Yılmaz Güney’in Konya Günleri
YILMAZ GÜNEY KONYA SÜRGÜN GÜNLERİ NASIL BAŞLADI?
Yılmaz Pütün (Güney) İstanbul Üniversitesi 3.sınıfa giderken birkaç dergide hikaye ve yazılar yazmakta iken 1956’da yazdığı “Üç bilinmeyenli denklemler ve eşitsizlik” başlıklı bir öykü yazısı yüzünden 1958’de haksız yere 7.5 yıl ceza ve 3 yıl sürgün cezası almıştır. İktisat fakültesi 3.sınıfa bir daha dönemeyen Güney’in cezası 1960 ihtilali sonrasında 1.5 yıl ağır hapis ve 6 ay Konya’da sürgün kararı ile temyiz edilmiştir. Böylece hapishaneye giden Güney bir daha da eğitim hayatına dönememiştir.
Yılmaz Güney, Konya’daki sürgün günlerini ise, İsviçreli gazeteci İrina Brezna’ya, “…Sadece hapishanede yatmış olmam nedeniyle kabadayılar bana yardım etti. Yer buldular, altı ay onlarla kaldım. Onlar bana baktılar” diye anlatmıştır.
Yılmaz Güney ülkemiz insanının derdini, ızdırabını, neşesini ve sosyal sorunlarını filmlerinde ele almıştır, kumar ve silah tutkusu ise hem dost hem düşman olarak hayatına yön vermiştir. Olay içeriği net olmasa da cinayet nedeniyle hapis cezası almıştır. Türk sinema tarihine katkıları belirgin bir sanatçı olarak insanımızı anlatan filmleri, soğuk savaş etkisiyle şekillenen siyasal görüşleri eğrisi ve doğrusuyla nesnel olarak ayrıca irdelenmelidir.
Yılmaz Pütün (Güney) 1962 Aralık ayından 1963 yılı Temmuz ayına kadar Konya'da cezası nedeniyle 6 ay sürgün kaldı ve meşhur kabadayılardan Miço Mustafa lakaplı Mustafa Saldı ile iyi bir dostluk kurdu, hatıraları oluştu. Miço Mustafa, Yılmaz Güney’le ilk tanışma hakkında şöyle demiştir: “Bir olay üzerine Gazinocu Tahir’i vurmuştum. Saklanıyordum. Güney de beni arıyormuş. Gelmesini istedim. Tahta kapı açıldı. İçeriye hoş gülüşlü, uzun boylu biri girdi. ‘Gardaş seni görmeye geldim.’ dedi, Doğulu olduğunu söyledi. ”
Konya’da geçen sürgün günlerinden Güney, Dolav semti ile ilgili bir senaryo çalışmasına da imza atmıştır. 1963 yılında "İkisi de Cesurdu" isimli film; Konya’da geçen ve aslında Miço Mustafa'nın hayatını anlatan, kendisinden de öyküler yer alan bir filmdir. Film aynı zamanda Güney’in başrol oynadığı ve sinema dünyasında çıkışa geçtiği bir filmdir. Konya İdmanyurdusporlu futbolcular ile dostluk kareleri, Miço Mustafa'nın kısa süreli işlettiği Güney isimli bir yazlık sinema işletmesi, Konya’da gönül verdiği bir hayat arkadaşı ve ileriki yıllarda bu ilişkiden dünyaya gelen bir kız çocuğu… Yılmaz Güney’in Konya günlerinin unutulmaz hatıralarıdır.
Sürgün nedeniyle günümüzde Alaattin Tepesine yakın Selçuk Otel tarafında bir otel olan Sipahi Palas Oteli’nde kalan Güney, sabah ve akşam emniyete gidip imza atmaktadır. Yılmaz Güney, bir röportajında bugünlere ilişkin bir espri yaparak, “hayatımda en çok imzayı 180 kez Konya’da attım” demiştir.
Zeki Oğuz tarafından kaleme alınan "Sedef Saplı Bıçak Miço" isimli kitapta, Yılmaz Güney'in Konya günleri Mustafa Saldı ile birebir görüşülerek geniş biçimde anlatılmıştır. Ayrıca Sedat Ulugana tarafından yazılan "Cezalı Delikanlı, Yılmaz Güney'in Konya Sürgünü" isimli bir kitapta da bu günler ayrıntılı bir şekilde ele alınmaktadır. Ayrıca Ahmet Uçar tarafından yazılan Milli Mücadeleden Cumhuriyete Siyasal Sürgünler kitabı Yılmaz Güney’in Konya sürgü günlerini ele almakta ve kapak resminde Güney’in Miço Mustafa ile olan fotoğrafı yer almaktadır.
YILMAZ GÜNEY’İN HAYAT ARKADAŞI BİRTEK CAN ÜNAL ve KIZI ELİF GÜNEY PÜTÜN
Yılmaz Güney Konya günlerinde eğlence sektöründe çalışan bir kadına aşık olur ve onu da sürgün sonrası 1963 yılında İstanbul’a götürür. Yılmaz Güney’in “Can” ismini verdiği Birtek Ünal ile resmi evlilik yapılmaz ancak 1966 yılında Elif Güney Pütün dünyaya gelir. Güney kızı ile zaman zaman ilgilenir. Kızı Elif Güney zaman zaman Adana ve Ankara’da kalır, Güney sonraki dönemde kızını tekrar İstanbul’a, yanına alır. Sürgün döneminde kızının da yanında olmasını ister. Kızı ölümüne kadar Fransa’da babası ile birlikte yaşamıştır.
HACIVEYİSZADE MUSTAFA EFENDİ ve MİÇO MUSTAFA’nın AİLESİ ARASINDAKİ BAĞLANTI
Hacı Veyiszade Mustafa Efendi, 1917-1920’li yıllarda Konya'ya gelen Vanlı muhacirlerle ilgilenmiş, yardım etmiş ve kendisini bu kimselere hizmet etmekle borçlu bilmiştir. Miço Mustafa ve ailesi de bu manada hoca efendiden destek görmüştür. Bu bilgiyi hoca efendinin yeğeni ve edebiyatımızda 2.Akif olarak bilinen Ali Ulvi Kurucu bir gazete röportajında söylemiştir. Miço Mustafa ve çevresi bu hamiyetperverliğin bir yansıması olarak hayatlarının her döneminde herkese yardımcı olmuştur. Miço Mustafa, yıllar sonra Konya’ya parasız ve gariban olarak sürgün edilen Yılmaz Güney’e de sahip çıkmış ve kol kanat germiştir.
KABADAYI FİGÜRÜNÜN EVRİMİ ve ORTADAN KALKMASI
Miço Mustafa ve birçok benzer durumdaki kabadayı formatı aslında sade vatandaşa çile ve ızdırap çektiren bir figür olmayıp, bir şekilde garibandan yana olan ve düşküne yardımcı olan zaman zaman da asayiş ihlali nedeniyle hapis yatan insanlardır, hapis yatarak bu kabahatlerinin bedelini de ödemiş insanlardır. Topluma, millete zararlı olanlar, serkeş ve uğursuz olanlar istisnai olarak her yerde vardır, bir de kabadayı olarak Osmanlıdan Cumhuriyete devam ede gelen kahve, kıraathane ve eğlence sektöründe varlık gösteren ve racon kesen kabadayı figürü olmuştur. 1990'lar sonrası memleket de kabadayı, külhanbeyi profilinde kimseler de aynı eski evler gibi teker teker ortadan kalkmış ve mazide kalmışlardır.
Yılmaz Güney ise 12 yıldan fazla hapis ve sürgün yaşamıştır. Hapiste kanser tedavisi görememiştir, hızlı bir hayatı olmuş, silah tutkusu ve kullanımı da hobiden öteye hayatının bir parçası olmuştur. garibandan yanadır, fakir bir aile çocuğudur. Küçüklükten itibaren simit, gazoz satma, fayton sürücülüğü dahil işlerde çalışmış, lise 2’den itibaren sinemalar arasında film bobinleri taşıyan pursantaj memurluğu denilen bir işte karın tokluğuna çalışarak, filmleri de birkaç kez izleyerek sinemanın büyülü dünyasına aşık olmuştur. Bu arada seyircilerin hangi filme, filmdeki hangi sahne, rol ve aksiyonlara alaka gösterdiğini dikkatle takip etmiş, daha sonra senaryo yazarlığı, oyuncu ve yönetmen olarak halkın nabzını tutan filmlerde rol almıştır. Bu bağlamda garibandan yana olmak tavrı her ikisi de vefat etmiş olan Yılmaz Güney ve Mustafa Saldı’nın ortak yönü olmuştur.
MİÇO MUSTAFA’NIN KONYA İDMANYURDU İLE BAĞLANTISI ve YILMAZ GÜNEY’İN FUTBOL FOTOĞRAFLARI’NIN ANLAMI
Yılmaz Güney’in Konya sürgün günlerinde Konya İdmanyurdu ile fotoğrafları çıkmış ama alakası konusunda pek bilgi bulunmamaktadır. Miço Mustafa’nın futbolseverliği ile ilgili yüzeysel bilgileri derinliğine araştıran ve bu fotoğrafların bu yüzden çekilmiş olabileceğini sosyal medya paylaşımında ilk dile getiren ise Ömer Tokgöz olmuştur. Tokgöz, Konya spor tarihi hakkında detaylı bilgisi olan Gazeteci Yazar İhsan Kayseri ile görüşmüş ve bilgileri teyit ettirmiştir.
Miço Mustafa sıkı bir Konya İdmanyurdu taraftarı ve futbolcusu olmakla kalmayıp o dönemde genel kaptan olarak yönetimde yer aldığı için zaman zaman antrenmanlara Yılmaz Güney ile birlikte gitmiştir. Bu yüzden futbolcular ile bir arada, dostane sportif çekimler yapılmıştır. Dönemin bir diğer önemli kabadayısı “Teccal” lakaplı İhsan Atasagun ise Konyaspor taraftarı olarak bilinmektedir.
KONYA GÜNLERİNİN GÜNEY FİLMOĞRAFİSİNE ETKİLERİ, İKİSİ DE CESURDU FİLMİ ve DOLAV SENARYOSU - GÜNEŞ DOĞARKEN FİLMİ
Yılmaz Güney, sürgün günlerinde Dolav’daki kahvehaneye ve eğlence yerlerine gitmek dışında film senaryoları üzerinde çalışmıştır. Miço Mustafa ile gazinocu Tahir arasındaki husumetten çok etkilenen Güney, bu yaşanmış hikayeyi senaryolaştırır. Bu senaryo daha sonra Yılmaz Güney’in başrolünü oynayacağı, “İkisi de Cesurdu” filmine dönüşür. Filmde Güney’in canlandırdığı Ali Duran karakteri aslında Miço Mustafa’dır.
İKİSİ DE CESURDU FİLMİ, SENARYOSU ve KABADAYI MİTOSU
Ünlü sinema eleştirmeni ve tarihçisi Agah Özgüç bu konuda şöyle demektedir: “Yılmaz Güney filmlerinde en çok etkilendiğiniz sahne hangisi?
‘İkisi De Cesurdu’nun son sahnesi. O film, Yılmaz Güney’in Konya’daki sürgün döneminin etkileriyle yapılan bir film. Filmde de bir sürgünü oynuyor. Bir sahnede annesine kavuşacaktır, annesinin otel odasında bir fotoğrafı vardır, duvara asılı. O fotoğraf, gerçek annesinin fotoğrafıdır. Tam annesine kavuşmak için trene bindiğinde düşmanları tarafından vurulur. Az önce de söz etmiştim filmdeki küçük kızla olan dostluğu dikkat çeker. Vurulup düştüğünde, o küçük kız da üzerine kapanır. Çocuklara karşı çok hassastı. Çocuklarıyla ‘baba’ sevgisini yaşayamadı; hapishane, çekimler nedeniyle. Filmlerine baktığınızda küçük kızların adı hep Elif’tir, kızından dolayı.”
DOLAV SENARYOSU ve GÜNEŞ DOĞARKEN FİLMİ
Yılmaz Güney 1974 yılında Konya’yı tekrar ziyaret eder, Miço Mustafa ve arkadaşları kendisini araç konvoyu ile karşılarlar ve basına Dolav semtine ilişkin film senaryosu hazırladığını belirtir, ancak Güney’in devam eden dava, cinayet nedeniyle hapis olması ve daha sonra Fransa’da sürgüne çıkması ile film çekilemez. Film senaryosu bazı değişikliklerle “Güneş Doğarken” ismiyle Miço Mustafa'nın Konya İdmanyurdu takım kaptanlığı odaklı fragmanları çekilir. Başrollerde Kadir İnanır ve Hülya Avşar olmak üzere, eski Konya evleri ve yaşantısı eksenli yer altı aleminin iç çatışmalarını, geleneksel aileyi temsil eden Kadir Savun ve mücadeleden yana Halil Ergun karakteri ile muhtemelen Yılmaz Güney ve Miço Mustafa sohbetlerini de anımsatan kareler ve bugün bir kısmı ayakta olmayan Konya evleri, eski otogar kareleri ile belleklerde iz bırakmıştır. Filmin çekildiği tarihte Konyaspor ve Konya İdmanyurdu birleştiği için film Konya İdmanyurdu değil Konyaspor üzerinden ilerlemiştir.
YAZLIK GÜNEY SİNEMASI
Sürgün sonrası İstanbul’a dönen Yılmaz Güney, Miço’ya Konya’da bir sinema salonu açması önerisinde bulunur. Miço Dolav tarafında bir yazlık sinema açar, ismini de Güney Sineması koyar. Yılmaz Güney’le olan iletişimin yer yer kopması, film gösterim desteği alamaması ve ticari rekabet sonucu zarar edince Güney Sineması kapanmıştır.
Kaynak:
-------------------
- http://www.antraktsinema.com/makale.php?id=407
- http://www.antraktsinema.com/makale.php?id=407
- http://blog.milliyet.com.tr/sedef-sapli-bicak-mico/Blog/?BlogNo=239042
- Ömer Tokgöz Konya Tarihi fotoğrafları sayfası, Yılmaz Güney paylaşımı, https://m.facebook.com/groups/1572863186337901?view=permalink&id=2205690799721800
- Agah Özgüç ropörtajı, https://www.birgun.net/haber/turk-sinemasinda-oyunculuk-yilmaz-guney-ile-zirveye-ulasir-127156
- http://blog.milliyet.com.tr/sinemanin-cirkin-krali-yilmaz-guney/Blog/?BlogNo=105046
- https://www.pirha.net/yilmaz-guneyin-ilk-esi-birten-unal-yasamini-yitirdi-124846.html/04/06/2018/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.