“Türkiye’de süt tüketimi yetersiz seviyede”

“Türkiye’de süt tüketimi yetersiz seviyede”

Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halit Tanju Besler, Türkiye’de süt tüketiminin yetersiz seviyede olduğunu kaydetti.

Bireylerin sağlıklı beslenme ve yaşam biçimlerinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesinin toplum sağlığı açısından büyük öneme sahip olduğunu belirten Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halit Tanju Besler, Türkiye’de süt tüketiminin yetersiz seviyede olduğunu kaydetti.
“Sağlığın korunması ve geliştirilmesi için yeterli ve dengeli (optimal) beslenme yaşam döngüsünde büyük öneme sahip olup, sürdürülebilir beslenme ve sürdürülebilir besin güvencesi kavramlarıyla beraber sağlık politikalarının temel unsurları arasında olmalıdır” diyen İstanbul Aydın Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halit Tanju Besler, Dünya Süt Günü nedeniyle sütün sağlıklı beslenmedeki yeri hakkında açıklamalarda bulundu.

Yetersiz beslenmenin sağlığa etkileri
Toplumda yaşam kalitesini bozan kötü beslenmeyle alakalı birçok sağlık sorununun olduğu kaydeden Prof. Dr. Halit Tanju Besler, “Bunların başında; zayıflık, bodurluk, demir eksikliği olmak üzere anemiler, kalsiyum ve D vitamini yetersizlikleri, iyot eksikliği ve alakalı hastalıklar, riboflavin ve folik asit yetersizlikleri, diş çürükleri ve obezite, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, Tip 2 diabet, bazı kanser türleri, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi beslenmeyle ilgili bulaşıcı olmayan hastalıklar gelmektedir. Dolayısıyla bu sağlık sorunlarının önlenmesi, yeterli ve dengeli beslenmenin sürdürülebilir olması, besin güvencesinin sağlanması ve çevre şartlarının iyileştirilmesi önemlidir. Özellikle gelişim çağındaki bireylerin beslenmesinde süt ve süt ürünlerinin büyük bir önemi sahiptir” dedi.

Süt ve süt ürünleri besleyici ve sağlıklı
Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanmasında temel yaklaşım; günlük çeşitli besin gruplarının tüketilerek çocuğun veya yetişkinin ihtiyaç duyduğu enerji ve besin öğelerinin vücuda alınması olduğunu belirten Prof. Dr. Besler, “Besinler, içerdikleri besin ögelerine göre beş grupta toplanabilirler. Bunların başında da süt ve ürünleri gelmektedir. Süt ve ürünleri; inek, koyun, keçi, manda gibi çeşitli memeli hayvanlardan sağlanan süt ile sütten elde edilen yoğurt, çeşitli peynirler, ayran, tereyağı, sütlü tatlılar ve süt tozu gibi ürünlerdir. Süt ve ürünleri özellikle; yüksek kalitede protein, kalsiyum, fosfor gibi mineralle başta riboflavin (B2 vitamini) olmak üzere birçok B grubu vitamin açısından zengin ve iyi bir kaynak durumundadır. Ayrıca süt yağının içerisinde, değişik oranlarda yağda, eriyen vitaminler de bulunmaktadır. Sütün değişik biçimlerde işlenmesiyle (yoğurt, peynir gibi) sütün içerisinde bulunan besin öğelerinde bazı yoğunlaşma artışlarının olduğu bilinmektedir” dedi.

Kalsiyum deposu
Süt ve ürünlerinin kalsiyumdan zengin olmasının özellikle bir-iki yaş sonrası bebek ve çocuklarla, adölesanlarda kemik ve diş sağlığı açısından büyük önemi sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Besler, “İyi kaliteli protein içeriği, özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklarda büyük öneme sahiptir. Yetişkinlerde ise vücut ağırlığının denetiminde, hipertansiyon, inme, kalp-damar sağlığı sorunları, Tip 2 diabet ve bazı kanser türlerinden korunmada önemli bir besin grubu olduğu gösterilmiştir. Bunlardan dolayı bir-iki yaş sonrası bebeklerden başlamak üzere tüm yaş grupları (süt alerjisi olanlar, süt şekeri laktoza karşı geçimsizliği olanlar ile doğuştan bazı metabolik hastalıkları olanlar hariç) süt ve ürünlerini tüketmelidir.” dedi.

“Ülkemizde süt tüketimi yetersiz seviyede”
Ülkemizde yapılan çalışmalarda süt ve ürünleri tüketiminin yeterli seviyede olmadığını belirten Prof. Dr. Besler, T.C. Sağlık Bakanlığı’nın raporları incelendiğinde; 15 yaş ve üzeri bireylerde süt ve ürünleri tüketiminin neredeyse tüketilmesi önerilen değerin yüzde 55- 60 altında olduğu ifade ederek, “15 yaş altı çocuk ve adölesanlarda da durum farklı değildir. Bunun yanı sıra kalsiyum (yüzde 52,6), B2 (yüzde 63.2), B6 (yüzde 69.2), Folat (yüzde 34.4) ve protein (yüzde 20.8) miktarlarının süt ve ürünlerinin tüketiminin artırılmasıyla mümkün olabileceği düşünülmektedir” dedi.
Türkiye’de özellikle 2022 yılının ortasından itibaren “toplanan inek sütü” miktarında ciddi düşme yaşandığını ifade eden Prof. Dr. Besler, 2023 yılının ikinci ve üçüncü ayından itibaren bu miktarın azda olsa artmaya başladığını belirten Prof. Dr. Besler şunları söyledi: “ Ancak bunun yanı sıra inek sütünde 2023 yılı Nisan ayı Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksine göre (TUİK, 16 Mayıs 2023, 49730 Sayılı Haber Bülteni) yıllık artış yaklaşık yüzde 135 olmuştur. Maalesef bu artışlar, bireyin sağlığının korunması ve geliştirilmesinde büyük öneme sahip süt ve ürünlerinin piyasa şartlarında fiyatlarının artışına neden olmuştur. Gerek üretimin artırılması gerekse de besin güvencesinin sağlanması için süt ve ürünlerinin fiyatlarının düşürülmesi ve tüm toplumun süt ve ürünlerine yeterince ve kolaylıkla ulaşılabilir olması çok önemlidir. Bu yönde okul sütü programları ve benzeri diğer sağlıklı süt tüketiminin özendirilmesi, sağlıklı süt ve ürünlerine erişimin kolaylaştırılması, sağlıklı beslenme stratejilerinin uygulanmasıyla toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi sağlanabilecektir. Bunun gerçekleşmesiyle beraber sağlık harcamalarında da anlamlı kazanımlar elde edilebilecektir.” diyerek sözlerini noktaladı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.