ÖZEL HABER! Dr. Aysun Şarkaya: "Yatağa bağımlı yaşlılar ve bakım verenler için yepyeni bir hayat mümkün"

ÖZEL HABER! Dr. Aysun Şarkaya: "Yatağa bağımlı yaşlılar ve bakım verenler için yepyeni bir hayat mümkün"

Türkiye nüfusu demografik olarak yaşlanırken, yaşlı ve yaşlı bakımı ile ilgili bilimsel çalımalar da önem kazanıyor. Peki yaşlılık kaynaklı yatağa bağımlı ve bu bağımlılara bakım ile ilgili ne yapılmalı, devlet ne yapmalı, bilim ne diyor? İşte ayrıntılar.

Türkiye demografik baskı altında; ülkenin nüfusu her geçen gün yaşlanıyor. Bu durum sağlık sisteminden ekonomiye kadar baskıyı artırma eğiliminde. Hatta bu alanda psikolojik eşik aşılmış durumda. Bir yandan ömür uzuyor. Bir yandan da yaşlılık ve yaşlılık kayaklı yatağa bağımlılık ve bu insanlara bakım yepyeni, üstelik hem maddi hem de manevi sermayenin tüketilmesi açısından artık göz önünde bulundurulması kaçınılmaz bir alan halini alıyor. Peki ne yapılmalı ve neler yapılıyor?

Nüfusa baskı yapan o alan artık bilim insanlarının merceği altında

Sosyolog Dr. Aysun Şarkaya'nın Beykent Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Sosyoloji Ana Bilim Dalı, Sosyal Bilim Dalında, Prof. Dr. Levent Ürer danışmanlığında yürüttüğü bilimsel çalışmasında "Yaşlılığa bağlı yatağa bağımlı erişkinlerde mekân ve emeğin değişimi" ile ilgili yaşlılık kaynaklı yatağa bağımlı ve bakım verenlerin hayatlarını kolaylaştıracak bulgulara ulaştı.

Türkiye uzun ve orda vadede yaşlılarla ilgili nasıl bir politika belirleyecek?

Saha çalışmasında yaşlılık kaynaklı yatağa bağımlı ve bu insanlara bakım verenlerle ilgili oraya çıkan bilimsel veriler özellikle gündelik yaşamda yeni bir bakış açısını gerektiriyor.

Yatağa bağımlı yaşlıların yaşam kaliteleri nasıl artırılabilir?

Dr. Aysun Şarkaya'nın bilimsel çalışmasında üç başlık öneme çıkıyor. Bu başlıklar şöyle:

- Evde pakım politikasının belirlenmesi.

- Evde bakım verenlerin rollerinin belirlenmesi ve uyum kapasitelerinin yükseltilmesi.

- Bakım verilen mekânın yeniden kimliklendirilmesi.

"Söz konusu tasnifin birinci başlığı, Türkiye’nin orta-uzun vadeli bir gelecek tahayyülü içinde kapsamlı bir evde bakım politikası ve vizyonu geliştirmesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Sağlık sistemindeki gelişmeler sürmesi ve doğum oranlarının azalması göz önüne alındığında Türkiye’nin önündeki on yıllar boyunca yaşlı nüfusu daha da
artacağı açıktır" ifadelerine yer veren Dr. Şarkaya, TÜİK’in 2024 yılı verilerine göre yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişi iken son beş yılda yüzde 21,4 artarak 2023 yılında 8 milyon 722 bin 806 kişi olarak gerçekleştiğini belirtti.

Türkiye demografisi yaşlanıyor bu gündelik hayatta da hissedilecek

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2018 yılında yüzde 8,8 iken, 2023 yılında yüzde 10,2 olarak ölçülmüştür. Türkiye nüfusunun yüzde 10.39'unu 65 yaş üstü kişiler oluşturduğunu kaydeden Dr. Şarkaya, "Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranı 2030 yılında yüzde 12, 2040 yılında yüzde 16, 2060 yılında yüzde 22 ve 2080 yılında yüzde 25 olacak" dedi.

Bakım verenlerin iyilik hali

Dr. Şarkaya, "Bu somut veriler çerçevesinde bakım verenlerin ve bakım alanların niteliklerini artırıcı (informal hemşirelik becerisi, fiziksel terapiler, meşguliyet terapileri, konuşma terapileri, sosyal çalışmalar, diyet ve beslenme danışmanlığı, vb.), kendi ayakları üzerinde durabilecekleri ve kapasitelerini gerçekleştirebilmelerini sağlayacak ve bu sayede toplumsal sağlığa ve kalkınmaya pozitif yönde katkı sağlayabilecek orta ve uzun vadeli politikalar belirlenmesi yararlı olacaktır." ifadelerine yer verdi.

Evde bakım verenler "yok" kabul edilemez

Dr. Şarkaya, ikinci öneri başlığında ise hem toplumsal hayatta hem de hukuku mevzuattan kaynaklı evde bakım kaynaklı sorunların çözümünde “Evde Bakım Verenlerin Rollerinin Belirlenmesi ve Uyum Kapasitelerinin Yükseltilmesi” politikalarının geliştirilmesi olduğunu ifade etti.

Evde yaşlılara bakım verenlere yönelik yeni bir bakış açısı geliştirilmeli

Dr. Aysun Şarkaya bu konuda şu ifadeleri kullandı: "Türkiye’nin evde bakım verenlerin niteliğine ilişkin geniş bir mevcut durum analizine ihtiyaç bulunmaktadır. Göçmenler dâhil bakım verenlerin nitelikleri ile Türkiye’nin evde bakımda ne nitelikte aile yakınına veya personeline ihtiyacı olduğu belirlenerek buna göre uyumlu evde bakım veren stratejisine ihtiyaç duyulmaktadır. Bakım verenler demografik özellikleri, yetenek, becerilerine göre tasnif edilerek buna uygun kendilerini bu alanda daha da geliştirici mesleki kurs ve iş alanlarına yönlendirilmeleri, diploma ve sertifikalandırılmaları niteliklerinin ortaya çıkarılmasını sağlayacak ve “nitelikli” niteliksiz” ayrımı azaltılabilecektir. Evde bakım konusu depolitize edilerek, bu süreçte evde bakım verenlere sunulan sosyal ve psikolojik (beslenme ve yemek hazırlama hizmetleri, ziyaret hizmetleri, telefon hizmetleri, finansal ve genel danışmanlık hizmetleri, günlük ev işleri hizmetleri, taşıma ve refakat hizmetleri, yaşlı kulüpleri, vb.) destek başta olmak üzere belirlenmiş olan imkân ve diğer haklar konusuna sadece insani ve ahlaki boyutuyla değil aynı zamanda ekonomik olarak da sağlıklı ve sürdürülebilir bir kalkınmayı olumlu etkileyeceğinin kamuoyuna anlatılabilmesi önerilmektedir."

Yatağa bağımlı yaşlılara bakım verilen mekanlar yeniden organize edilmeli

Dr Şarkaya, yaşlılık kaynaklı yatağa bağımlılara bakım verilen mekânın yeniden kimliklendirilmesi konusunda da önemli açıklamalarda bulundu. Yatağa bağlılara bakım verilen mekânın hem bakım alan hem de bakım verenin vücut bütünlüğü ve hem psikolojik hem de ruhsal açıdan yaşamsal önemi sahip olduğunu ifade etti. Yaşlılık kaynaklı yatağa bağımlılara bakım verilen mekanların hem yapısal mimari hem de iç mimarisi ile ilgili politikalar geliştirilmesi bağlamında kamunun üzerine önemli sorumluluklar düştüğünü belirten Dr. Aysun Şarkaya şunları söyledi: "Bakım verilen mekânın kimliklendirilmesi, benliğin sergilendiği bu mekânın fiziksel ve duygusal özelliklerinin bakım veren ve bakım alana göre iç mimari dokunuş olarak belirlenmesi anlamı taşımaktadır. Yaşlılık kaynaklı yatağa bağımlı erişkinlerde mekânın ve emeğin değişimi önümüzdeki yıllarda toplumsal sağlık, toplumsal uyum ve kalkınma için anahtar rol üstlenecektir. Bu nedenle, bu yönde atılacak adımlar, ortaya konulacak politikalar ve bu yönde oluşturularak avantajlar, toplumun geleceğinin belirlenmesi açısından son derece önemsenmektedir ve bu uygulamalar kısa süre içinde planlanıp hayata
geçirilmelidir."

Hareketleri kolaylaştıracak ruhu rahatlatacak mekânlar üretilmeli

Yatağa bağımlı ve bakım veren için mekânın psikolojik olarak önemli olduğunu belirten Dr. Şarkaya "Kısaca bakım alan ve bakım verenler kendi belirlenmiş sosyal alanlarından, günlük aktivitelerinden, yakın akraba ve arkadaş çevresinden uzaklaşmadan, sağlıklı bir hayat sürdürmesi için gerekli biçimde desteklenmeli, yaşam kalitelerini artırmak adına evde bakım uygulamaları bu çerçevede daha da yaygınlaştırılmalı, bakım ve rehabilitasyon hizmetleri olabildiğince bakım veren ve bakım alan için örgütlenmiş evinde sunulmaya çalışılmalıdır. Yanı sıra yemek, temizlik, kişisel bakım vb. hizmetlerin ve ayrıca bu konuda takip devamlılığının sağlanması, bunlar için de gerekli sosyal düzenlemelerin yapılması bir zorunluluktur. Yatağa bağılı yaşlı bireylerin bakımından sorumlu olan aile bireyleri de başta psikolojik, sosyal ve ekonomik olmak üzere gerekli biçimde her açıdan desteklenmelidir. Yatağa bağımlı yaşlı bakımına yönelik çağa ve geleceğe en uygun politikaların geliştirilmesi, etkinlik ve verimliliğin sağlanması sağlıklı bir toplumsal gelecek açısından gerekliliktir." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de evde bakımda yeni bir sürece giriliyor

Nüfus yaşlanırken Türkiye'nin yeni bir sürece girdiğine dikkat çeken Dr. Şarkaya, "Nihayetinde, evde bakımın çerçevesi genişlerken nelerin bu bakıma dâhil edileceği, kimlerin bu bakımda özne roldü oynayacağı, ev olarak belirlenmiş olan yatağa bağımlı mekânların nasıl düzenleneceği, yemek, temizlik, kişisel bakım vb. hizmetlerin nasıl verileceği, takip devamlılığının nasıl sağlanması, bunlar için de sosyal düzenlemelerin ne şekilde yapılacağı belirsizliği hızla ortadan kaldırılmalıdır. Yanı sıra bu belirsizliğin sınırları yatağa bağımlı yaşlı bireyin bakımından sorumlu olan aile bireylerinin psikolojik, sosyal ve ekonomik durumuna kadar genişlemesine izin verilmemelidir. Böylece yaşlılık kaynaklı yatağa bağımlı bakım hizmetlerine politikalarının nasıl geliştirileceği, etkinlik alanların nereler ve hangi derinlikte olacağa ve verimliliğin nasıl sağlanacağı da belirsizliğin kamusal boyutlarını ortaya konabilecektir. Bu Türkiye’nin gelenekten getirdiği yaşlılara yönelik etik bakış açısına da uygundur." ifadelerine yer verdi.

https://aysunsarkaya.com/

Kaynak:BBN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum