Doç. Dr. Gümüşsoy Eskişehir’in tarihçesini anlattı

Doç. Dr. Gümüşsoy Eskişehir’in tarihçesini anlattı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öretim Üyesi Doç. Dr. Emine Gümüşsoy ESOGÜ bünyesinde kurulan “Eskişehir Kitaplığı” kapsamında yapılan çalışmaları anlatarak Eskişehir’in tarihçesine ilişkin bilgilendirmede bulundu.

Doç. Dr. Gümüşsoy Eskişehir’in konumu için, “Sakarya Nehri’nin kollarından Porsuk Çayı ve ona dökülen Sarısu’nun geçtiği geniş ova üzerinde yer alan Eskişehir, Paleolitik dönemden itibaren yerleşimlerin olduğu bir yerdir. M.Ö 1200’lerde Frigyalılar ile birlikte canlılık kazanan bölgede kurulan Dorylaion şehri, İstanbul’dan Anadolu ve Suriye tarafına giden ana yol üzerinde önemli bir uğrak ve yerleşim yeri olmuştur. Frig kaya yazıtlarının en görkemli örneği olan Yazılıkaya (Midas) da bu döneme aittir” dedi.

 

Eskişehir’in adı nereden geliyor?

Pek çok savaşa tanıklık eden Eskişehir’in 8. yüzyıldan itibaren Arap ve Türk akınlarına uğradığını; 1176’da Bizans ile Anadolu Selçuklu Devleti arasında gerçekleşen Miryekefalon Savaşı’ndan yıkık ve harap bir halde çıkmasından dolayı “eski“ olarak adlandırılmaya başlandığını söyleyen Doç. Dr. Gümüşsoy şöyle devam etti:

“Bu topraklar, Konya’daki Selçuklu sultanına giden yol üzerinde olduğundan “Sultanönü” olarak da adlandırılmıştır. 1291 yılında Karacahisar’ı fetheden Osman Bey ilk hutbeyi burada okuturken, Osmanlı döneminde üç büyük yol şebekesinden “sağ kol” üzerinde yer alan önemli bir merkez olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman’ın doğu seferleri sırasında öne çıkan menzil noktalarından birisi olarak her türlü avarız vergisinden muaf tutulduğundan ekonomik anlamda gelişimine de katkı sağlanmıştır.”

16. yüzyıldan itibaren şehrin nüfusunun artmaya başladığını belirten Doç. Dr. Gümüşsoy “1890’lı yıllarda demiryolu hattının şehre ulaşması ulaşım ve ekonomi açısından büyük katkılar sağlarken nüfusun artmasına yol açmıştır. Nitekim I.Dünya Savaşı arefesinde şehrin nüfusu 25-30 bin civarına yükselmiştir. Bu süreçte çok sayıda Kırım, Kafkas ve Rumeli göçmenine ev sahipliği yapan şehir, Mondros Mütarekesi’nden sonra 23 Ocak 1919’da İngiliz işgaline uğramıştır. 20. Kolordu Komutanı Ali Fuad Paşa’nın başlattığı harekât sonunda 20 Mart 1920’de İngiliz işgali son bulmuştur. Haziran 1920’de Garp Cephesi’nin oluşturulduğu şehir, 20 Temmuz 1921’de bu kez Yunan işgaline uğramıştır. 30 Ağustos zaferinden sonra 2 Eylül 1922’de özgürlüğüne kavuşmuş ve bugünü “kurtuluş günü” olarak kutlamaya başlamıştır” dedi.

 

Eskişehir kitaplığı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi bünyesinde oluşturulan “Eskişehir Kitaplığı” ile şehrin tarihi ve kültürüne ilişkin özgün çalışmaların hazırlanarak basılmaya başlandığını hatırlatan Doç. Dr. Gümüşsoy, "Serinin ilk kitabı ‘Eskişehir İli Yerleşim Adlarına Göre Selçuklu ve Osmanlı İzleri (11-16. Yüzyıllar)’ adıyla 2019 yılında basılmıştır. ‘Tarihte Eskişehir’ bu serinin ikinci kitabı olarak 2020 yılında basılmıştır. ‘Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Eskişehir Çifteler Hara-yı Hümayunu’ adlı 3. kitap da basım aşamasındadır. Bu çalışmalar alanında eksiklikleri giderecek türden çalışmalar olup devamının geleceği de düşünülmektedir. ESOGÜ Tarih bölümünde lisans, yüksek lisans ve doktora tez konuları belirlenirken şehrimizin tarihi ve kültürüne yönelik çalışmalar da plânlanmaktadır. Özellikle salname, şeriyye sicili ve temettuat defterleri üzerinden özgün çalışmalar yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bugün üç üniversitesi ile bilim ve sanayi şehri olarak yoluna devam eden Eskişehir, tarihi ve kültürüne yönelik çalışmalar ile geleceğe daha güvenle bakmaktadır” açıklamasında bulundu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.