Türkiye'de sağlık sitemi artık yeniden yapılanma sürecine giriyor. Düzenleme, 1 Ocak itibarıyla yürürlüğe girecek.
SAĞLIK SİGORTASI
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) öncülüğünde hazırlanan yeni Sağlık Sigortası Yönetmeliği, bu dönüşümün çerçevesini çizerken; sağlık sigortasının yalnızca “hastalık anında devreye giren” bir ürün olmaktan çıkıp, yaşam boyu sağlık yönetimi sunan bir yapıya evrilmesini hedefliyor.
sağlıkta sürdürebilirlik
Yeni dönemin sigortalı açısından temel felsefesi şeffaflık ve sürdürülebilirlik olarak öne çıkıyor. Bilgilendirme yükümlülüklerinin güçlendirilmesi, teminat kapsamlarının daha net tanımlanması, bekleme süreleri, yenileme süreçleri ve ömür boyu yenileme garantisine ilişkin çerçevenin açık hale getirilmesiyle, sigortalıların daha öngörülebilir bir sistem içinde yer alması hedefleniyor.
Sigorta şirketleri açısından ise yeni düzenleme; uygulama farklılıklarından kaynaklanan uyuşmazlıkların azalması, bilgilendirme dokümanlarının standardizasyonu ve dijital süreçlerin yaygınlaşması gibi başlıkları beraberinde getiriyor. Poliçeleşme sonrası süreçlerde sigortalı ile iletişimin güçlendirilmesi de yeni dönemin önemli unsurları arasında yer alıyor.
bütüncül model
Sektör temsilcilerinin ifadelerine göre; 1 Ocak sonrası dönemde sağlık sigortası yalnızca tedavi giderlerini karşılayan bir yapı olmaktan çıkıp, koruyucu sağlık hizmetlerini merkeze alan bütüncül bir modele evriliyor. Check-up’lar, tarama testleri, aşılar ve erken teşhis uygulamaları, poliçelerin ayrılmaz parçası haline geliyor. Dijitalleşme, bu dönüşümün temel taşı olarak öne çıkıyor. Başvurudan provizyona, hasar süreçlerinden geri ödemelere kadar pek çok adımın dijitalleşmesi; hız, şeffaflık ve öngörülebilirlik sağlıyor.
SGK’nın üzerindeki yük
Türkiye’de özel sağlık sigortaları son yıllarda önemli bir hacme ulaşmasına rağmen, büyümenin yavaşladığı da gözlerden kaçmıyor. Tamamlayıcı sağlık sigortasında yaklaşık 5,5 milyon, özel sağlık sigortasında ise 3 milyon sigortalı seviyesinin aşılamaması, sektörde ‘direnç noktaları’ olarak öne çıkıyor. Toplamda 8 milyon civarında sıkışan sigortalı sayısı, erişim ve sürdürülebilirlik tartışmalarını gündeme taşıyor.
Sağlık sigortaları, 2025’in ilk 11 ayı sonunda 180 milyar TL’yi bulan prim büyüklüğüyle sektörde yüzde 20’ye yakın payla ikinci sıraya yükselmiş durumda. Ancak miktarsal büyüme olmadan yaşanan bu artış, prim baskısının ve müşteri üzerindeki maliyet yükünün arttığını gösteriyor. Bunun yanı sıra TÜİK verilerine göre; Türkiye’de toplam sağlık harcamalarının yalnızca yüzde 2,7’si özel sağlık sigortaları tarafından karşılanıyor. Buna karşılık cepten yapılan sağlık harcamalarının payı bunun yaklaşık 6-7 katına ulaşıyor. Yüzde 80’e yakın yük SGK’nın üzerinde. Bu tablo, sağlık sigortacılığı için büyük bir potansiyel alan bulunduğunu gözler önüne seriyor.
Yanı sıra, sektör açısından 2025 güçlü talebe rağmen maliyet baskısının yoğun hissedildiği bir yıl oldu. 2026’da ise büyümenin devam etmesi, ancak bunun daha dengeli ve nitelik odaklı bir yapıya kavuşması bekleniyor. Koruyucu sağlık, dijital çözümler ve sürdürülebilir finansman modelleri, yeni dönemin ana belirleyicileri olacak. Sağlık sigortacılığında atılan bu adımlar, yalnızca sektörün değil, Türkiye sağlık sisteminin ve ekonomisinin geleceği açısından da kritik bir eşik olarak görülüyor.