Yeni tip koronavirüs olan şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs (SARS-CoV-2), ilk olarak Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde tespit edildi ve Covid-19 hastalığına sebep olarak tüm Dünya'yı etkisi altına aldı.
Virüsün yeni olması ve ilaç/aşısının olmamasından dolayı ciddi ölçüde bir sağlık krizi yarattı. Covid-19 vakalarının sayısı Dünya çapında şok edici bir hızla artarak “ikinci dalganın” sınırlarını zorladı. 13 Aralık’tan beri teyit edilen toplam vaka sayısı çoktan 100 milyonu, ölü sayısı ise milyonlarla ifade edilir hale geldi. Bu nedenle SARS-CoV-2 ilaç/ aşıları, hastalık ve ölüm oranını azaltmak için çok önemli bir hal aldı.
Maalesef ki Covid-19 hastalığı için tıbben halen net ve spesifik bir tedavi bulunmamaktadır. Çeşitli ilaçlar ve hücresel tedaviler gibi çeşitli tedavilerin araştırmaları devam etmektedir. Fakat bu tedavilerin etkinliği henüz etkinlik kazanamamıştır. Tedavinin eksikliğinden dolayı da SARS-CoV-2 ilaç/ aşısına acil bir şekilde ihtiyaç duyulmaktadır. Bu acil ihtiyaca karşı, Covid-19 hastalığı için geliştirilmekte olan 160 aşı adayının bazılarının umut vadedici sonuçlarının olduğu gün geçtikçe bildirilmektedir.
Durum böyleyken;
Konya Selçuk Üniversitesi’nde Öğretim Elemanı olan Şükrü Acar’ın yönetimde oluşturulan araştırma ekibinin Konya Teknokent Teknoloji Geliştirme bölgesi merkezli kurduğu BİYOTEKNOLOJİ ve Ar-Ge merkezinde gündemde olan pandemiden yola çıkarak pandemi acil eylem planı oluşturuldu ve tüm ekip özveri ile yoğun bir şekilde çalışarak insanlık için Sars-Cov-2 ile mücadele yeteneği olan bir ürün sunmayı hedefledi. Bu amaç ile araştırma ekibi aslında biyoteknolojik bir ilaç modellemesi yaparken hızlı bir şekilde üretilebilen ve kolayca denenebilen ve test edilebilen en hızlı ve en deneyimli yöntemin takviye edici Gıda formunda üretilebileceğine karar verip ruhsat aşamasını geçtiler. Yakında ruhsatlı ürünleri satışa sunulacak. Başta SARS-CoV-2 ve diğer virüslerle mücadele yeteneğinin bulunduğunu bildiren Acar literatürde virüs mücadelesinde kullanılan etken maddelerin canlı dokulardan patent çalışmaları kurdukları merkezlerine ait olan biyoteknolojik yöntemlerle ayrıştırıldığını ifade etti.
Biyoteknolojik kökenli ürün ise Nano boyutta olduğu için etkisini makro/mikro yapıya göre daha çabuk gösterdiğini de belirtti. Acar Ayrıca ürünün pozitif hastalarda kullanımı sonrasında yapılan rutin tetkiklerde de (kan analizleri, akciğer, karaciğer, bağırsak ve dalakta, böbrek ve deri dokularında) önemli bir patolojik bulgu göstermediğini ifade etti ve hastalar negatife dönerek günlük hayatlarına kaldığı yerden devam etmeye başladılar . Şeklinde ifadelerde bulundu.
Tamamen virüslere karşın yapılan bu çalışmada virüse karşı bağışıklık sistemini ciddi bir yanıt üretmeye ve gerçek bir viral enfeksiyonla karşılaştığında kullanıma hazır antikorlar üretmeye yönlendirmeyi başardıklarını ifade eden Acar; Ancak virüsün mutasyona uğrayarak "Farklı varyantları" oluşturması endişe vericidir. Önemli bir bağışıklama için, kalabalıklar içindeki virüsün genetik mutasyonunu kapsayan bir ürün profili oluşturmak gerekti ve son bir aydır da ürünümüzü geliştirerek hasta immün sistemlerini ayağa kaldırarak mutasyon virüsle hasta bedenlerinin mücadele kapasitesini artırarak bu konuda da başarılı olduklarını söyledi.
Ayrıca ürünün aslında biyoteknolojik ilaç formunda tasarladıklarını ama zamanlama olarak aciliyeti arz etmedi sebebiyle takviye edici Gıda formunda piyasaya sunmaya hazırlandıklarını belirten Acar; İlaç faz çalışmaları için de organize sanayi bölgesinde ISO 22000 HACCP ve GMP formlarında bir ileri laboratuvar formu olan TEMİZ ODA normunu da şu anda oluşturmaya başladıklarını belirtti. Bölgenin sınıfında en büyük biyoteknoljik ar-ge üssü olduğumu belirten Acar diğer ürünlerin de yakında ruhsat çalışmalarını bitirip piyasaya sunulacağını belirtti.
