KONYA HABER
Konya
Açık
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3489 %0,33
48,7090 %0,54
4.854,17 % 0,33
Ara

Elin ağzı torba değil ki büzesin…

YAYINLAMA:

Geniş kültürümüzün önemli bir dalı olan edebiyat tarihimiz yüzyıllar önce başladı. Bu topraklarda ise ilk ürünler 13.yüzyılın sonu ile 14.yüzyılın başlarında verildi. 15.yüzyılda yazma geleneğinin başlaması ile atalarımızın sayısız eser, kahraman, efsane, masal, hikayesi günümüze ulaştı. Dede Korkut hikayeleri, Battal Gazi hikayeleri, Keloğlan, Hacivat ve Karagöz, Karacaoğlan ve niceleri.

Bunlardan biri var ki hepimiz hayatımızın bir bölümünde onun hikayelerine, fıkralarına maruz kalmışızdır. Hatta ismini söylediğimizde hemen onun eşeğe ters binmiş, başında kavuğu, pamuk gibi bembeyaz sakallı tasviri gözümüzün önüne gelir. Evet sizin de şu an tahmin ettiğiniz gibi, Nasreddin Hoca !

Sadece Türkiye’de değil, Kırgızlardan Türkmenlere, Tatarlardan Gagavuzlara kadar tüm Türk dünyasında bilinen bir karakter Nasreddin Hoca. Gerçekten bu şekilde birinin yaşayıp yaşamadığı, gerçek kişiliğinin, efsanevi kişiliğinin araştırmaları sürse de Nasreddin Hoca fıkraları edebiyatımızda önemli bir yer tutarak yüzyıllardır kulaktan kulağa anlatılır. Selçuklu Devleti zamanında yaşayıp Konya’nın Akşehir ilçesinde vefat eden Nasreddin Hoca’nın ilçede bulunan türbesini ziyaret edip onun hakkında daha detaylı araştırmalar yapabilirsiniz.

Yazımın devamında, okurken kimi zaman güldüğümüz kimi zaman düşündüğümüz Nasreddin Hoca fıkralarından bir tanesini sizlere aktaracağım…

Elin Ağzı Torba Değilsin ki Büzesin

Günün birinde Nasreddin Hoca ile oğlunun komşu köylerden birine işleri düşer. Birlikte yola çıkarlar. Yolculuk sırasında Hoca, küçük olduğu için önce oğlunu eşeğe bindirir. Biraz sonra karşılarına çıkan bir adam, eşek ve üstündeki çocuğu iyice bir süzdükten sonra;

“Hey gidi zamane gençleri hey! Hiç utanmadan kendileri eşeğe binerler, yaşlı, bilgin

babalarını yürütürler!” diye söylenir.

Adam, yanlarından geçip giderken oğul da utancından kıpkırmızı olur, eşekten iner ve babasını bindirir. Biraz sonra karşılaştıkları adamlar da başlarlar söylenmeye:

“Aman, şuna da bak! Senin yaşın geçmiş, kemiğin kartlaşmış; hem işte geldin, işte

gidiyorsun. Şu taze fidanı eşeğe bindir de yorma zavallıyı!”

Bu söz üzerine Hoca Efendi oğlunu da eşeğe bindirir ve baba oğul eşeğin üstünde yollarına devam ederler. Bir süre bu şekilde yol aldıktan sonra birkaç kişi daha karşılarına gelir. Bunlar da başlarlar konuşmaya:

“Amma acımasız adamlar var şu dünyada! Bu zavallı eşek ikinizi nasıl taşısın?”

Bu söz üzerine Hoca Efendi ve oğlu eşekten inerler. Eşeği önlerine katarak kırıta kırıta giderlerken karşılaştıkları adamlar da bu duruma karışmadan duramazlar:

“Allah Allah, bu ne budalalık yahu! Bak yahu, eşek önlerinde bomboş, hoplaya zıplaya keyifle gidiyor.”

Bütün bunları duyan Hoca, adamlar uzaklaştıktan sonra oğluna der ki:

“Bak oğul, adamları gördün işte… Hiçbirini memnun edemedik… Ne yapalım elin ağzı torba değil ki büzesin.”

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *