Konya’nın Karatay ilçesinde yer alan Eski Garaj dolmuş duraklarının yakınında bulunan Esad Sultan türbesi, bir kedinin sahibiyle olan mistik sadakat hikayesini içerisinde barındırıyor. hayvan sevgisini hem de tasavvufun insana kattığı sadakati gözler önüne seriyor. İşte Konya’nın en büyük hayvanseverinin hikayesi...
PİR ESAD SULTAN TÜRBESİNİ NEDEN BİR KEDİYLE PAYLAŞIYOR?
Tarih boyunca Anadolu’nun en önemli merkezlerinden biri olan Konya, Anadolu Selçuklu devleti tarafından fethedildikten kısa bir süre sonra stratejik konumu ve halihazırda gelişmiş şehir altyapısı sebebiyle başkent ilan adildi. Anadolu’nun Türkleştirilmesinde önemli merkezlerden biri olan Konya kısa bir süre sonra İslam aleminin öneli ilim ve irfan merkezlerinden biri haline geldi. Geniş coğrafyadan Konya’ya gelen Mevlana Celaleddin Rumi başta olmak üzere Muhyiddin İbnü’l-Arabî, Şems-i Tebrîzî ve Kemâleddîn İbnü’l-Hümâm gibi mutasavvıflar şehirde i bırakacak eserler vermiştir. Bugün bu alimler arasında kedi sevgisi öne çıkan ve ebedi istirahatgahını biricik kedisiyle paylaşan mutasavvıf Pir Esad Sultan’ın hikayesine göz atacağız.
ÖLÜM ESAD SULTANI CAN DOSTUNDAN AYIRAMADI
Hikayesi yüzyıllardır Konyalılar arasında nesilden nesle aktarılmış olan ve hikayesiyle şehrin gördüğü en büyük hayvanseverlerden birisi olarak anılması sebebiyle adı zamanla “ Pisili Baba'ya” çıkan Pir Esad Sultan’ın ömrünü 1200’lü yılların Konya’sında geçirmiştir. Devrinde kaleme aldığı sayısız eserle önemli tasavvuf alimlerinden birisi olmayı başaran Pisili Baba, çağdaşı olan Mevlana Celaleddin Rumi ile de yakın dost olmuştur. Konya’nın en önemli mutasavvıflarından biri olan Esad Sultan’ın türbesini evcil kedisiyle paylaşması ise insanın içini ısıtacak bir hikayeye dayanıyor.
DOSTU UĞRUNA CANINDAN OLAN KEDİNİN HİKAYESİ ASIRLARDIR ANLATILIYOR
1263 yılında vefat ettiğinde türbesi devrin Selçuklu sultanı 4. Kılıçarslan tarafından inşa ettirilen Esad Sultan, bugünkü Eski Garaj dolmuş durağının hemen yanında yer alan kabrinde vasiyeti gereği 762 yıldır kedisiyle yatıyor. Nesilden nesle aktarılan bu hikaye şu şekilde:
Pir Esad Sultan’ın çok sevdiği bir kedisi varmış. Onu daima süt ile beslermiş. Bir gün hazret kaba hem kendisinin hem kedisinin içeceği sütü koyup üzerini kapatmış ve ayrılmış. Pir Esad evde yokken Sultan’ın üzerini kapattığı sütün olduğu yere zehirli bir yılan girmiş. Yılan kap içerisinde bulunan sütten biraz içmiş ve kalan sütün içerisine zehrini akıtmış. Hazretin haberi olmayan bu durumu kedisi görmüş.
DOSTU İÇİN ZEHİRLİ SÜTÜ İÇMİŞ
Pir Esad Sultan evine geldikten bir süre sonra kap içerisine koyduğu sütü içmek istemiş ancak kedisi hazretin yüzüne bakarak acı acı miyavlamış. Sultan sütü içmek istedikçe o sesini yükseltmiş. Sultan sütü bir daha içmek isteyince kedi sultanın elindeki tastan kendisi sütü içmiş. Süt zehirli olduğu için o anda yerde kıvrılarak ölmüş.
Sultan sütün zehirli olduğunu ve kedisinin sayesinde kurtulduğu için sevinmiş ama kedisinin ölmesinden dolayı büyük bir üzüntü duymuş. Zehirlenmekten kurtulan Allah dostu Allah’a şükrederek kendisini bu yolda feda eden kedisine bir mezar kazıp defnetmiş. Vefatına yakın bir zamanda vasiyetinde kendisininde kedisinin yanına defnedilmesini istemiştir. İşte bundan dolayı kendisine ‘Pisili Sultan’ demişlerdir.
