Lüle taşı peşinde geçen hayatlar
Ticari olarak işlenebilir en kaliteli lüle taşı yataklarının bulunduğu Eskişehir'de toprağın 30 ila 40 metre derinliğinden lüle taşı çıkaran ocakçılar, dedelerinden kalma mesleğin yanında kültürel mirası da yaşatıyor. ABD, Yunanistan, Çekya, Fransa, İspanya ve Fas'ın bazı bölgelerinde de çıkarılan, pipodan takıya, satranç takımından büstlere kadar birçok ürüne dönüşen lüle taşının Eskişehir'deki yatakları, Alpu ilçesindeki Türkmentokat ve Karatepe mahalleleri arasındaki Sarısu ocakları ile Margı, Beyaz Altın ve Başören mahallelerinde bulunuyor.
Eskişehir'in en önemli ve en bilindik hediyelik eşyalarından "beyaz altın" olarak adlandırılan lüle taşı, zor şartlarda bin bir güçlükle yerin metrelerce derinliğinden gün ışığına çıkarılıyor. "Ocakçı" adı verilen kişiler, dedeleri ve babalarından öğrendikleri yöntemlerle yüzeyden itibaren dik inen kuyular kazarak, dağınık yumrular halinde bulunan lüle taşına ulaşıyor.
Kuyuların yanı başına kurdukları jeneratör yardımıyla çalıştırdıkları kırıcı delici alet ya da kazma ve çekiç yardımıyla kas gücüne dayanarak yerin altındaki lüle taşına ulaşmak için gayret gösteren ocakçılar, kazanç elde ederken bir geleneği de yaşatmayı amaçlıyor. Metrelerce derinlikten çıkarttıkları "beyaz altın"ı vitrinde görünce tüm yorgunluklarını atan ocakçılar, çabalarının ürüne dönüşmesinin mutluluğunu yaşıyor. Ocakçıların lüle taşını çıkarttıktan sonra terk ettiği madenler ise köstebek yuvalarını andırıyor.
"KIŞ MEVSİMLERİNDE ÇALIŞMA ŞARTLARI DAHA ZOR OLUYOR"
Ömürlerini bu mesleğe adayan ocakçılar, ekmek parası kazanma mücadelelerini anlattı. Dedesinden babasına, babasından da kendisine geçen lüle taşı madenciliğini 22 yıldır sürdüren Ahmet Erdoğan (38), haftanın 6 günü çalıştığını söyledi. Her sabah saat 09.00'da işbaşı yaptığını belirten Erdoğan, hava kararıncaya kadar çalışmaya divam ettiğini söyleyerek, "Yerin 30-40 metre altında çalışıyoruz. Kış mevsimlerinde çalışma şartları daha zor oluyor. İlk 3-4 yıl zorlandım ama alıştım. Kazdığımız madenler mermerden daha sert zemine sahip. Günlük 1 ila 2 metre kazabiliyoruz. Zor bir iş. Çıkarttığım lüle taşının durumuna göre günlük 50 ila 150 lira arasında kazanıyorum. Nasibimizde ne varsa o. Para kazanmaya başlayınca insan yorgunluğunu atıyor. Kahvaltımızı ve öğle yemeklerimizi yerin altında yapıyoruz."
Erdoğan, son yıllarda lüle taşına ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Yerin metrelerce altından çıkardıkları madenin sanatkarların ellerinde güzel eserlere dönüştüğünü vurgulayan Erdoğan, "Yaptığımız işin, emeğimizin karşılığını görünce mutlu oluyoruz. Madenden çıkardığım taşı vitrinde görünce gurur duyuyorum. Vitrinde işlenmiş lüle taşını görünce, 'Bu benim yerin 40 metre altında çıkarttığım taş' diyorum." ifadelerini kullandı.
"ŞİMDİLERDE LÜLE TAŞI BULMAK ÇOK ZOR"
Salim Soydoğan (43) da madenlerde 25 yıldır çalıştığını anlattı. Lüle taşı çıkarmanın eskiden kazmayla, daha zor şartlarda yapıldığını aktaran Soydoğan, "Şimdi kırıcı delici alet ve jeneratör kullanıyoruz. Çoğu alan daha önceden kazıldığından şimdilerde lüle taşı bulmak çok zor. Günlük ekmek parası için kazmaya devam ediyoruz. Taşı çıkardığımızda insan yorgunluğunu da her şeyi de unutuyor." diye konuştu. Sarısu ocaklarındaki lüle taşı madenlerinde 27 yıldır çalışan Yasin Erdoğan (42) ise madenciliğin çok zor bir iş olduğunu ifade etti. (AA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.