Doğu’nun Paris’i Diyarbakır
Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu'nun orta kısmında, Mezopotamya'nın kuzeyinde yer alan Çevresi yüksekliklerle çevrilen ortası çukur bir havza durumundadır. Doğu ve batıyı birleştiren bir noktada Dicle Vadisine hakim bir tepe üzerinde konumlanan Diyarbakır, uzak bölgeleri denizlere ve liman şehirlerine bağlayan ana yollar üzerinde kurulmuş olması ile Akdeniz sahillerini Basra Körfezine, Mezopotamya'yı Karadeniz sahillerine bağlamaktadır. Coğrafi konumundan ötürü oldukça verimli topraklara sahip olması ve ana ulaşım yollarının kavşak noktasında bulunması ile Diyarbakır; pek çok medeniyetin izlerinin yer aldığı bir merkez haline gelmiştir. Diyarbakır şehrinin ne zaman kurulduğu ile ilgili kesin bir bilgiye ulaşılamazken Hurrilere dair izlere rastlanmıştır. Diyarbakır;Fırat ve Dicle'den ismini alan Mezopotamya'da "Bere- ketli Hilal” olarak nitelendirilen bölgenin “iki uzak ucunun birleştiği, kuzeye doğru en çok sokulduğu ve en büyük genişliğe eriştiği orta kesimini oluşturmuştur." Verimli toprağı ve toprağa hayat veren Dicle Nehri ile tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar; birçok ilke ev sahipliği yapmış, uygarlıkların doğuşuna ve yok oluşuna tanıklık etmiş, birikimi ile kültürlere ışık tutmuş ve onları beslemiştir.
GEZİLECEK YERLER
Sur
Sur, Diyarbakır'ın dört merkez ilçesinden biridir. 2008 yılında, 5747 sayılı kanunla, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde, Diyarbakır'ın en eski yerleşim merkezinde kurulmuştur. Sur adını, ilçe merkezi ile çevirili bulunan tarihi Diyarbakır surlarından almıştır. Sur, içeresinde yer alan tarihi mekanlar ve çarşısı ile yerli ve yabancı turistler tarafından ilgi görmektedir.
Hasan Paşa Hanı
Diyarbakır'da yer alan ve tarihi 1572 – 1575 yıllarına kadar uzanan Hasan Paşa Hanı, burada yer alan kitabeye göre ilin Osmanlılar tarafından alınması üzerine o dönemde vali olan Sokullu Mehmet Paşa'nın oğlu Vezirzade Hasan Paşa tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Diyarbakır'ın merkez ilçelerinden biri olan Sur'da yer alan han, tarih boyunca geçirdiği restorasyonlardan sonra bugün hala tarihi havasını korumaya devam etmektedir. Bugün hem yerli hem de yabancı turistlerin oldukça ilgisini çeken Hasan Paşa Hanı'da bugün kahvaltıcılar, restoranlar ve çeşitli süs ya da antika eşyaların satıldığı tarihi dükkanlar yer almaktadır.
Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü)
Diyarbakır'da Dicle Vadisi üzerinde yer alan ve bölgenin simgelerinden biri olan Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü) Silvan Köprüsü, On Gözlü Köprü ve Mervani Köprüsü gibi dört farklı isimle anılmaktadır. Tarih boyunca pek çok kez inşa edilip yıkıldığı bilinen köprünün günümüze ulaşan halinin Mervaniler tarafından yapıldığı bilinmektedir. On kesik kemer üzerine inşa edilmiş bloklardan meydana gelen köprünün tarihi ise üzerinde yer alan kitabeye göre 1065 - 1067 yıllarına uzanmaktadır. Yine kitabede yer alan bilgilere göre köprü Übeyd oğlu Yusuf isimli bir mimar tarafından inşa edilmiştir. Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü), bugün Diyarbakır'da hem yerli hem de yabancı turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir.
Diyarbakır Atatürk Köşkü
Eski adıyla Semanoğlu Köşkü olarak bilinen Atatürk Köşkü, Diyarbakır surlarının 2,5 km güneyinde yer alıyor. Çanakkale Savaşı'ndan sonra 1916 yılının Şubat ayı sonlarında 16. Kolordu Komutanı olarak Doğu cephesinden görevlendirilen Atatürk, 14 Mart 1916 tarihinde Kolordu Karargahı olan Diyarbakır'a gelmiş. Atatürk'ün bu ziyareti sırasında Semanoğlu Köşkü de Atatürk'e verilmiş ve Atatürk 27 Mart 1917 tarihine kadar bu köşkte kalmış. Diyarbakır Atatürk Köşkü, Diyarbakır evleri tipinde olup, geniş eyvanlı siyah-beyaz kesme taşlardan yapılmış örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Eyvanın duvarında bulunan mermer sebilden, köşkün bahçesinde bulunan havuza sular dökülüyor ve bu durum köşke bir serinlik veriyor. Köşkün girişinin sağında bulunan küçük kapı mutfağa, solundaki kapı ise çay ocağına açılıyor. Köşkün üst katında çalışma ve yatak odaları yer alıyor.
Diyarbakır burma kadayıf
Diyarbakır’ın meşhur kadayıf tatlısı Diyarbakır'daki Ermenilerin mahalli tatlısı olarak da bilinir. 18. yüzyıldan beri yapılagelen kadayıfın ilk kez Diyarbakırlı Ermeni olan Ako adlı kişi imalatının yapıldığı bilgisi aktarılır. 1900'lü yıllarında öldüğü söylenen Ako tarafından yetiştirilen çıraklar tarafından kadayıf tatlısının günümüze geldiği bilgisi verilmektedir.
Meyan Şerbeti
Meyan Şerbeti meyan kökünden elde edilen bir içecektir. Eskilerden kalma adet üzere çarşıda-pazarda sırtlarında taşıdıkları düğümde satıcıları vardır. Söz konusu içeceğin şifalı olduğu düşünülmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.