Anadolu dünyanın en kadim termal varlığına sahip ve bu konuda dünyanın dört bir yanından misafir ağırlıyor. Konya'da termal turizm konusunda öncü konumu koruyor.
TERMAL TURİZMDE YENİ ROTA

Sıcak kaynak sularının terapi amacıyla kullanılması anlamına gelen termalizm antik dönemden günümüze gelen süreçte Avrupa’da son derece önemliydi. Bu rota boyunca bulunan şehirlerin çoğu Roma zamanında da bilinmekteydi ve bunlardan bazıları etkileyici kaplıca harabelerine ve spa yapılarına sahiptir. Seyahatin demiryolu aracılığıyla kolaylaştığı, yeni birtakım medikal tedavilerin uygulanmaya başladığı 18. Ve 19. Yüzyılda; bu şehirler çok büyük üne kavuştular. Avrupa’nın çeşitli yerlerindeki spalara seyahat eden siyasi ve kültürel elitler ile bu şehirlerde bir kültürel etkileşim oluştu. Hatta bu seyahatler bugünkü tanımıyla modern turizmi oluşturdu da denebilir. Bu kişiler termal spa şehirlerinin ününe ün kattı ve gerçek bir trend yarattılar. Prestijli otellerden, gazinolardan müzik sahnelerine, üstü kapalı mesire alanlarından peyzajlı bahçelere turistler için birçok yeni zevk ortaya çıktı.

TERMAL MİRAS
Avrupa tarihi termal kentler rotasında Türkiye'de ilk sırada bulunuyor. Baden-Baden, Bath, Budapeşte, Spa, Vichy gibi çok ünlü spa şehirlerinin dışında Anadolu; eşsiz şehir karakterleri, farklı tarzdaki mimariler, termal suların içilmesi ve yıkanmada kullanılması gibi farklı spa gelenekleri ile bezenmiş daha birçok şehre sahip. Tüm farklı yerel tatları ve çeşitleriyle bu spa kültürü tam anlamıyla eşsiz bir Anadolu'nun mirası olarak düşünülebilir. Konya, Ankara, Yalova, Pamukkale,
SULÇUKLU MİRASI
Ankara, yeraltında yüzyıllardır adeta bir hazine saklıyor. Roma ve Selçuklular zamanından bugüne uzanan, yeraltından yeryüzüne yükselip şifa dağıttığına inanılan sulardan bahsediyoruz. Şehir, termal merkez olarak 37 alternatif sunuyor. Bu merkezlerin yer aldığı en önemli bölgeler ise Kızılcahamam, Haymana ve Ayaş Karakaya. Ortalama 47 derece sıcaklığındaki kaplıca sularının karaciğer, böbrek, mide, bağırsak, solunum yolları, deri, kalp ve kan dolaşım rahatsızlıklarına iyi geldiği biliniyor. Bu üç kaplıcanın ortak özelliği ise sularının içilebilir olması. İçilen suların mide, bağırsak, pankreas, karaciğer, böbrek ve safra kesesi rahatsızlıklarına çare olduğuna inanılıyor.

En sıcak sular Afyon’da
Türkiye'de kaplıca bakımından oldukça zengin olan bir diğer yer ise Afyon. Şehir, 60 derecenin üzerindeki sularıyla Türkiye’nin en sıcak kaplıcalarına sahip. 22 termal otelin hizmet verdiği Afyon’da öne çıkan kaplıca bölgeleri Sandıklı, Gazlıgöl, Heybeli. Bu üç yerin sularının romatizmal hastalıklar, kireçlenme, kalp ve dolaşım sisteminde meydana gelen aksamalar, cilt, kemik ve kadın hastalıkları ile böbrek ve karaciğer rahatsızlıklarında etkili olduğu biliniyor. Sandıklı ise çamur banyosuyla diğerlerinden biraz daha farklılaşıyor. Ünü dünyaya yayılmış bu çamur banyosunda, çamur özel bir toprağın, 68 derecelik şifalı suyla karıştırılmasıyla elde ediliyor. Çamur banyosunun solunum yolu enfeksiyonlarına, psikolojik rahatsızlıklara ve cilt hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Kütahya uçak bileti alarak Afyon’a ulaşabilir ve kaplıcaların keyfini çıkarabilirsiniz.
Bedene de ruha da iyi gelen kaplıca Bursa'da
Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı'da imparatorları, kraliçeleri, sultanları iyileştirdiğine inanılan şifalı sularıyla Bursa, termal merkezler konusunda zengin bir diğer şehir. 27 termal merkeziyle hizmet veren Bursa'nın şifalı sularının başta ruhsal hastalıklar olmak üzere birçok bedensel rahatsızlığın tedavisine yardımcı olduğu biliniyor. Bu rahatsızlıklar arasında romatizmal sendromlar, hareket sisteminin diğer ağrılı hastalıkları, kronik iltihaplı ve ağrılı kadın hastalıkları, damar tıkanıkları yer alıyor. Mazisi oldukça eski olan Oylat Kaplıcaları ise şehirde en çok tercih edilen kaplıca bölgesi. İnegöl ilçesine çok yakın bir bölgede bulunan bu kaplıcanın suları içilebiliyor. İçilen bu suların obezite tedavisinde etkili olduğu biliniyor. Oylat kaplıca sularının diz kapaklarındaki sertleşme, kireçlenme ve şiddetli ağrılara iyi geldiğine inanılıyor.
4. 2 bin 800 yıl öncesinden gelen sağlık Pamukkale’de
Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Pamukkale, sadece bembeyaz ortamıyla değil aynı zamanda termal sularıyla da ünlü. Çünkü travertenler, kendini bembeyaz yapan özel formülüyle şifa dağıtıyor. Travertenlerin dışında sularıyla ümit vadeden bir diğer yer ise; geçmişi 2 bin 800 yıl öncesine giden Hierapolis antik kenti. Burada binlerce yıldan kalma sütun ve mermerler arasında oluşan havuzda hem şifa arayabilir hem de bu otantik ortamın tadını çıkabilirsiniz. Travertenler de Hierapolis de genellikle kalp, damar, felç ve sinir hastalıklarıyla mücadele eden kişiler tarafından tercih ediliyor.
Yalova’da
Yalova, diğer şehirler kadar fazla sayıda termal merkeze sahip değil. Yalova'yı bu konuda güçlü kılan 2 yer var. Bunlardan ilki su sıcaklığının 55-60 derecelerde olduğu Armutlu. Radyoaktivite değeri yüksek suları nedeniyle bu kaplıcanın, ağır metalin vücuttan atılması, sinir hastalıkları, yaraların iyileşmesi ve hormonların düzenlenmesinde etkili olduğu düşünülüyor. Yalova’da dikkat çeken bir diğer yer ise adından da anlaşılacağı üzere Yalova il merkezine 12 km uzaklıktaki Termal ilçesi. Burada bulunan termallerin suları ise kas, kemik, sindirim sistemi, karaciğer, safra kesesi, böbrek, idrar yolları, cilt ve kadın hastalıkları tedavisinde alternatif bir yöntem olarak kullanılıyor.
Size iyi gelecek balıklar Sivas’ta
Sivas ise tüm bu kaplıcalardan farklı bir özelliğe sahip. Balıklı Çermik kaplıcasında dişleri olmayan, 2-10 cm uzunluğundaki özel balıklar 36-37 derece sıcaklığında özellikle deri hastalıklarını tedavi etmeye çalışıyor. Bu balıklar, ciltteki yaralar, egzama, sivilce ve sedef hastalığı için alternatif tedavi yöntemi olarak kullanılıyor. Bu tedavi yönteminden faydalanmak için önerilen süre ortalama 20 gün. Bu süre boyunca Sivas’ın doğal güzelliklerini, tarihi yerlerini mutlaka gezin.
7. Yüzyıllardır tedavi için kullanılan sular Bolu’da
Bolu, jeolojik bakımdan Türkiye'nin en önemli fay tabakası üzerinde kurulmuş olduğundan çok miktarda jeotermal su kaynağına sahip. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde de yer alan Bolu kaplıcaları, banyo ve içme kürleri için oldukça elverişli. Ortalama 42 derecelerde olan bu kaplıca sularının, romatizmal, deri, sindirim sistemi, safra kesesi, böbrek, kan dolaşımı ve kalp, solunum yolu ile kadın hastalıklarına iyi geldiği biliniyor.

Kaplıcadan daha fazlası Balıkesir’de
Kaplıcaları, içmeleri, çamur ve kum havuzlarıyla Balıkesir, sağlıklı doğal kaynak suları bakımından Türkiye'nin en zengin şehirlerden biri. Modern termal merkezler ise şehirde Edremit, Balya, Bigadiç, Gönen, Manyas ve Susurluk bölgesinde konumlanıyor. Şeker hastalığı, mide, böbrek ve romatizmal hastalıklardan cilt, bel, boyun ve sırt rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığın tedavisinde bu kaplıca sularının etkin sonuçlar verdiğine inanılıyor.
Sultaniye Kaplıcaları için Muğla’ya
2 bin yıllık bir geçmişi olan Sultaniye Kaplıcaları, mineral değerleri, ideal sıcaklığıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Muğla'nın Köyceğiz ilçesinde binlerce yıldır kullanılan Sultaniye Kaplıcaları, şifalı sularının yanında çamur banyosuyla da turistlerin ilgisini çekiyor. Kaplıcaların romatizma, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıkları, metabolizma bozuklukları, ruhsal yorgunluk, cilt ve kadın hastalıkları gibi birçok hastalığa iyi geldiği söyleniyor.
Yayla ve kaplıca keyfi Rize'de
Doğal güzellikleriyle öne çıkan Karadeniz bölgesi, yaylaları kadar doğal su kaynaklarıyla da ünlü. Rize ise bu bölgede yer altı su kaynakları açısından hayli şanslı bir şehir. Kaplıcaları ve içmeleriyle termal turizmde önemli paya sahip durumda olan Rize'de iki bölge dikkat çekiyor. Ayder Yaylası ve İkizdere Vadisi. Yer altından 72 derece olarak çıkan ve içerdiği 4541 mineraliyle İkizdere Vadisi sularının dünyanın en kalitelilerinden olduğu biliniyor. İkizdere suları, kronik bel ağrıları, eklem rahatsızlıkları, beyin ve sinir cerrahisi sonrası hareketsiz kalanlarla nörolojik ve stres rahatsızlıkları ve spor yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabiliyor. Ayder Yaylası’nın renksiz, kokusuz, berrak suları ise romatizmal ve eklem ağrıları gibi hastalıklarda tamamlayıcı tedavi olarak tercih ediliyor.

KONYA KAPLICALARI ŞİFA KAYNAĞI
Konya'da da kadim kaplıcalar bulunuyor. Şifalı suların yanı sıra Konya başta Ilgın olmak üzere termal turizmde artık söz sahibi.
Ilgın kaplıcaları Göz Hastalıkları, Ekzama, Cüzzam, Felç hastalıkları, bers(Abraş) Hastalıkları, Sinir Hastalıkları, Akciger iltihaplanmaları, Böbrek ve idrar yolları hastalıkları, Kadın hastalıkları, her türlü iltihaplanma ve yara iyileşmelerine, Deri ve Cilt hastalıklarına, Romatizmal gibi hastalıklara iyi geliyor.
Yanı sıra İsmil Termal Tesislerinin suları içerdiği kalsiyum, sodyum, bikarbonat, sülfat, klorür, özel olarak bromür ve florür mineralleri özelliği ile eklem hastalıkları, eklem kireçlenmesi, yumuşak doku romatizmaları, bel ve boyun ağrıları, kas iskelet sistemi ağrıları ve ameliyat sonrası travmaları için şifa kaynağı.

Nasıl giderim?
Günümüzde bu şehirler, turistlerin de katılabileceği senelik festivaller, etkinlikler ve zengin sanatsal ve yaratıcı faaliyetler ile Anadolu'nun önemli bir hikayesini anlatıyorlar. Bunun dışında, ziyaretçiler termal suların faydalarını ve zevklerini tadıp rahatlarken aynı zamanda çok boyutlu bir geleneği de tecrübe ediyor olacaklar.