlıkları nedeniyle yüzyıllar içinde yan yana gelmişlerdir.
Uzun lafın kısası:
Yılbaşı kutlamak; ne bir dine girmektir, ne bir inancı terk etmektir, ne de bir ibadettir.
Yılbaşını kutlayalım ya da kutlamayalım; ama ne olursa olsun birbirimizi biraz daha anlamaya çalışıp, kırmadan, incitmeden yüzümüzdeki tebessümü ve merhameti yeni yıla taşıyalım.
Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı yıllar.