“Editör, bir kitabın başına gelebilecek en güzel şey”
Röportaj: HANDE İPEKGİL
Bu hafta konuğum editör/ yazar Serda Kranda Kapucuoğlu. 1979 İstanbul doğumlu olan Kapucuoglu, bir süre bankacılık yaptıktan sonra yirmili yaşlarının başında bankadaki görevinden ayrılarak okuma ve yazma yolculuğuna çıktı. İlk olarak Anadolu Haber Ajansı’nda muhabirlik eğitimi aldı ve sonrasında ajans adına haberler yazmaya başladı. Aynı dönem, yeni yeni yaygınlaşan web platformlarında blog yazarlığı yaptı ve şirketlerin web sitelerine kurumsal metinler yazdı. 2004 yılına gelindiğinde artık profesyonel olarak metin yazarlığı yapan Serda beraberinde dergi editörlüğü yapmaya başladı. Bu dönemdeki çalışmaları esnasında, röportaj yaptığı bir yayıncıdan, hayatını değiştiren teklifi aldı ve onun kitabının editörlüğünü gerçekleştirdi. Aradan geçen yıllarda, kendi çıkardığı ve 80.000 kişi tarafından okunan Aktivist Dergi ile birlikte pek çok derginin yazı işleri ve yönetim birimlerinde yer aldı. Sayısız yazara kişisel editörlük desteği verdi, kitaplarda editörlük yaptı. Editörlük, geliştirici editörlük ve yazar koçluğu yapan Kranda, şu an ayrıca yazarlık ve editörlük atölyeleri düzenliyor.
Benim için yayıncılığın olmazsa olmazı, gizli kahramanlarıdır editörler. Peki kitap editörleri ne iş yaparlar? Kitap editörü olmak için neler yapmak lazım? Bu ve pek çok sorunun cevabını bildiğimiz, çok okunanlar listesinde olan, dokunuşlarıyla kitaplara son halini veren, mesleği öğreten ve mesleğe teşvik eden sadece bunlarla sınırlı kalmayıp o güzel anlatımlarıyla saatlerce dinleyebileceğiniz Serda Kranda Kapucuoğlu'ndan öğreneceğiz. İyi okumalar :)
-Türkiye’de editörlük faaliyetleri geniş bir sahada yürütülüyor: Kitap editörlüğü, dergi editörlüğü, gazete editörlüğü, internet editörlüğü, radyo ve televizyonda haber editörlüğü ilk akla gelenler. Öncelik editör ne iş yapar? Sorumlulukları nelerdir sizden dinleyelim?
Sorunuza kitap editörlüğünü anlatarak cevap vereyim. Kitap editörlüğü, bir metnin en iyi haline getirilmesi işidir. İmla ve noktalama üzerinde çalışmak kadar, anlam ve içerik üzerinde çalışmak da buna dahildir. Hatta daha da ötesinde, içeriğin güvenliği, mizanpaj süreçlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi, üretim ve pazarlama, tanıtım gibi süreçlerde aktif rol almak da editörün görev alanları arasında yer alır.
-Size bir kitap ya da editoryal sorumluluk isteyen bir eser ulaştığında ilk olarak neye dikkat edersiniz?
Özgünlük. Özgünlük bazen üsluptadır, bazen hikâyede, bazen de biçimde. Yeni bir şeyler görmek, bizim için çok güzeldir. Bunu anlatması çok zor ama görür görmez hissettiğimiz farklı bir sezinleme haliyle beraber oluşur farklılığı algılayışımız. İnanır mısınız, içinde birtakım kusurlar olsa bile özgün bir metin, özel bir yazar kendisine vakit ayırmamız için bizi heyecanlandırır, cesaretlendirir.
-Geri çevirdiğiniz kitaplar oldu mu hiç, olduysa neden?
Ne yazık ki evet. Özensiz dosyalar olabiliyor. Bazen yazar, yaptığı şey olan yazarlığın nasıl önemli bir şey olduğunu hiç düşünmemiş oluyor. Bazen de metin gerçekten çok acemice yazılmış oluyor. Böyle durumlarda ne yazık ki dosyayı reddetmek zorunda kalabiliyoruz.
-Dünyada ve tabiî ki Türkiye’de editörlük mesleğinin durumu nedir? Mesleğin gelişimi için neler yapılması gerekiyor?
Dünyada epey önemli bir meslek olmasına rağmen editörlük ülkemizde ne yazık ki hak ettiği değeri göremiyor. Hem yeterince tanınıp bilinmiyor hem de sektördeki çalışma şartları ve kazanç dengesi bir türlü iyileşemiyor. Oysa editör, bir kitabın başına gelebilecek en güzel şey. Olmazsa olmaz bir rolü var kitaplar üzerinde. Umarım yakın gelecekte bizler de hak ettiğimiz iyi şartlara kavuşuruz.
-Sizce Türkiye’de editörlük mesleği itibarlı bir iş midir? Bir başka ifade ile editör, kitabın, derginin can damarı, temel direği midir?
Kesinlikle öyle.
-Basın yayınla ilgili eğitim öğretim kuruluşlarında editörlük dersleri var mı?
Bildiğim kadarıyla editörlük isimli bir ders yok. Oysa bence editörlük bölümleri olmalı. Türk Dili ve Edebiyatı ya da Gazetecilik gibi bölümlerde editörlükten de bahsediliyor, derslerin toplamında elbette öğrenciler editörlük becerileri ya da bakış açısı hakkında bir intiba ediniyorlar ama editörlük, başlı başına bir meslek. Bu nedenle bölüm olarak açılması gerektiğini düşünüyorum. Öte yandan, içerik üreticiliği geleceğin yükselen değerleri arasında sayılıyor. Editörlük, içerik çalışmanın en üst noktalarından biri.
-Günümüzün editörlüğün popüler bir meslek haline geldiğini görüyoruz. Öncelikle bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Sanırım kitapların ve kitabevlerinin çoğalması, çağdaş yazarların görünürlüğü ve yayıncılığın popülaritesi bu alana ilgi duyulmasını da beraberinde getirdi. Kitap okumayı seven, meraklı, anlatmaktan ve paylaşmaktan zevk alan kişiler için editörlük, bilgi taşıyıcılıkta çok anlamlı bir araç. Öte yandan çalışma şartlarımız iyi olmasa bile çalışma şeklimiz çok cezbedici bence. Oku, oku, oku… Düzelt, anlat, yeniden kontrol et… Sessiz, sakin ve kendi halindesin. Bir de mekândan bağımsızsın tabii.
-Peki günümüzde popüler olmasına rağmen editörlük mesleği konusunda Türkiye’nin geç kaldığını söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle. Son yıllarda editörlük alanında çok değerli girişimler var. Harika kurslar açılıyor, bu mesleğe yeni insanlar kazandırılmaya çalışılıyor ancak yeterli olduğunu söyleyemeyiz elbette. Ülkemizdeki yayınevlerinin pek çoğunda kadrolu olarak çalışan editör bulamazsınız. Yani düşünebiliyor musunuz, yayınevisiniz ama kadrolu bir editörünüz yok, yayınevinin sahibi editörlük de yapıyor. Ya da dışarıya veriliyor işler. Oysa aşçısız restoran nasıl düşünülemezse, editörsüz bir yayınevi de düşünülemez.
-Editörlük işinin belli esaslara bağlanmasının faydalı olacağını düşünüyor musunuz? Ne gibi faydalar sağlanabilir?
Aslında işleri zorlayan kısım burası. Belli esaslar… Bizler bir metinde o kadar çok yönlü çalışıyoruz ki her editörlük, aynı içeriği kapsamıyor. Her metinde yapılacaklar yeniden şekilleniyor. Öte yandan birtakım iş kalemlerinin tanımlanması, hesaplamaların matematiksel olarak yapılabilmesi gibi zorlu boşluklar var. Mesela şunu diyemeyiz, “Bu metinde 4814 adet düzeltme yapmışım ve yazara 17 tane not yazmışım. Her düzeltme 50 lira. 50 çarpı 4814, şu kadar eder. Yorumları da 100 lira diyelim,” diyemiyorsunuz çünkü sadece okuyup geçtiğim satırlar da editörlüğe dahil. Bu sebeple her editörün yoğurt yiyişi de farklı oluyor. Yine de birtakım sınırların çizilmesi, işlerin doğru tanımlanması kesinlikle önemli.
- Türkiye’de editörlük mesleği itibarlı bir iş midir? -"Nasıl Editör Olurum?" diyenlerin izlemesi gereken yollar neler? Her isteyen editör olabilir mi?
Kitap okumayı seven, meraklı, dile hâkim ve anlama vakıf herkes bu meslek için uygun olabilir aslında. Ama gerçekten de okumayı çok sevmek, kitaplara âşık olmak gerekiyor. Bir de küçük sır vereyim, kendi kendinize kalmayı seviyor musunuz? Saatlerce aynı yerde oturabilir misiniz? Bir kelime için uzun uzun düşünür, bir cümleyi defalarca kez okuyabilir misiniz? Bu tür kişisel özellikler de editörlüğe uygunluk konusunda kendinizi doğru değerlendirmenize yardımcı olabilir. Çoğu kişi editörlüğü çok hoş bulur, öyledir de… Ama şunu da bilmek lazım, gerçekten zorludur da… Sevmeden yapamayacağınız bir iştir.
-İyi bir editörde bulunması gereken vasıflar neler olabilir?
Mesleki beceri kısmından az önce de bahsetmiştik. Dil ve anlam bilgisinin yanı sıra sabır, merak, şüphe, çok çok iyi bir genel kültür ilk aklıma gelenler oldu. Öte yandan bence günümüzde iletişim becerilerinin ve insan ilişkilerinin iyi olması da bir editör için önemli özellikler olabilir.
-Mesleğinize olan ilgiyi daha çok kadınlar mı yoksa erkekler mi gösteriyor?
Sanırım eşittir. Ancak kurslara baktığımızda katılımcıların daha çok kadınlar olduğunu gözlemliyorum.
-Editör olmak isteyen yeni mezunlara ya da editörlük mesleğine adım atmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
En baştan başlasınlar. Editörlük hemen olunan işlerden değil. Acemilik ve çıraklık sürecini mutlaka tamamlasınlar. Bu kısım uzun diye ümitsizliğe kapılmasınlar. Bir dosyayı alıp baştan sona yapmakla ilgili olarak, kendilerini hazır hissetmeyi beklesinler. Hazır ve uygun olmak gerçekten hayati önem taşıyor. Diğer yandan kitap eklerini sıkı takıp etmek, edebiyat temalı web sitelerinin müdavimi olmak, eleştirmenleri takip etmek, çağdaş edebiyattan haberdar olmak kendilerini geliştirmek ve hazırlamak için yapabilecekleri en güzel şeyler.
-Bir editörün masaya yazar olarak oturması, kendi kitabını yazması nasıl bir tecrübe? Siz ilk kitabınız Birdenbire'yi yakın zamanda çıkardınız. Ne kadar sürede tamamlandı? Kendi kitabınıza editör gözüyle baktınız mı? Yoksa kitabı editörünüze emanet ettiniz mi?
Gerçekten çok zorlayıcıydı. İnsan ne zaman yazar ne zaman editör olacağını ayarlayamıyor. Başlarda bu açıdan çok yavaş ilerleyebildim. Ama sonradan ayırt etmem gerektiğini fark ettim. Ve ilk taslağıma ulaşana kadar, kendime hiç rahatsızlık vermemeye çalıştım. İlk taslaktan sonra da asıl çileli kısım başladı. Elimden geleni yapmaya çalıştım. Başa çıkamadığım yerlerde de başka editör arkadaşlarımın yardımını aldım.
Kaynak:BBN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.